HAŞMET DİVANI

08.11.2014

 

 

Haşmet divanının ilk ve son sayfaları (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 378)

 

HAŞMET’İN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE DİVANI

 

Tezkireciler ve Mehmet Sait Efendi Haşmet’in hoş sohbet ve hazır cevap biri olduğu konusunda birleşirler. Sürgünlere yol açan hicivlerine divanında rastlanmamıştır. Hicivleri ile şöhret bulduğu yaygın bir kanaat olduğu halde birkaç müstehcen hicvi dışında pek fazla hicvi günümüze ulaşmamıştır. Fakat mecmualarda  Koca Ragıp Paşa  ve  Fitnat Zübeyde Hanım ile aralarında geçen birçok latif Fıkralar yer alır. [1] Bu Fıkraların bir kısmının yakıştırma olabileceği düşünülmektedir. Özellikle halk arasına yayılan kimi müstehcen fıkraların pek çoğunun yakıştırma olduğu şüphesizdir.[2] [3]

 

Haşmet daha ziyade bir nazire şairi olarak değerlendirilebilir. Birçok şaire nazire yazmıştır. [4]Kasidelerinde, çağının birçok şairinde de görüldüğü gibi  Nefi , , etkisi hissedilmekle birlikte, yer yer   Nedim  ve   Bosnalı Sabit ’in etkileri de sezilmektedir. Çoğu nazire olan gazelleri için de aynı sey söylenebilir. Ruhta, duyuşta ve söyleyişte yalınlık, “külfetsizlik” gazellerinin ortak özelliği olarak belirmektedir. Haşmetin divanına bakıldığında pek çoğu nazire olan şiirlerinde  Nefi  ,  Bosnalı Sabit ,Koca Ragıp Paşa ,  Nedim  ve  Naili Kadim ‘in tesirleri görülmektedir.[5] Fakat Haşmet’in başarılı bir taklitçi olduğu da muhakkaktır. Şiirlerinden dünyevi zevklere meyilli olduğu sezilmektedir. Bursa’yı ve İstanbulu anlatan bir kaç şiiri vardır. Bursa’daki Emir Sultan Türbesi, beraber yaylaya çıktıkları güzel, Keşiş Dağı, Bursalının destarı ve yürüyüşüne yalnızca birkaç şiirinde rastlanır.

 

Şiirlerinde Atasözlerine ve deyim lere sık sık yer vermiştir. Sade olmaya yeltenen bir dili vardır. Bu bakımdan Haşmet’i mahallileşme   Türkî-i Basit cereyanı içinde olan şairler arasında görmek gerekir.[6]

 

Şair Haşmet’in divanı divanında en eski tarihli kasidesi 1756 tarihini vermektedir. Ayrıca 1730–1754 yılları arasında tahtta bulunan I. Mahmud’a bir kaside sunmuştur.  Haşmet,   Farca ve Arapça dillerinde şiir yazabilecek kadar Arapça ve Farsçayı öğrenmiştir. Şair hayatta iken eserlerini bir divan altında toplamamıştır. Onun divanı ölümünden sonra tertip edilmiş, şiirleri bir divan altında toplanmıştır.

 

 Nabi, daha çok da Ragıp Paşa etkisiyle söylemeye çalıştığı biraz eleştiriye, biraz mizaha kaçan mısralarında da güçlü ve derin olamamıştır. Kişisel yaşantısındaki hoşluklarının Divan’ına yansımadığını görüyoruz. Haşmet’in ölümüne Ramiz, “gitdi Haşmet” ibaresiyle tarih düşürür. Tezkireci Ramiz, şairin vefatına bedâhaten düşürdüğü tarihi uzun uzun anlatır:

 

Dr. Mehmet Arslan-İ. Hakkı Aksoyak Haşmet Külliyatı adlı çalışmalarında Haşmet’in eserleri üzerinde bir çalışma yapmışlardır. [7]

 

Haşmet Divanı şairin ölümünden sonra İmamzade Mehmet Said Efendi tarafından hazırlanmıştır. Haşmet Divanı  hakkında yazılmış Türkiye kütüphanelerinde on beş kadar nüsha bulunmaktadır. ( Dr. Mehmet Arslan-İ. Hakkı Aksoyak, a.g.e. ) Bu sayı Haşmet’in oldukça sevildiğine ve okunduğuna delalet eder.  Mehmet Sait, Haşmet’in divanını hazırlarken Haşmet’ten sadece 40 50 gazel alabildiğini diğer şiirleri ordan burdan derleyip topladığından söz eder. Şairin  Divanında  3000 beyit bulunmaktadır.  Divanında 19 kaside, 16 tarih, 5 tesdis, 8 tahmis, 256 gazel, kıtalar ve beyitler bulunur.

 

Haşmet’in divanı eski alfabe ile  1257- 1861 tarihinde  Kahire Bulak Matbasında basılmıştır. [8] Haşmet’in Divan’ındaki 228 gazelin 14′ü Ragıp’ın gazellerine nazire olarak kaleme alınmıştır. Haşmet’in, nazire gazellerinden başka, Ragıp Paşa için yazılmış üç manzumesi daha vardır. Bunların biri kaside, biri terkib-i bend şekillerinde övgü ve yakınma; üçüncüsü ise Divan’da “Be-nâm’-i Râgıb Mehmed Pâşâ” başlığını taşıyan “muammâ” manzumeleridir.  [9]

 

Haşmet’in divanı hakkında Erciyes Üniversitesinde Haşmet’in divanı hakkında “Haşmet Divanı, Hayatı-Edebî Kişiliği- Eserleri ve Divanın Tenkidli Metni”, haz. Mustafa Aslan, yayımlanmamış doktora tezi, Kayseri: Erciyes Üniversitesi. yayımlanmamış bir doktora tezi hazırlamıştır.

 

Haşmet divanının ilk ve son sayfaları (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 378)

 

İLGİLİ LİNKLERİMİZ.

 

DİVANINDAN SEÇMELER

 

GAZEL
(Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün)

Dilimde dâg dâg-ı hasreti sûz-âşinâdır hep
Bu gülşengâh-ı ışkın gülleri âteş-nümâdır hep

Akıtdım su gibi bir serv-kadde gönlümü evvel
Beni giryân eden şimdi o eski mâcerâdır hep

Eden tahsîl-i neş’e dilde erbâb-ı sükûnetdir
Habâbâsâ düşen câm-ı meye ehl-i hevâdır hep

Gönül Mecnûn gibi dil-beste olma zülf-i Leylâ’ya
Seni sahra-neverd-i ışk eden zîrâ Hudâ’dır hep

Zebânın reng-i sahbâ-yı ezelden mi yaratmış Hak
Bu keyfiyyet nedir Haşmet sözün rengîn-edâdır hep

( Alıntı: Dr. Mehmet Arslan-İ. Hakkı Aksoyak, Haşmet Külliyatı , a.g.e)



GAZEL -NEV-ZEMÎN

(Mefûlü Mefâîlü Mefâîlü Faûlün)


Ey dil şu giden gözleri mestâneyi gör geç
Şeh-râh-ı melâhatde o mey-hâneyi gör geç

Bir yol bu harâbât-ı safâ-güstere ugra
Mamûre-i şevk-i dil-i vîrâneyi gör geç

Câm-ı Cem’i görmekse murâd ey şeh-i âlem
Leb-rîz-i mey et efser-i şâhaneyi gör geç

Bu yolda ayag-ı meye hem-pây-ı ferah ol
Gel encümen-i işrete peymâneyi gör geç

Haşmet ne çıkar levha-i mir’âta nazardan
Âyîne gibi sîne-i cânâneyi gör geç

( Alıntı: Dr. Mehmet Arslan-İ. Hakkı Aksoyak, Haşmet Külliyatı , a.g.e)


TERKİB-İ BENDİNİN 6. BENDİ

Vâkıa derd-i şemâtet beni itdi sersem
Sizi tasdi” iderim gûş-i zedim söylersem
Jâj-hâyın anasın ağlatır erbâb-i samem
Ben tahammülde kıısûr itmem er oğlıı ersem
Sen heman sağ ol inâyetlü kerimü’ş-şiyemim
Hasmı iskât iderim ben de suhanperversem
Hâk-i pâyine yüzüm sürmedir ancak garazım
Ya’ni nâ-merd olayım mansıb ü mâl istersem
Mâye-i feyz ü neşât-i dil-i gam-nâkimsin
Câna minnet yoluna rûh-i revânı virsem
Bendeyim ben sana devletlü efendim bende
Kim ne söylerse bana sonra olur şermende

  1. BEND


Bilsem arz-i hünere bende liyâkat yok mu
Neşr-i âsâr-i suhan itmeğe kudret yok mu
Ya’ni bî-behre miyim ma’rifet ü dânişden
Yoksa erbâb-i suhan sınfına rağbet yok mu
Mâni’-i lûtf ü kerem ise ma’ârif şimdi
Bizde de el gibi bir pâre hamâkat yok mu
Cürm ü isyânımıza gerçi nihâyet yoğ ise
Meslek-i Mustafavî üzre şefâat yok mu
Astân-i Şeh-i Devrân’a varılmak güç ise
Bâri sâhillere azm itmeğe ruhsat yok mu


KASİDE- TEVFİK

İtse âyîne-i dil kesb-i cilâ-yi tevfîk
Görünür dîde-i maksûda lika-yi tevfîk

Virdi Allahu teâlâ ana bir düstûr kim
Cebhesi matla’-i hurşîd-i safâ-yi tevfîk

Râgıb-i ehl-i suhan hazret-i Râgıb Pâşâ
TaV-i pâkîzesi mir’ât-i lika-yi tevfîk

Sadr-i Cem-pâye hudâvend-i avâtıf-mâye
Nefehât-i suhani gonce-güşâ-yi tevfîk

Sâhib-i seyf ü kalem Asaf-i allâme-şiyem
Pertev-i subh-i himem nûr-i hüdâ-yi tevfîk

Nefha-i nutku tarâvet-dih-i gülzâr-i suhan
Neyyir-i re’yi fürûg-efgen-i cây-i tevfîk

Eser-i kilk-i teri nûr-i siyâh-i irfan
Pertev-i nûr-i cihan-gîri ziyâ-yi tevfik

Bir’-i sâ’a nazarı teb-zedegân-i ye’se
Zât-i hikmet-menişi dârü’ş-şifâ-yi tevfik

Şâhid-i ilmine dil-dâde fühûl-i ulemâ
Ab ü tâb olmuş ana hüsn ü behâ-yi tevfik

Şive-i tarz-i suhani nâtıka-i fazlında
Her ne nutk itse olur hüsn-i eda-yi tevfik

Tabh bir bülbül-i hoş-lehce-i irfandır kim
Nâlesi gül-bün-i manâda nevâ-yi tevfik

O suhan-dân-i cihan devlet ile oldukça
Dergeh-i Pâdişeh’e nâsiye-sây-i tevfik

Mihr-i suhan-senc-i zaman doğdu hele
Gitdi kaht-i hüner ü geldi rehâ-yi tevfîk

Âsafâ dest-i kemâlindeki kilk-i hünerin
Nazm ü nesrinde olur nâdire-zây-i tevfîk

Nedir ol hüsn-i tevâzu’ o uluvv-i himmet
Dere olunmuş diline arz ü semâ-yi tevfîk

Arayup buldu bu pâkîze zemini kalemim
Beyt-i evsâfını kayd itdi berây-i tevfîk

Ey veliyyiın-niamım vakt-i heves-kârîde
İltifatın dile virmişdi safâ-yi tevfîk

Hâk-i pâyin bana çok gördü felek sonraları
Firkat-i zâtın ile itdi cüdâ-yi tevfî

Ba’d-ez-în Haşmet-i şeydâ kulunuz bu deme dek
Görmedi rûy-i dil-ârây-i tevfîk

Sa’d-i tâlVle gelüp hazret-i Râgıb Pâşâ
Mühr-i devlet yedine oldu atâ-yi tevfîk

 

Haşmet TÜM  Şiirleri

 

KAYNAKÇA

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar