İbrahim Şinasi Hayatı ve Edebiyatımıza Katkıları

21.11.2013

 

ŞİNASİ 

Şinasi (İbrahim Şinasi) Gazeteciliği ve Edebi Kişiliği   

İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826’da İstanbul’da doğdu, 13 Eylül 1871’de İstanbul’da öldü. Gazeteci, şair ve ilk telif tiyatro yazarımızdır.

HAYATI

 

İstanbul’un Cihangir semtinde dünyaya gelen İbrahim Şinasi’nin doğum tarihi çok kesin olmasa da 1826 veya 1827 yılıdır. Yakın dostu ve  Ebüzziya Tevfik  doğum yılının 1826 olduğunu[1] dile getirmiş birçok kaynak 1827 olarak kabul etmişse de 1826 yılı çoğunlukla kabul görmüştür. Buna rağmen doğum günü ve yılını belgeleyen resmi bir vesika yoktur.

 

Şinasi’nin babası topçu Yüzbaşı Mehmet Ağa’dır[2]. Mehmet Ağa şair daha üç yaşında iken 1829’da Osmanlı Rus savaşı sırasında Şumnu'da şehit düşmüş[3]  Şinasi iki üç yaşlarındayken yetim kalmıştır.  Annesi ise Esma Hanım'dır. Annesi Esma Hanım, yetim kalan Şinasi’yi ailesinin yardımıyla büyütmek zorunda kalmıştır. Babasını kaybeden Şinasi’nin çocukluk yılları bu yüzden çok sıkıntılı ve yokluklar içinde geçmişti.

 

İlköğretimini Sübyan Mektebi’nde ve Fevziye Okulunda tamamlamış[4], daha sonra Tophane Müşiriyeti Mektubi Kalemi’ne kâtip adayı olarak girmiştir. Burada İbrahim Efendi’den Arapça, Farsça ile Osmanlıcanın yazı kuralarını öğrenirken bir yandan da Frenk asıllı biri olan Reşat Bey’den Fransızca dersi almıştı. [5] Tophane Müşiriyeti Mektubi Kalem’inde oldukça başarılı olmuş önce memurluk sonra hulefalık derecesine yükseltilince Fransızcasını da ilerletmek maksadıyla maliye alanında eğitim almak için Paris'e gönderilmesini talep etmişti.  Çok genç yaşta iken Tophane Müşiri Fethi Paşa’nın [6] ve Padışah Abdülmecid Han’ın desteği ile 1849’da devlet tarafından maliye eğitimi alması amacıyla Paris’e gönderilmişti. [7] Bazı araştırmacılar Şinasi’nin Fransa günlerini birkaç yıl daha uzatırlar fakat kesin olan şu vardır ki Şinasi’nin Fransa‘daki günleri beş yıl veya daha fazla sürmüştü.[8]

 

Fransa ‘da maliye konusunda ders almaya giden Şinasi, burada matematik, tarih, doğa bilim ve diğer sosyal bilimlerle ilgilenmiş dahası edebiyatla olan ilgisini kesmemişti. Doğa bilimci De Sacy ailesiyle dostluk kurmuş, Ernest Renan’la tanışmış Lamartine’nin toplantılarını izlemişti.  Doğu bilimci Pavet de Courteille’nin bilimsel çalışmalarını da gözlemlemişti. Dilbilimci Littré ile de tanışan Şinasi bu kişiler arasında Özellikle Renan, Lamartine ve Littré ile tanışmış olmasından kaynaklana pek çok fikirle dönmüştü. [9]

 

1854 yılında Paris dönüşünde bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Daha sonra Tophane Müşiri Fethi Paşa’nın himayesinden Mustafa Reşit Paşa’nın himayesine giren Şinasi devlet kademeler

İnde hızla yükselmeye başladı. Mustafa Reşit Paşa’nın sadrazam olmasıyla Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Mustafa Reşit Paşa’nın gözetiminde kurulan Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) de görev aldı. Bu yıllar arasında Yusuf Kamil Paşa ile de tanışmıştı. Mısır’dan gelen  Yusuf Kamil Paşa  su gibi para harcıyor, her yere hayır ve hasenat işlerinde bulunuyordu.  [10] Koruyucusu Mustafa Reşit Paşanın görevinden ayrılması üzerine, eğitim ve öğretim kurultayındaki görevinden atılmış fakat Reşit Paşa tekrar 1857.de sadarete gelince bu işine yeniden dönmüştü.

 

 

TERCÜMAN –I AHVAL VE GAZETECİLİK GÜNLERİ

 

1860  yılında da Ağah Efendi adına imtiyazı alınan ile Tercüman-ı Ahvâl gazetesinin yayınlanmasına öncülük etti. Ağah Efendi o sıralarda Posta Nazırlığında çalışıyordu ve 1860 yılında Şinasi   ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl Gazete sini çıkarmaya başlamış, bu gazete basın yayın dünyamızda çıkarılan ilk özel gazete olarak  kabul edilmişti.[11] Tercüman’ı Ahval’in ilk sayısı 22 Ekim 1860 yılında Şinasi’nin gözetiminde çıkarıldı. [12] Bu gazete, resmî olan Takvîm-i Vekâyî’den ve Churchill adlı bir İngiliz tarafından çıkarılan  yarı resmi bir gazte olan Cerîde-i Havadis’ten sonra  üçüncü, fakat bir Türk tarafından çıkarılan ilk  özel Türkçe gazete oluyordu. Özel gazetecilik de bu gazete ile başlamış oluyordu. Bu gazetenin ilk sayısında Ağah Efendi, “ İhtar adlı makalesinde Şinasi’nin yardımını özellikle belirtmiş ve Şinasi’nin çabasını takdir etmişti”. [13]

 

Tercüman-ı Ahvâl gazetesini iki yıl boyunca Ağah Efendi  ile birlikte çıkardı. Bu arada çeşitli yazılarını bu gazetede yayımlamaya, noktalama işaretlerini kullanmaya Türk edebiyatındaki ilk fikir yazıları örneklerini Tercüman-ı Ahval de yayınlamaya başlamıştı. Türk edebiyatının ilk telif Tiyatro eseri olan  “ Şair Evlenmesi  ”ni de sipariş üzerine yazmıştı.  Şair Evlenmesi  1860 yılında Tercümân-ı Ahvâl’de tefrika edilmişti.    İbrahim Şinasi gazetenin ilk yirmi dört nüshasında,  makalelerini yayınladı ama bu sayıdan sonra Şinasi   gazeteden ayrılmış ve gazeteyi tek başına Ağah Efendi yürütmeye başlamıştı. [14] ( BKZ Ağah Efendi Hayatı ve Gazeteciliği )

 

 Şair Evlenmesi,  Türk edebiyatında batılı tarzda yazılmış olan  ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir.  Türk edebiyatında geleneksel  doğaçlama tuluat tiyatrosundan, metne dayalı tiyatroya geçiş bu eserle olmuştur.[15]

 

 28 Haziran 1862 yılında tamamen kendine ait imtiyazı da kendi üzerinde olan Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkardı. Bu yıllarda Ebuziya Tevfik, Ziya Paşa  ,  Namık Kemal  ,  Sami Paşazade Sezai ile sıkı dostluklar içindeydi. 1862 yılında şiirlerini kitap haline getirip, “ Müntahabat-ı Eşar” adı altında bastırmıştı. [16] 1863 yılında  Yusuf Kamil Paşa Sadrazam olmuş ona destek sağlamaya çalışmıştır. Keçecizâde Fuâd Paşa’nın sadrazamlığı yıllarında da devletle iyi ilişkilerini sürdürmüş onun istifasından sonra sadarete gelen  Yusuf Kamil Paşa’nın himayesinde olmaya başlamıştı. Fakat bir müddet sonra Gazetecilik mesleğinin verdiği alışkanlıklardan olsa gerek siyasi işlere de bulaşmaya ve karışmaya devlet ileri gelenlerini eleştirmeye başlayacak 1863’teki Meclis-i Maarif ’teki görevine son verilecek [17] hatta Ali Paşa suikastına de adı karışacaktı.

 

Sultan Abdülaziz ve Ali Paşa karşı düzenlenen suikasta adının karışması üzerine Gazeteyi arkadaşı Namık Kemal’e bırakarak 1865’te Fransa’ya kaçmak zorunda kalmıştı. Burada ise Mustafa Fazıl Paşa’nın maddi desteği [18] ile yaşamaya çalışıyordu. Bu yıllar arasında sözcük çalışmalarına yöneldi. İzleyeceği metot bakımından Fransa’ya ilk geldiği yıllardan dostu olan Dil bilimci Litree’den yardım alıyordu. 1867’de İstanbul’a dönünce siyasi işlerden uzak durmaya karar vermiş sadece matbaası ile ilgilenmeye başlamıştı.  Artık tek ideali   Şemsettin Sami ‘nin hazırladığı sözlükten çok daha iyi bir sözlük hazırlamak ve onu bastırmaktı. Bir basımevi açtı, yapıtlarının basımıyla uğraşmaya başladı.  Sözlük çalışmalarını sürdürmek için bir ara tekrar Paris’e gidip geldi. Burada kaldığı iki yıla yakın sürede, Fransa Milli Kütüphanesi’nde araştırmalar yaptı [19] Kısa bir süre sonra en önemli ideali olarak kalan sözlük çalışmasını bitiremeden 1871 yılında beyin tümöründen öldü.

 

 

EDEBİ HAYATI VE EDEBİYATIMIZA KATKILARI

Şinasi edebiyatımızda İlk özel gazetenin çıkarılmasında büyük emeği geçen, ilk telif tiyatro eserini yazan, ilk makale yazarı, noktalama işaretlerini ilk kullanan, edebiyatımızın batılılaşmasında Tercüman’-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr gazeteleri ile önemli katkılarda bulunan ilk kuşak Tanzimatçılardandır.

 

Batı kültürünün ve onun kaynaklarını tanıtma amacı ile Avrupa’ya öğrenci gönderilen grup içinde yer alan Şinasi batı ve Fransız Kültürü ile edebiyatının ürünlerini edebiyatımıza kazandırmaya çalışan ilk kuşlak Tanzimatçılar arasındadır. “Şinasi, ülkenin uygarlaşma yoluyla gelişebileceğini bununda Batı örnek alınarak eğitim alanında uygulanacak akılcı bir yöntemle gerçekleşebileceğini savunmuştur. “ Bu amaçla yazılarında çok yönlü bir çaba içine girmiş, gazete çıkarmış, makale, şiir ve oyun yazmış, sözlük çalışmaları yapmıştır. Halkın “aydınlanmasına” yönelik bu çalışmalarında eğitime önem vermiştir. Dilin yalınlaşması ve edebiyatın halkın anlayabileceği bir dilde yazılması çabasına uygun örnekler vermiştir.

Batı Edebiyatına ait nazım ve nesir türünde ilk örnekleri veren kişilerden birisi de Şinasi'dir. İlk şiir çevirirlerini yapan, edebiyatımızda noktalama işaretlerini ilk kullanan, ilk özel Türk gazetesinin yayınlanmasına büyük emeği geçen ve ilk yerli tiyatro eserini yazan kişidir.

 

Batılılaşma düşüncelerini gazeteciliği aracılığıyla halka iletmiş, düşüncelerini önce Tercüman-ı Ahval’de daha sonrada Tasvir-i Efkâr’da yayımlamıştır. “İmparatorluğun iktisadi ve toplumsal yapısının gelişimine ilişkin sorunlara değinerek, halkın yönetimde söz sahibi olması düşüncesine savunmuş, “ulus”, ”Özgürlük”, “kamuoyu”, “yasal haklar”, “basın özgürlüğü” gibi, o günün düşün yaşamına henüz girmemiş bir takım yeni kavramları tartışma gündemine getirmiştir. “

Yazılarında yalın bir dil kullanılmıştır. Osmanlıcanın süslü dil anlayışından dili arındırmaya çalışmış,  doğru ve güzel yazmaya öncelik vermiştir. Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanındaki yenileştirme çabaları ile desteklemiştir. Batı şiirini tanıtma, yeni şiir biçimlerini edebiyata sokma amacı ile Fransız şairlerinden çeviriler yapmıştır.

 

En önemli katkılardan biri Fransız cümle düzenini Türkçeye taşımış olmasıdır. “Eski cümle tipini neredeyse tümüyle ortadan kaldırmış, bunun yerine söz dizimini (syntaxe) Fransızcadan aldığı yeni bir cümle kuruluşunu getirmiştir. Bu yeni cümle biçimi, bugün kullandığımız cümle yapısının daha ilkel biçimini oluşturmakla beraber, eski cümleye de çoğu yönüyle uyuyordu.[20]

 

Mehmet Kaplan'a göre “Şinasi'nin asıl yeniliği ve farklılığı geliştirmiş olduğu üslubundadır. " [21]

Batı kapısını Kemal ve Hamit neredeyse sonuna kadar açmışlardır. Şinasi'den kalan "sanat ve edebiyat yoluyla toplumu eğitme" ilkesinin. Kemal en geniş ölçülerde uygulamış, üstadından kalan mirasın hakkını gereğince vermiştir.[22]

 

 

TANZİMAT I. KUŞAK ŞAİR VE YAZARLARI

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar