Şemsettin Sami Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

19.06.2011

Şemsettin Sami (1850-1904)

 Arnavut asıllı, İlk ansiklopedi , sözlük ve İlk telif roman yazarımız. İlk telif romanımız olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat 'ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedik biyografi, tarih ve coğrafya sözlüğü olan Kamus-ül Alam'ın (1889-1898) ve modern anlamda ilk Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî'nin (1901) yazarı Arnavut asıllı Türk yazarımızdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevî adlı Fransızca ( 1880) ve Kamus-ı Arabî adlı Arapça sözlükleri de kaleme almış olan Tanzimat sanatçısıdır. [1] Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Ali Sami Yen'in babasıdır. Diğer iki oğul, Naim ve Abdül, Arnavutluk tarihinde önemli roller oynayan kimseler olmuşlardır. [2]

 

Şemseddin Sami sadece Türk edebiyatı değil Arnavut edebiyatı ve dili hakkından da çok değerli çalışmalar yapmıştır. Ağabeyi Abdül Fraşeri ile birlikte, Latin ve Yunan harflerini kullanan ilk Arnavut alfabesini geliştirmiş (1879) ve Arnavutça bir gramer kitabı yazmıştır (1886). Kardeşi Naim Fraşeri, Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilir. Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen'in babasıdır. [3]

 

Şemseddin Sami Tımar sahibi Fraşerî ailesinden Halit Bey'in beş oğlundan ikincisidir. Babası Halil Bey’in ataları Berat’tan gelen ve bu bölgeye yerleşen tımar beylerindendir. Şemseddin Sami 1 Haziran 1850 yılında Arnavutluk'un Yanya şehri, Dağlı nahiyesinin merkezi olan Frasher köyünde[4], ailesinin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini bir aile geleneği köylerindeki Bektaşi dergâhından ve Bektaşi tekkesindeki ve Kalkandelenli Mahmut Efendi'den alır.[5]  Kalkandelenli Mahmut Efendi ona doğu kültürü ve dillerinin öğretimini verir. 

 

Fakat dokuz yaşında 1859’da babasını, on bir yaşındayken1861’de annesini kaybetmiş kardeşleri ile Yanya’ya (bugünkü Yunanistan’da Lonnina)’ya göç etmişlerdir.  Anne ve babasını yitirdikten sonra ona abisi Abdül Bey tarafından yetiştirilmeye başlandı. [6] Sami Bey, bölgenin en iyi okullarından olan Zassimaia Skoli adlı Rum okulunda öğrenim görmeye başlar. Bu okulda modern bilim ve kültürünün yanı sıra Avrupa dilleri (Eski ve Yeni Yunanca, Latince, Fransızca ve İtalyanca) eğitimi almıştır. Bu eğitiminin yanı sıra Yanya’daki Yakub Efendi gibi önemli müderrislerden Arapça ve Farsça dersleri alarak öğrenmiştir.  Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve İtalyancanın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrenen Şemseddin Sami Arnavutçayı da zaten ana dili olarak bilmektedir. Çok sayıda dil sayesinde birçok dil için sözlük yazmayı başaracaktır.

 

Eğitiminden sonra bir süre Yanya Mektubi Kalem’inde çalışmış, 1871'da İstanbul'a gelmiştir. Matbuat Kalemi'nde memur olarak göreve başlar. 1872 yazında yayımlanan ilk eseri olan Madame de Saint Oune’nun “Tarih-i Mücbel-i Fransa" adlı eserin çevirisi yayımlar bu eser ile basın ve yayın hayatına önemli bir giriş yapar. Bir yandan da ilk telif eseri olan ve ilk telif Türk romanı kabul edilecek olan adlı i Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat romanı 1872-1873 yıllarında forma forma “Hadika" gazetesinde yayınlamaya başlamıştır.

 

"Yeni Osmanlılar" isimli Tanzimat bürokrasisine muhalefet olan grubun içinde yer alır. Bu grubun içinde çok sayıda şair ve yazar bulunmaktadır.  Namık Kemal ,  Recaizade Mahmut Ekrem ,  Ziya Paşa ,  Nabizade Nazım  ile bu sayede tanışma fırsatı bulur. Yeni Osmanlılar" cemiyeti üyelerinden Ebüzziya Tevfik ile çalışmaya başlar. Bir süre Ebüzziya Tevfik 'in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerinde çalışır. Ebuzziya Tevfik'in Rodos Adası'na sürgüne gönderilmesi üzerine Hadika ve Sirac gazetelerinin işlerini devralır 1873'de ise Hadika gazetesini kendi adına çıkartmaya başlar. Fakat  Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyunun infial yaratması üzerine İstibdat idaresinin basın üzerindeki baskısı artınca bu gazete Yeni Osmanlılar lehine neşriyatta bulunduğu gerekçesiyle kapatılır. İlk roman yazarlığından sonra Oyun yazarlığı için denemelere başlar. 1874'te Fransızcadan çevirdiği İhtiyar Onbaşı adlı trajedisi başarı kazanınca Arnavut sorunlarını ele alan Besa Yahut Ahde Vefa adlı oyunu yazar. Besa Yahut Ahde Vefa,  Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelenir. Bu oyunlarından sonra Seyyid Yahya ve Gave [7] adlı oyunları da yazmıştır.

 

1874 ten önce İtalya’ya bir seyahat yapar. Dönüşte 1874 vilayet gazetesini yönetmek üzere Trablusgarp'a gider. Fakat kimi çevreler bu görevin aslında Şemsettin Sami’nin ilk sürgünü olduğu görüşündedir. Trablusgarp'ta  Samipaşazade Sezai  'nin babası Sami Paşa'nın 8 yıldan beri yayımlanmakta olan Türkçe - Arapça vilayet gazetesinin idaresi Şemseddin Sami’ye verilmiştir. 1874’te geldiği Trablusgarp’ta dokuz ay boyunca bu gazeteyi yönetir. Dokuz ay sonra İstanbul'a döndükten sonra, Bu defa yardımcısı olduğu  Ebüzziya Tevfik  'in isteği üzerine Muharrir adlı dergiyi çıkarmaya başlar.[8] Bu gazetenin ilk dört sayısını çıkartır.

 

Tasvir-i Efkâr Matbaası'nı kiralayan Mihran Efendi ile birlikte1876'da günlük Sabah gazetesini yayımlamaya başladı. Şemseddin Sami, konuşmaların ve yazışmaların sade Türkçe ile yapılmasından yana ve Şinasi’nin başlattığı sadelik hareketini yürütmek amacındaydı. Bu gazete kısa o zamana kadar görülmemiş bir tiraja kavuşmuştu.[9] Bu gazete ile geniş kitlelere seslenebilmiş, bu gazetenin baş yazarlığını yapmış ve bu gazete kalitesi ve içeriyle devrin diğer gazetelerine örnek olmuştu.

Bir yıl sonra bu gazeteden ayrılarak "Cezayir-i Bahr-ı Sefid" (Akdeniz Adaları) valiliğine atanan 1877 Rodos Valisi Sava Paşa'nın mühürdarlığı görevine gelir. 1877'de Sava Paşa'nın mühürdarlığı görevi ile Rodos'a gitmesi bazı edebiyatçılar tarafından II. sürgünü olarak kabul edilir. 

 

Rodos adası dönüşünde, daha önce Sabah'ta yazdığı "Şundan Bundan" başlıklı köşesini Tercüman-ı Şark gazetesinde sürdürmeye başlar. Bu sırada yoğun olarak Arnavut konularıyla ilgilenmeye başlamıştır. Ağabeyi Abdül Fraşeri'nin önderliğindeki Arnavut İttihadı hareketini desteklemeye başlamıştır. Buna rağmen Arnavutluk’un Osmanlı Devleti'nden ayrılmasını savunan görüşlere karşı çıkmış, Arnavutluk’ta isyana karar veren ağabeysinin de kendisine yardım etmesini istediğini “Ben bir Osmanlıyım ve isyana karşıyım” diyerek reddetmiştir.[10] Hayatının son zamanlarında kendisini tamamen Türkçülük ve Türk Dili üzerindeki çalışmalara vermiş olması bile böyle davranmış olduğunun açıkça ispatıdır. Hatta Arnavut isyancılarının onu dışladıkları veya ona hakaret etmiş olmaları dahi söz konusudur.

 

 Ağabeyi Abdül Fraşeri ise Arnavut şiirinin oluşmasını sağlayan bir Arnavut Edebiyat önderi olmuştur. Şemseddin Sami ‘de Arnavutça bir sözlük hazırlamaya koyulmuştur. Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine, Abidin Paşa'nın Başkanlığında kurulan "Sevkıyyat-ı Askeriye Komisyonu"'nda kaldıktan bir kaç ay sonra İstanbul'a tekrar döndü. "Tercüman-ı Şark" gazetesinde 1878 yazmaya başladı. Kısa bir süre sonra gazetenin kapatılması üzerine, gazetecilik faaliyetlerini yarım bıraktı.

 

Tarihten coğrafyaya, genel kültürden müspet ilimlere pek çok konuda halkı aydınlatmak ve modern bilimler ve sanatlar hakkında halkı haberdar etmek isteyen bir gazetecilik yönü vardı. Eserlerinde genel olarak halkı pozitif ilimlere sevk etmeye çalışan bir tutum içindeydi. Bu düşüncelerini daha rahat bir şekilde gerçekleştirmek için  “ Cep Kütüphanesi “ adı altında bir neşriyat serisi kurdu. “Medeniyat-i İslamiye, Letaif, kadınlar, Esatir, Usul-i Tenkit, İnsan, Lisan, Yer, Gök “ [11]adlı eserlerini bu neşriyat serisinde yayımladı.

 

Bu dönemde çeviri ve telif kitaplar yayımlamayı sürdürmüş bağımsız yayımcılığa başlamıştı.  1880 yılında ilk kadın dergisi olan "Aile"'yi, ertesi yıl da halka ansiklopedik bilgiler veren "Hafta" dergisini yayımladı. 1880'de  “ Hafta “ adıyla çıkardığı haftalık dergiyi tek başına doldurmaya başladı. Bu dergi yirmi sayıdan fazla yayın yaptı.  Bu dergide, tarih, coğrafya, genel kültür ve sosyal bilgilere dair yazılar yayımladı. [12] Yararlı çalışmaları Abdülhamit'in gözünden kaçmamıştı. Saraya alınarak mabeyinde kurulan Teftiş-i Askeri Komisyonu kâtipliğine getirildi. Ölümüne kadar koruduğu bu görev, onun ekonomik rahatlığa kavuşarak kitapları üzerinde çalışmasına imkân sağlamıştı.  Ömrünün en huzurlu geçen bu yıllarında oldukça verimli oldu. Daniel Defoe'dan Robenson Crusoe  ve Victor Hugo'dan Sefiller  romanlarını Türkçe'ye çevirdi. 1882-83 yıllarında, büyük eserlerinin ilki olan Fransızca-Türkçe Kamus-ı Fransevi'yi, 1885'te de bu eserin Türkçe-Fransızca kısmını yayınladı. Bu eserden dolayı II. Abdülhamit tarafından İftihar Madalyası aldı. 1889'dan itibaren tek başına yazdığı ve dokuz yılda altı cilt olarak yayımladığı Kamus-ül A'lâm adlı ansiklopediyle, Türkiye'nin en popüler yazarlarından biri haline geldi. Yaptığı bu çalışmalar sonrasında  " Ansiklopedicilerin babası" sayılmaya hak kazandı.  Bu çalışmaları takdir gördüğünden Teftiş-i Askeri Komisyonu'nda kâtip iken 1893’te bu kurumda başkâtipliğe atandı. [13]1893'de eşinin ölümünden sonra vefat eden kardeşinin eşi olan Belkıs Hanım'la evlendi. Kandilli ’deki yalısından Erenköy'de bir köşke taşındı.[14] Bu tarihten sonraki eserlerini bu köşkte tamamladı.

 

Kamus-ül Alam daha tamamlanmadan, 1896-1897 arasında o güne dek hazırlanmış en kapsamlı Arapça-Türkçe lugat olan Kamus-ı Arabî adlı büyük sözlüğü çıkarmaya başlamıştı. Ancak bu eserin, cim harfinin sonuna kadar olan 504 sayfalık kısmı yayımlanabilmişti. [15]

 

1898'de gazetelerde Türkçenin ıslahı üzerine bir dizi makalesi çıktı. 1899'da modern ilkelere göre hazırlanmış ilk Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî’yi yazmaya başladı. 1901'de bu büyük eseri yayımladıktan sonra kendini tamamen Türk dili araştırmalarına verdi. 1902'de Kutadgu Bilig ve 1903'te Orhun Abideleri 'nin izahlı çevirilerini hazırladı.

 

Ortaçağ Kıpçakça’sı hakkındaki eserini bitiremeden 18 Haziran 1904'te Erenköy'deki evinde yaşamını yitirdi. [16]

 

Şemseddin Sami, modern Türk milliyetçiliğinin Osmanlıcılığın en önemli temsilcilerindendir. Aslen Arnavut olduğu ve Arnavut sorunlarıyla da yakından ilgilendiği halde, Osmanlı devletinin modernleşerek güçlenmesini savunmuş, bunun için imparatorluğun ortak dili olan Türkçenin önemini vurgulamıştır. Türkçeyi modernize etmek, geliştirmek ve öğretmek adına yaptığı gayretleri ne kendi çağında ne de daha sonraları hiç kimse göstermemiştir.

 

Kamus-ı Türkî’de, Osmanlı Türkçesini bağımsız bir dil olarak ele almış, Arapça ve Farsça kelimeler eski sözlüklerdeki gibi gelişigüzel alınmamış, Arapça ve Farsçanın yazı ve güncel dile geçen kelimeleri seçilmiştir. Arapça ve Farsça sözcüklerin temel anlamları değil, Türkçede kullanılan anlamları verilmiştir. Batı dillerinden dilimize geçen yeni kelimelere yer vermeye özen gösterilmiştir. "Türkçenin yapısı ve etimolojisi üzerinde dikkatle durulmuştur. Şemseddin Sami, dilin sadeleşmesini ve Türkçeleşmesini savunmuş, bunun için gerekirse Türkçenin en eski kaynaklarına ve Doğu Türkçesine (Çağatayca) başvurulmasını önermiştir.

 

“Modern Arnavut milliyetçiliğinin (Rilindja Kombëtare) manifestosu sayılan Arnavutluk Ne idi, Nedir, Ne Olacak başlıklı kitapçık, Arnavut ulusal geleneğinde Şemseddin Sami Bey'e atfedilir. Bu esere dayanarak Sami Frashëri, kardeşleri Naim ve Abdul ile birlikte, Arnavut ulusal düşüncesinin babası sayılır. Arnavutluk başkenti Tiran'ın ana meydanlarından birinde üç kardeşin anıtı bulunur. “ [17] “Arnavutluk Ne idi, Nedir, Ne Olacak “ başlıklı kitapçık Arnavut Milliyetçiliğinin manifestosu sayılır. Türk Tarihçileri bu kitapçığı Şemseddin Sami’nin yazmadığı görüşündedir. Fakat Arnavutlar Arnavutluk manifestosunun Şemseddin Sami'nin yazdığı konusunda en ufak bir kuşku duymamaktadırlar.

Edebiyatımızın ilk telif romanı olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı 1872 Kasım'ından itibaren Hadika gazetesinde tefrika etmiş, yeni harflerle basımı Sedid Yüksel, Ankara 1964 tarafından yapılmıştır. 

 

Talat ile Fitnat'ın aşkını anlatan roman, Türk edebiyat tarihinde "İlk Türk Telif Roman" olarak değerlendirilir. Buna rağmen İlk Türk Romanının Abdülhak Hamit’in babası Hayrullah Efendi’nin yazmış olduğu, “ Hikaye-i der İbrahim Paşa “ veya ., Vartan Paşa (Hovsep Vartanyan) tarafından Türkçe olarak yazılıp Ermeni harfleriyle basılan Akabi Hikayesi olduğu yönünde görüşler de vardır.  Vartan Paşa (Hovsep Vartanyan) ‘nın 1851'de yayımlanan b romanı 1991'de Andreas Tietze modern transkripsiyonla yeniden yayımlamıştır. (Eren Kitabevi, İstanbul.) 1851-1872 arasında da çok sayıda Ermenice harfli Türkçe roman yayımlandığı yeni yeni ortaya çıkmaktadır.

Eserleri

 

Roman : Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (1873)

 

Oyun

  • Besa yahut Ahde Vefa (1874)
  • Seydi Yahya (1875)
  • Gâve (1876)
  • Mezalim-i Endülüs (basılmadı)
  • Vicdan (basılmadı

Çeviri

  • Florian, Galatée 1773
  • Dumanoir & d'Ennery, İhtiyar Onbaşı (1874)
  • Daniel Defoe, Robinson Crusoe
  • Victor Hugo, Sefiller (1880, son cildi eksik)
  • Ali bin Ebi Talib Efendimizin Eş'ar-ı Müntehabeleri (1900, Ali bin Ebu Talib'e atfedilen Divan'dan çeviriler)

 

Sözlük ve Ansiklopediler

  • Kamus-ı Fransevî (1882-1905, Fransızca-Türkçe sözlük)
  • Kamus-ı Fransevî (1885, Türkçe-Fransızca sözlük)
  • Küçük Kamus-ı Fransevî (1886, Fransızca-Türkçe sözlük)
  • Kamus-ül Âlam (6 cilt, 1889-1898, genel ansiklopedi)
  • Kamus-ı Arabî (1898, Arapça-Türkçe sözlük, tamamlanmadı)
  • Kamus-ı Türkî (2 cilt, 1899-1900, tıpkıbasımları 1978, 1998)

Dilbilgisi Kitapları

  • Usul-i Tenkit ve Tertib (1886)
  • Nev'usul Sarf-ı Türkî ((1891, modern Türkçe gramer)
  • Yeni Usul Elifba-yı Türkî (1898)
  • Usul-i Cedid-i Kavaid-i Arabîye (1910, yeni usul Arapça ders kitabı)
  • Tatbikat-ı Arabîye (1911)
  •  

Ayrıca "Cep Kütüphanesi" dizisinde astronomi, jeoloji, antropoloji, İslam medeniyeti tarihi, kadınlar, mitoloji, dilbilim üzerine kitapçıklar yazdı. Letaif adlı iki ciltlik fıkra derlemesi, Emsal adlı dört ciltlik özlü sözler derlemesi, okullar için alfabe ve okuma kitapları yayınladı.

Ayrıca Arnavutça bazı eserleri ve Abetarja e Shkronjëtoreja adlı gramer kitabı vardır.

 

Kamusu’l – A’lam – Şemseddin Sâmî
       

Kamusu’l – A’lam  umumi bir tarih, coğrafya ve meşhur adamlar ansiklopedisi olup bilhassa İslam ve doğuya ait çok sayıda madde içerir.  Eser, Bouillet’nin “ Dictionna universel d’historie et de geographie” örnek alınarak hazırlanmıştır.  Doğu ve Batı’ya dair bir lugat olduğundan içinde  tarihi, dini ve  ilmi, ıstilah ve tabirler yer almaz. (Şemseddin Sami ayrıca böyle tabir ve istilahları ihtiva edecek bir kamus’da yazmayı düşünmüşse de ömrü vefâ etmemiştir.)

 

 

TANZİMAT I. KUŞAK ŞAİR VE YAZARLARI

 

 

KAYNAKÇA

 

  • [1] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Anka. 1970, shf718-719
  • [2] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami
  • [3] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami
  • [4] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005. Shf 500
  • [5] Anonim, Şemseddin Sami Frasheri ,biyografi.info/kisi/semseddin-sami-frasheri son erişim, 21-11-2012
  • [6] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005. Shf 500
  • [7] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Anka. 1970, shf718-719
  • [8] https://edebiyatvesanatakademisi.com/oyku-tiyatro-deneme-yazarlarimiz/ebuzziya-tevfik-hayati-eserleri-ve-hizmetleri/973
  • [9] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami
  • [10] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami
  • [11] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Anka. 1970, shf718-719
  • [12] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Anka. 1970, shf718-719
  • [13] Dr. Ömer Faruk Akün'ün Kamus-ı Türki tıpkıbasımı önsözü (Alfa Yay. İstanbul 1998
  • [14] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_S%C3%A2mi
  • [15] Dr. Ömer Faruk Akün'ün Kamus-ı Türki tıpkıbasımı önsözü (Alfa Yay. İstanbul 1998
  • [16] Dr. Ömer Faruk Akün'ün Kamus-ı Türki tıpkıbasımı önsözü (Alfa Yay. İstanbul 1998
  • [17] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami

 

 Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar