İran - Ali Şah ve Taçı
Taç
Osmanlıca yazılışı: tac : تاج
İngilizce : crown
Tâç Kelimesinin Kökeni Sözlük Anlamları
Tâc, Farsça kökenli [1]olmasına rağmen Arapça ve Türkçeye de geçen genellikle altından yapılmış bir çerçeve ile üzeri mücevherler ve kıymetli taşlarla süslenmiş hükümdar alameti olan başlık; mücevherlerle bezenmiş kavuk anlamında bir sözcüktür. Tarikatlarda şeyhler özel tasarlanmış başlıklara, Müslümanların başlarına sardıkları örtü, sarık veya imameye; gelinlerin başlarına taktıkları süslü başlıklara; mezuniyet keplerine denmiştir. Kimi kuşların, horozların vb başlarındaki ibik veya kepez de denilen çıkıntılara da taç denilir.
Taç İle Eşanlamlı Sözcükler
Tâc sözcüğünün Türkçe kökenli karşılığı veya eş anlamlısı yoktur. “Tâc olan kelimenin Arapça’daki çoğulu tîcândır. Isâbe denilen ve kıymetli taşlarla süslenen bir sarık çeşidi de taç sayılmıştır.”[2] Arapça ve Farsça da, “sorguç, iḳlîl, efser ve dîhîm” gibi sözcükleri ile tāg, kemer, çember, sikke sözcükleri de yer yer tâç ile eş anlamlı kullanılan diğer kelimelerdir.
Taç İle İlgili Tamlamalar
Tâc-ül-Arûs : gelin tacı, gelin başlığı; kimi eserlerin ve şerhlerin adı
tâc ü serîr : tac ve taht.
tâc-üs-sinn : diş tacı, fr. couronne.
Tacü't Tevarih: HocaSaadettin Efendi'nin Osmanlı târihi hakkındaki eserinin adı
Tâc-Nâme: tarikatların tâclarını, şekillerini, destarlarını tespit edip anlatan kitaplardır.
Dal- Taç -Dal-Sikke: Destarsız Mevlevi dervişi sikkesi
Elifî Tâc: üstü sivri Bektaşi tacıdır.
Horasânî Elifî Tâc, Hüseynî Tâc, Kalenderî Tâc: Bektaşilerin kullandığı diğer taçlardır. [3]
Padişahlar, krallar, ordu komutanları, saray görevlileri vb konumlarını ifade edecek şekilde taçlar takınmışlardır. Taç kelimesi baş tacı, hürmet tacı, güzellik tacı, gurur tacı, izzet tacı, tacını tahtını kaybetmek gibi deyimlerde olduğu gibi soyut ve mecaz anlamlarda da kullanılır.
Sadece hünkârlar değil, tarikat şeyhleri, efsanevi yaratıklar ve hayvanlar örneğin aslan, şahmaran, melekler vb de başlarında taç ile tasvir edilir.
Başında taçı ile Hitit Gök Tanrısı Taru
Tarihçe
Eski Mezopotamya HİTİT ve Mısır uygarlıkları kabartma, heykel ve resimlerinde “Adad, Şamaş, Marduk, Ra, Teşup, Telipnu “ gibi tanrılarını başlarında taçlar ile tasvir etmişlerdir. Asur, Pers, Grek ve Roma kralları da taç giymişler; taçlarını, güçleri, zenginlikleri ve görkemlerini yansıtacak şekilde mücevherler ve kültürlerinin sembolik ifadeleri ile süslemişlerdir.
Eski Türk hakanlarının da taç giyindiğine dair pel çok işaret vardır. Örneğin Göktürk hakanları ve hatunlarının taç giydikleri veya hakanlık imgeleri ile dolu başlıklar takındıkları Külteğin’e ait olduğu sanılan mermerden yapılmış heykelin başı taçlıdır. Uygur duvar resimlerinde rahiplerin ve hükümdarların başları taçlı olarak betimlenmiştir.
Selçuklu hükümdarlarını tasvir eden resimler, minyatürler ve çinilerde Selçuklu sultanları başlarında kesik lâle figürleri ve yaprağı andıran üç dilimli taçları ile tasvir edilmişlerdir. Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda meleklerin taçlı olarak tasvir edilmeleri de ilginçtir.
Hükümdarların başlarına giydikleri işlemeli ve mücevherli taçlar genellikle alınlık ve topuz olmak üzere iki kısımdan oluşur. Taçların başı çevreleyen kısımları genellikle altından yapılmış bir çerçeveye sahiptir. Topuz ve alınlıklar ait oldukları medeniyetin dini, siyasi, kendi ülkelerinin egemenlik, erk ve güç timsalleri ile kültürel unsurlarını işaret eden sembollerle bezelidir. Taçların üzerinde değerli taşlarla şekillendirilen motiflerin hepsinin sembolik anlamları bulunur. Genel olarak tahta çıkan her hükümdar için özel bir taç yapılmış ve önceki hükümdarların taçlarından farklı motifler ve sembollerle bezenmiştir.
Divan Şiirinde Taç ü Taht
“Tâc u taht" tamlaması, padişahlığı simgeler. Divan şiirinde adı sık sık geçen Cem - Cemşid-, Hüsrev-i Perviz, Dahhak , Feridun, Nuşirevan, Behram -ı Gur gibi efsanevi Ahameniş, Key , Keyani, Sasani hükümdarları süslü, ihtişamlı, değerli mücevherle tezyin edilmiş taçları ve tahtları ile anılır. Efsanevi hükümdarların taçları da tahtları da efsanevi olarak betimlenir. Hükümdarların güç ve kudretlerini temsil eden taçlar ve tahtaları fiziki olarak gerçektekilerden çok da farklı değillerdir. Nitekim Doğu ve Batı kültürlerindeki zengin ve kudretli devletler ve imparatorluklarının hükümdarlarının taçları ve tahtları altından yapılmış; inciler mercanlar, yakutlar, elmalar ile tezyin edilmiş ihtişam ve kudret alametleridir.
Taç ve tahttan dervişlik, şadlık, gönül zenginliği vesileleri ile de söz edilir. Divan şairleri taçtan tahtan vazgeçme konusunu da işlemişler, tacından tahtından vazgeçip bir hırka bir yelek giyip dervişliği seçen Hâkim Senâî , Külhani-i Layhar gibi mutasavvıflara da değinirler. Çoğu şair, rintliği, kâmil olmayı, gönül hoşluğunu taç ve tahttan evla görmüştür. Divan şiirinde tarikatların şeyhlerinin ve tarikat ulularının külahları ve taçlarından da söz edilir.
Tâc-ı Key hüsrev gerekmez lîk Hak'tan rûz u şeb
Kullarınla kendimi kapında derbân isterem Ahmed Paşa
Piyâle husrev-i mülk-i gama tâc-ı Keyânîdür
Hum-ı mey pâdişâh-ı ‘aşka genc-i husrevânîdür Baki'nin Şiirleri
Tâc ü kabâyı terk idüb uryân olayım bir zaman
Gurbetde seyrân eyleyüb pûyân olayım bir zaman Harimi Şehzade Korkut Şiirleri
Şâh-ı iklîm-i bekâ olmaz fenâdan geçmeyen
Fakr ile fahr idemez tâc u kabâdan geçmeyen Ravzi Şiirleri
Hırka vü tâc ile zâhid kerem et sıkleti ko
Âdeme ciibbe ve destâr kerâmet mi verir Şeyhülislam Yahyâ
‘Iydıyye giydi başına çerh âfitâbı tâc
Gösterdi mâh-ı nev dahı sorguca ihtiyâc Edirneli Kâmi
Giyme dîbâ vü harîr isteme semmûr u vaşak
Tâc u destârı gider bâr-ı girândan el çek Ravzi Şiirleri
Ayaguñuñ tozunı her ki ide başına tâc
Dahı olmaya felegüñ mâh u mihrine muhtâc Ahmedi Şiirleri
Dervişlik, hırkada, taç'da değildir
Hararet nardadır, saç’da değildir
Her ne arar isen insanda ara
Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değildir HACI BEKTAŞ VELİ
KAYNAKÇA
[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ta%C3%A71
[2] NEBİ BOZKURT, https://islamansiklopedisi.org.tr/tac#:~:text=tr%2Ftac%231-,Asl%C4%B1%20Fars%C3%A7a%20t%C3%A2c%20olan%20kelimenin%
[3] Erdoğan AĞIRDEMİR, BEKTAŞİLİKTE TÂC ÇEŞİTLERİ VE ANLAMLARI, https://isamveri.org/pdfdrg/D01093/2011_60/2011_60_AGIRDEMIRE.pdf