27.05.2011
ÂŞIK GEDÂİ
Tokatlı Gedâî – Gedayi - olarak bilinen 19. Yy halk ozanıdır. 1826'da Tokat, 1889'da İstanbul1826'da Tokat'ta doğdu, 1889' veya 1901 yılın da İstanbul'da öldü. Beşiktaşlı Gedayi olarak da tanınmıştır. Gedayi, on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısı ile yirminci yüzyılın başında yaşamış Bektaşi geleneğinde yetişmiş çalmış ve söylemiş Tokatlı bir halk ozanı olduğu halde İstanbul’da kalırken ve uzun bir müddet Beşiktaş semtinde yaşadığı için Beşiktaşlı Gedai olarak da tanınmıştır.
Kaynaklara göre asıl ismi Ahmet, bazı kaynaklara göre babasının adı ise Ahmed Muhtardır. Gedâi, tıpkı Aşık Tokatlı Nuri gibi Alevi Bektaşi kökenli bir aileden gelmektedir. İlköğretimini Tokat’ta iken yaptığı daha sonra kereste tüccarı olan babasının yanında çalışmış olduğu kaynaklar tarafından belirtilmektedir. İlköğreniminden sonra babasının keresteci dükkânında çalışmış çocukluk yıllarının bir kısmını bu dükkânda babasına yardım ederek geçirmiştir. [1]
İstanbul’da arzuhalcilik de yaptığına, Divan şiirine Arapçaya ve aruz veznine hâkim olduğuna da bakılırsa ilköğretimden çok çok daha yüksek yerlere kadar eğitim aldığı anlaşılır. İhtimal ki Gedayi Tokat’ta iken iyi bir eğitim almış olmalıdır.
Kaynaklar Gedayi’nin ilk gençlik yıllarında bir kıza âşık olduğunu, sevdiği kızın veremden ölmesi üzerine büyük bir üzüntüye kapıldığını, bunun sonucunda arkadaşları ile sık sık sazlı sözlü eğlencelere gitmeye başladığını yazar. Bu eğlencelere sonrasında âşıklığa özendiğini tanıştığı âşıklar sayesinde çalıp söylemeye başladığı anlatılır. Onun hakkında bu bilgileri veren kaynaklara göre, bu aşkı sonrasında işi derbederliğe vurduğu işe güce bakmadığını, ailesi tarafından bir başka kız ile evlendirildiği lakin bu evliliğinde de huzur bulamayıp eşine yüz vermediğini de ilave etmişlerdir. [2]
Aktarılanlara bakılırsa Gedai bu aşkı sonrasında sazlı sözlü eğlencelere gitmeye başlayarak âşıklığa heves eder. Fakat Gedayi’nin şair olarak yetişmesinde bir ara Tokat'a gelen Batumlu Yesari Baba’nın büyük bir tesiri olduğu muhakkaktır. [3] Kendisi de bir şair olan Yesari Baba’nın Âşık Gedayi’nin üzerindeki tesirleri Gedayi’nin şiirlerinden de anlaşılır. Bektaşi edebiyatı geleneklerine uygun nefesler ve şiirler yazan Gedayi’nin birçok şiirinde Yesari Baba’nın şiirlerinin ve nefeslerinin etkilerini görmek mümkündür. Bu bilgilerden yola çıkarak Âşık Gedai’nin Yesari Baba’nın yanında bir müddet kaldığı, onun dergâhında ve meclislerinde bulunduğu ve şiirlerinden etkilendiğini söylemek mümkün olmaktadır. Nitekim asıl adı Ahmet Tokatlı Gedayi’nin (1826-1901) mahlası bir âşıklar meclisinde diğer adları belirsiz âşıklarla birlikte Yesari Baba tarafından verilmiştir.[4]
Buna mukabil, birçok kaynak Âşık Gedayi üzerindeki Erzurumlu Emrah etkisinden hakkıyla söz etmezler. Gedai derbeder bir hayat sürerken ve sazlı sözlü eğlencelere gittiği yıllarda Erzurumlu Emrah, Tokat’tadır ve sazlı sözlü âlemlerin en mühim ozanıdır. Aralarında bir iki yaş olan Aşık Tokatlı Nuri ise Ezurumlu Emrah 'ın çırağıdır. Detaylara erişememiş olsak da Gedai ile Tokatlı Nuri aynı yıllar içinde Erzurumlu Emrah 'tan ders almışlar, onun şiirlerini ezberlemişler, ustalarının saz ve söz ustalığına yeterince vakıf olabilecek kadar ondan ders görmüşlerdir. Nitekim Gedai , Tokatlı Nuri ile birlikte Erzurumlu Emrah'ın en ünlü çırağı olacaktır. Gedayi, Erzurumlu Emrah'ın kalem ve hafıza kudretini devr almış, Erzurumlu Emrah'ın kalem ve hafıza gücüne sahip çırağı olarak anılır.
Kaynakların birçoğuna göre Gedai, İstanbul, Rumeli Hisarı tekkesi postunda oturan Nafi Baba'dan el alarak, Bektaşi olmuş, hatta mahlasını da Rumeli Hisari Bektaşi Tekkesi Postnişini Mehmed Ali Hilmi Dede’den almıştır. Kaynakların verdiği bu bilgiler ile yukarıda verdiğimiz bilgiler arasında önemli bir çelişki vardır. Fakat Gedai’nin şiirlerine bakıldığı zaman Yesari Dede’nin şiirlerin etkisi görüldüğüne göre Gedayi’nin İstanbul’a gelmeden Bektaşi olduğu, mahlasını Yesari Dede’den aldığını kabul etmek gerekir.
Gedayi’nin Tokat’tan İstanbul’a tam olarak ne zaman ve neden taşındığı çok da belli değildir. Kimi kaynaklar, askerlikten sonra ve askerlik dolayısı ile orada kaldığını belirtirken kimi kaynaklar ise sevdiği kızın veremden ölmesi sonucuna bağlamaktadır. Kaynağı belirtilmeyen aşağıdaki paragrafa göre askere gitmiş bir savaş sonrasında esir düşüp Tokat’a dönerken İstanbul’da kalmıştır. “Askerlikte süvari başçavuşluğuna kadar yükselen Gedayi, tarihi tam olarak saptanamayan bir savaşta birliği ile birlikte tutsak düşmüş, Savaş bitince Tokat'a dönerken uğradığı İstanbul'da Beşiktaş'a yerleşmiş ve ve yaşamının sonuna değin orada kalmıştır.” [5]
İstanbul’a yerleşme sebebi ve zamanı çelişkili olsa da Turgut Koca ile Sadeddin Nüzhet Ergun'un verdiği bilgilere göre Gedayi, Beşiktaş, Hasan Paşa fırını civarında bir eve yerleşmiştir. [6] Bu yüzden de "Beşiktaşlı Gedayi" olarak da tanınır. Tokat’tan İstanbul’a taşındığı aslen tokatlı olduğu için Tokatlı Gedayi adıyla da anılmış ve tanınmıştır.
Gedayi’nin İstanbul’a yerleştikten sonra bir daha Tokat’a gitmediği anlaşılır. Gedai’nin bütün hayatı bundan sonra İstanbul’da geçmiştir.
Beşiktaş’ta oturan Gedai, Beşiktaş Tavuk pazarındaki ve diğer yakın yerlerdeki meşhur âşık kahvelerinin müdavimi olmuş, âşık kahvelerine çok gittiği için çağının bütün saz ozanlarını tanımıştır. Nitekim anılan bu yerlerde Âşık Dertli Everekli Seyrani, Konyalı Âşık Şem’i, Bayburtlu Zihni, Silleli Surur’i de uğramıştır. Nitekim anılan bu ozanların hepsi de 19 asır saz şairleridir. Hatta birçoğu ile aynı zamanlarda bu semtlerdeki kahvelerde olmuşlardır. Bu nedenle Gedai bu âşıkların hepsi ile veya pek çoğu ile bu kahvelerde tanışmış, hasbıhal etmiş, belki de deyişmiş, atışmış olmalıdır.
Bazı kaynaklardan alınan bilgiye göre Gedayi Beşiktaş’ta arzuhalcilik bile yapmıştır. [7] Semai kahvelerinde saz çalıp söyleme işi ile şöhreti şehrindeki tüm şairler ile tanışmasına ve dostluklar kurmasına yetecek kadar yayılır. Bu yıllarda bu kahvehanelere gelip giden Bektaşi şairleri ile de tanışarak İstanbul, Rumeli Hisarı tekkesi postunda oturan Nafi Baba'dan el aldığı [8]ve Rumelihisarı’ndaki dergâha sık sık gidip geldiği ortaya çıkmaktadır.
İlk gençlik yıllarından itibaren saz çalıp şiir söylemeye başlayan, hatta Tokat’ta iken büyük bir ihtimalle Erzurumlu Emrahi le Aşık Tokatlı Nuri yi de dinlemek, belki de her ikisi ile de tanışmak fırsatı bulduğu söylenebilir. Çünkü Gedai’nin şiirlerinde bariz bir şekilde Erzurumlu Emrah’ın tesirleri görülmektedir. Gedai, İstanbul’daki ozanlara civardaki insanlara kendisini tanıtmaya başlar. Beşiktaş’taki Rumeli Hisarı Bektaşi Tekkesi Postnişini Mehmed Ali Hilmi Dede âşıklıkta mesafe kat eden ve yetenekli gördüğü Gedayi’yi bu yolda teşvik ettiği hatta ona yardımcı da olduğu muhakkaktır. Belki de bu yardımları ve desteği sebebi ile araştırmacılar, Gedayi’ye mahlas veren Bektaşi Şeyhi’nin Mehmed Ali Hilmi Dede olduğu zannına kapılmışlardır.
Tokat ve civarında şöhrete kavuşan Gedai’nin İstanbul’a gelip âşıkların uğrak yeri olan Tavukpazarı’nda, Kumkapı ve Yenikapı semtlerindeki kahvelerde mesleğini icra etmiş; çeşitli âşıklarla karşılaşma fırsatı bulmuş; uzun süre Beşiktaş’ta ve bir süre de Üsküdar’da kendisi de kahvehane işletmiştir Kaynaklar onun bir süre Üsküdar’da çiçekçi kahvesini çalıştırmış olduğundan da bahseder.
Tavuk pazarındaki âşıklar Kahvesi’nde tanınmaya başlayan Gedayi’nin ünü, şair dostlarının da yardımı ile 1861yıllında Abdülaziz’in huzurunda saz çalmasına vesile olabilecek kadar çoğalmıştır. [9] Bu hadiseden sonra Gedayi sarayın incesaz heyetine katılır. ( Geniş Bilgi bkz 2 Sadettin Nüzhet Ergun, Beşiktaşlı Gedâî, Sühulet Kütüphanesi, İstanbul 1933, s.IX;) Bu görevi V. Murad Han döneminde de devam eder. ( bkz Muhtar Yahya Dağlı, Bektaşî Edebiyatından Tokatlı Gedâyî Hayatı ve Eserleri, Maarif Kitaphanesi, İstanbul 1943, s. 15 )
Fakat II. Abdülhamid tahta çıktığında ince saz heyetini dağıttır. Öteki şairler ile birlikte Gedayi de emekliye ayrılır. Gedayi'nin bundan sonra Beşiktaş'taki dükkânında arzuhalcilik yapmaya başlar. Zaman zaman da İstanbul'un, özellikle Üsküdar'ın çeşitli semtlerinde çalıp söylediği de tahmin de edilebilir. Zaten belli bir şöhrete ulaştığı bazı şiirleri ve türkülerinin semai kahvelerinde söylenmeye başladığı bilinmektedir. [10]
Dr. Esra Akbalık’a göre gedai Hicri 1317/ miladî 1899 yılında ölmüştür. Bazı kaynaklara göre ise 1901 yılında İstanbul'da ölmüş ve kesin olmayan bilgilere göre Karacaahmed mezarlığında toprağa verilmiştir. Asım Bezirci’ye göre de Gedayi’nin ölüm tarihi 1889 ya da 1887 ‘dir.
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Gedayi çağdaşı olduğu diğer 19 yy saz şairleri gibi şiirlerinde hem arzu hem de hece ölçüsünü kullanmış bir şairdir. Bu bakımdan divan şairi, divan şiir, Arapça ve Farsça konusunda bir hayli bilgili olduğu anlaşılmaktadır. Aruz ile yazdığı şiirlerinde Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalara daha fazla yer vermiştir. Gedayi aruzu da iyi kullanmakla beraber, hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerinde daha çok başarılı olmuştur. Hece ile yazdığı şiirlerinde ve saz çalma niteliklerinde Emrah’ın etkisi görülür. Divan şiiri zevki ile yazdığı şiirlerinde ise Batumlu Yesari Baba’nın şiirlerinin etkisi vardır. Mir'ati, Fenni, Şevki, İşreti ve Şeyh Galib'in gazellerini tahmis etmiştir. Bu bakımdan bu şairlerin şiirlerinin etkisinde kaldığı söylenebilir. Arapça ve Farsça sözlere süslediği şiirlerinde oldukça süslü bir dil kullanmıştır. Hece ölçüsü ile yazdığı şiirleri biraz daha sade ve yalındır.
Şiirleri, Muhtar Yahya Dağlı ve Sadeddin Nüzhet Ergun tarafından toplanmıştır. Muhtar Yahya Dağlı'nın "Gedayi Hayatı ve Eserleri" adlı kitabı İstanbul Maarif kütüphanesi tarafından yayınlanmıştır.)
Saadeddin Nüzhet Ergun'un "XIX. Asır Saz Şairlerinden Gedâi , (1938) kitabı ile Muhtar Yahya Dağlı, Bektaşî edebiyatından Tokatlı Gedaya: Hayati ve eserleri, Maarif Kitaphanesi, 1943 adlı kitaplarında toplandı.
Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )
Kayıkçı Kul Mustafa , Katib , Erzurumlu Emrah , Erzurumlu Aşık Sümmani , Divriğili Deli Derviş Feryadi , Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) , Aşık Ferrahi , Kağızmanlı Hıfzı , Musa Merdanoğlu , Posoflu Aşık Müdami , Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali, Âşık Şenlik, Ercişli Emrah , Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık Şarkışlalı Talibi Çoşkun , Kaygusuz Abdal , Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür
TÜM ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYIN : TOKATLI GEDAYİ TÜM ŞİİRLERİ
· Beni mecruh etti hançer-i bürran
· KOŞMA
·
KAYNAKÇA
[1] Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay.
[2] DR. ÖĞR. ÜYESİ ESRA AKBALIK, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/gedai-ahmed-besiktasli-tokatli
[3] ALBAYRAK, Nurettin “Halk Edebiyatında İstanbul”, İslâm Ansiklopedisi, C. 23, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 2013, s.289-292.
[4] Ergun, Sadettin Nüzhet (1933). Beşiktaşlı Gedâî. İstanbul: Sühulet Kütüphanesi.
[5] Muhtar Yahya Dağlı’nın Tokatlı Gedâyî (1943)
[6] Ergun, Sadettin Nüzhet (1933). Beşiktaşlı Gedâî. İstanbul: Sühulet Kütüphanesi.
[7] Muhtar Yahya Dağlı’nın Tokatlı Gedâyî (1943)
[8] Muhtar Yahya Dağlı’nın Tokatlı Gedâyî (1943)
[9] Ergun, Sadettin Nüzhet (1933). Beşiktaşlı Gedâî. İstanbul: Sühulet Kütüphanesi.
[10] Büyük Türk Klasikleri, Gedâî, C. 9, Ötüken Neşriyat, İstanbul, s.241-242.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın