Türkî - bîidrak Divan Şiirinde Eşek Türk İle Türkistan

24.03.2025

 

 

Divan Şiirinde Etrâk-ı Bidirak Türk İle Türkistan

Divan edebiyatı dil, konu, şekil, içerik, sanat, estetik vb anlayışları ile Arap, Acem ve Türk edebiyatlarının ortaklaşa inşa ettiği, hatta Hint edebiyatının da etkilerinin hissedildiği karma bir edebiyattır.  Aslına bakılırsa Türk edebiyatının katkısı daha az olmuş, divan edebiyatının vücut bulmasında Arap ve Fars edebiyatının zevki ve edebi anlayışı daha ağır basmıştır.  Bu nedenle Türk divan edebiyatı milli bir karakter taşımadığı gibi, hemen her açıdan Acem ve Arap edebiyatının izinde ve tesirinde kalan bir edebiyat olmuştur. Dolayısı ile Arap ve İran şairlerinin Türk veya Türkmen’e olan bakışı ne ise, Acem ve Arap şairlerini  izleyen Türk Divan şairlerinin de bakış açısı çok da farklı olmamıştır.

Acem edebiyatının zihnindeki Türk; zalim, kahraman, yiğit, talancı, çapulcu Türkî Perizad ,Türkî dilber, sözcükleri ile ifade edilen kavramları çağrıştırır.  Türk divan şairlerinin zihnindeki Türk imajı da Acemlerin tarifinden çok da farklı değildir. Hatta divan şairlerimiz de Türk sözcüğünü putperest, göçebe, isyancı ( Celâli)  Türk ve Türkmen köylülerini kast edecek şekilde;  kaba saba, adam, köylü, akılsız ve idrak yoksunu, eşek Türk,  Türk-i bî idrak manalarında da kullanmışlardır.  

Osmanlı aydınları ve devlet adamlarının Türk ve Türkmen köylüsünü kendilerinden farklı görmeye başlamalarının ana nedeni  Şah İsmail  ile II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim arasında cereyan eden aslen siyasi görünüşte ise Şia, Sünni mezhep çatışmaları ile 16. Asırdan sonra başlayan Anadolu’daki Celali isyanlarıdır.  

Osmanlı Hanedanı devletin kalıcı olmasını sağlamak için Türk beyliklerini ezme siyaseti gütmüştü. Çünkü Selçukluları yıkan Türk beylikleriydi.  Osmanlının beylikleri ezme ve Türk boylarını beysiz bırakma siyaseti Türk Boylarının Şah İsmail etrafında toplanmasına neden olmuş, Türk Beylikleri - yarı bağımsız da olsa- egemenlik sahalarını elde etmek için Şah İsmail’i Osmanlıya karşı da kışkırtmıştı.  Bu çatışmalar Alevi Türkmenler veya ezildikleri için isyan eden İsyancı Türkleri; Osmanlı Hanedanı, devşirme yöneticileri ve sarayın beslemesi olan aydınlar ile karşı karşıya getirmişti.  Bu nedenle saray yanlısı yöneticiler, edipler, şairler, hanedan karşıtı olan Türkleri Eşek Türk, Etrak-ı biidrak, Celali lafızlarıyla kendilerinden ayrı tarafta görmüşlerdi.

Nitekim İstanbul’un fethinden sonra Osmanlının Türk Beyliklerini ezme ve devlet görevlerinden uzaklaştırma;  yönetimi Enderun’da yetişen devşirmelere devretme siyaseti, Türk köylüsü ile yönetici ve saray beslemesi sınıfını bir birine düşman etmiş, Türk köylüsü ve ahalisi saray yanlısı Türk aydınlarının nazarında eşek Türk , Türkî fitnekâr ve Etrak-ı bîidrak olmuştur.  Türk ve Türkmen ahalisinin gözünde ise saray ve taraftarları Türk değil “ Şalvarı şaltak, eğeri kaltak; ekende yok biçende yok, yiyende ortak “ … güvenilmez Osmanlı’dır.

Soydan ziyade ümmet olmaya önem veren divan şairlerimizin birçoğu, Boşnak, Makedon, Arnavut, Bulgar, Rum, Arap, Acem asıllı olmasına rağmen Türk kökenli divan şairlerinin de bu şekilde düşünmesi ilginçtir.

Arap, Acem ve devşirme divan şairleri özellikle Budist ve Şamanist Türkleri, Tatarların ve Moğolların evsafında aynı soydan gelen bir millet olarak görmüşlerdir. Arap ve Acemlerin zihninde Türkler ile Tatarlar;  Acem ve Arap yurdunu yakıp yıkan, Horasandan beri gelip Bağdat  ve Basra ’ya kadar, herkesi asıp kesen, ülkeleri  harap eden, vahşi, kan dökücü bir kavim olarak görülmektedir. ( Bkz - Hülâgû Han Şiir Dünyamızda Hülağu)

Türk ve Acem şairlerinin zihnindeki Türklerin ana vatanı Hıta ve Hoten yurdudur.  Acem şairleri Hıta   ve Hoten yurdundaki Türkleri, avcı, yağmacı, akıncı, çapulcu olarak tasavvur eder. Ancak Hıta ve Hoten   Çiğil  ve Yağma güzelleri, Nâfe Nâfe-i Tatar, Misk Amberleri ile de anılmışlardır. Hemen her açıdan Acem şairlerinin zevkini, sanatını, bakış acısını takip eden Türk divan şairleri neyse ki Hıta ve Hoten yurdundaki Türkleri Acem şairleri gibi görmekten kaçınmışlar, buraları özlemle anmışlar, daha ziyade güzel yanları ile tasavvur etmişlerdir. Divan şairlerimiz Türklerin ana yurdu olarak bildikleri Türkistan’ı misk ahuları, misk kokuları, Çiğil ve Yağma Türklerinin avcı güzelleri, yolcuları Türkî Perizatlar tarafından ağırlandığı   Halluh Hoten Nevşâd şehirleri, la’l taşlarının yetiştiği, Bedahşan şehri gibi güzel imajlar ile anmayı sevmişlerdir. Divan şairlerinin özlemle andıkları   Ahu 'yı Hoten- Ahu'yı Misk- Ahu'yı Müşgin Hıtay (Hıtâ, Hatâ) , misk (müşg) ve âhu kelimelerinden söz eden dizelerde Türkistan’dan Türki perizatlardan ,Hıta veya Hoten’den  söz ediliyor demektir.

Türk, Arap ve Acem şairlerinin zihnindeki Türkistan,  puperestler ülkesidir. Çiğil, Yağma ve Türkistan la’l taşları,  , Seng-i Yede Seng-i Yada Yada Taşı, misk ahuları, avcı güzeller, Halluh Hoten Nevşâd şehirleri ve Türk-i perizatları ile anılır.  Ayrıca Müslüman Türkler, Araplar ve Acemler ile birlikte ümmet kabul edilip, Müslüman olmayan Türkler ise Moğollar ve Tatarlar ile aynı soydan gelenler olarak bilinmiştir.

Acem ve Türk kökenli Divan şairleri özellikle Türk kızlarını güzellik sembolü olarak gördüğü gibi özellikle Türk ve Hulağu istilalarından dolayı Şirazlıları;  Türk, Tatar ve Acem melezi olarak kabul etmiştir.  Bu nedenle Türk Divan şairlerinin gözünde Şirazlı güzeller de Türkî Perizatlar gibidir.

Divan Şiirinden Türk İmajı Örnekleri

N’ola Şirâzî dersem ben o hâli anber- efşâna

Bulunmaz Hind ü Keşmir ü Hoten de böyle dâne   Sünbülzâde Vehbi

 

Verip endâmına dibâ- yı Rum ile kıyafetçik

O Türkî fitne-kârı bir Acem raksında seyreyleye   Mütercim Asım

 

Gör ol Türk-i Hıtâyî nûş kılmış câm-ı sahbâyı
Salar dil milketine türktâz-ı katl ü yağmâyı      Avni Fatih Sultan Mehmet 

 

Bu ne adetdir, ey türk-i perizad,
Qeminden olmadım bir lehze azad.   Nesimi

 

Yavuz göz görmesin seni eyâ Türk-î keman ebru Ahmedi

Ahmedi bu şiirinde Türk kelimesini gönülçelen Türk güzeli manasında kullanmıştır.

 

Gözü hicrine alındım fiğân ol Türkî hûn-ı rizin

Saçı küfrüne tutuldum meded bir nâ- Müselmanın   Necati

  Necati, Türk sözcüğünü kanlı zalim anlamı ile kullanır.

 

Gönül ol Türk hışmından hazer kıl

Hususâ mest-i yalın hançeri var     Bursalı Cenâni  

 

Terk et o Türkü k’etseteşehhür ne denli kim

Çitti sokmuş Stanbul’agelmiş Sapança’dan    Süruri 

Süruri bu beytinde Türk kelimesini köylü anlamında kullanmıştır.

 

Böğürtlen açılsa bağ oldum sanır

Türk şehre gelse beğ oldum sanır

 

Bir Moğol-Çin yüzlü kâfir gönlümün Bağdad'ını

Yaktı yıktı cevr ile alan u talan eyledi              Hayalî

 

Gitti  sevdâ-yı hat- ı müşgin ile  şûride dil
Çin ü Tâtar u Hıtâ’dan  Hallud’u Nevşâd’a dek     Aynî

 

Dişleri dürr-i ‘Aden gözleri âhû-yı Hotan 
Ruhı gül-berg-i semen gamzesi Tâtâr olsun    SA‘ÎD GİRAY 


O ‘anber-bâr zülfe nâfe-i Tâtâr yol bulmış

 O gül-ruhdan tarâvet kesbine gülzâr yol bulmış   MUVAKKİT-ZÂDE MUHAMMED PERTEV

 

Çiğil Ve Yağma Güzelleri Türkistan’da Huban-ı Çiğiller

Hıta Yurdu Hoten Ahuları Hata Çiğil ve Yağma Güzelleri

Nâfe Nedir Nâfe-i Tatar Misk Amber Hıta Hoten Çiğil Yağma

Türkî Perizâtlar Ülkesi Çiğil Yağma Hıtay Güzelleri

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar