KategorilerEDEBİYATTanzimat Servet-i Fünûn Milli EdebiyatCelal Sahir Erozan Hayatı Edebi Kişiliği

Celal Sahir Erozan Hayatı Edebi Kişiliği

10.11.2012

 

 

Celal Sahir Erozan Hayatı Edebi Kişiliği

 

Celal Sahir Erozan

29 Eylül 1883,İstanbul - 16 Kasım 1935). Türk şair, yazar, yayıncı ve politikacısı Türk Dil Kurumu'nun kurucu dört üyesinden biri olan sanatçımız.

Cumhuriyet Gazetesi sahiplerinden Berin Nadi’nin babasıdır. Öncü Türk kadın şairlerden Fehime Nüzhet Hanım’ın oğlu,

HAYATI 

29 Eylül 1883’te İstanbul' Horhor’ da dünyaya gelmiştir. Babası,  Yemen Valisi ve komutanı İsmail Hakkı Paşadır. Annesi ise İstanbul’un köklü ailelerinden gelen şair öncü Türk kadın şairlerinden Fehime Nüzhet Hanım’dır. [1] İlköğrenimine Mehmet Nadir Bey’in  “Numune-i Terakki” ilkokulunda başladı; Davut Paşa Deniz Rüştiyesi (ortaokulu)nda tahsiline devam eden şair, lise yıllarını Vefa İdadisinde (lisesinde) devam ettirmiştir. Liseyi bitirince hukukçu olmak istediyse de hukuk öğrenimini iki yıl sürdürebilmiş okulu bitiremeden bu okuldan ayrılmıştır. [2]

Şiir yazmaya çocukluk döneminde başladı; dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için II. Abdülhamit’in dikkatini çekmiş ve sık sık sarayda padişahın konuğu olarak ona şiirler okumuştu. Bu nedenle de çocuk yaşında “liyakat nişanı” almış Padişah’tan taltif görmüştü. Belki de bu heves ile şair ve yazar olmaya karar vermişti. [3] [4]

İlk şiiri henüz çocuk yaşta iken 1898 yılında “İrtika “ [5]adlı bir dergide yayınlandı. On dört, on beş yaşlarındayken Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul, Lisan gibi dergilerde şiir ve makaleleri yayımlandı. Bu yazılarında ‘’Ahmet Celal, Velhan, Şârık, Hikmet Celal’’ gibi takma adlar kullanmıştır. [6] [7]

Fransızcasını özel öğretmenler ve özel öğretim sayesinde de geliştirmiş Fransızca eserler okumaya başlamıştı.  İlk yıllarında  Tevfik Fikret ‘in etkisi altında kaldı. Daha on altı yaşındayken  Servet-i Fünunlar arasına katıldı. Bu topluluğa katılan ve bu toplulukta şiir yazan en genç şair, Celal Sahir’ di. [8] Servet-i Funun dergisindeki ilk şiiri Eylül 1899 yılında yayınlandı. [9]  

1903'te "Hariciye Nezaretinde”  göreve başladı, 1907 sonrasında Kabataş ve Mercan Liselerinde edebiyat öğretmenliği yapmaya başlamıştı. 1908 den sonra yayıncılığa başladı. 1. Kitap, 2. Kitap, 3. Kitap adıyla aylık bir dergi, kısa bir süreliğine de Demet adlı bir kadın dergisi çıkarmış ve burada kadın haklarını savunmuştu.

Bu şiiri ile Servet-i Funun dergisi ve topluluğu arasına girmiş oldu. Hüseyin Suat Yalçın , Mehmet Rauf H , Cenap Şehabettin, Halit Ziya Uşaklıgil , Faik Ali Ozansoy , Safveti Ziya ve  Celâl Sahir ile dostluklar kurmayı başarmıştı.

 

Üstelik bu şiirleri topluluğun dil sanat ve zevk anlayışına yatkın şiirleriydi.  Servetİ Fünun Dergisi  kapatılıncaya değin burada şiir ve yazıları çıktı. Servetİ Fünun Dergisi  kapanınca bu defa Fecri Ati topluluğu bünyesine dâhil oldu. Fecri Ati Topluluğunun başkanı oldu. . Bu nedenle Fecr-i Ati mensupları ve yakın tanıdıkları ona  ( Reis ) diye hitap etmeye başlamışlardı.  İmzasının da olduğu ve hazırlanmasındqa emeği de geçtiği Fecr i Ati Beyannamesi oldukça iddialı maddeler içeriyordu. Topluluk üyeleri Servet-i Funun çizgisini aşmak iddiası içinde imiş gibi karalı tutumlar sergilemişti.

 

Ancak  reisi olduğu Fecr-i Ati iddialı çıkışına rağmen pek de bir varlık gösteremeden bir yıl içinde dağılıverdi. Ömrü kısa olan bu topluluğun bünyesinde  kendisi de pek fazla etkili olamamıştı. Ancak başkanı olduğu ve Ahmet Haşi  , Emin Lami, Tahsin Nahid, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi , Refik Halit Karay, Şahabeddin Süleyman ,  Abdülhak Hayri, İzzet Melik,  Ali Canip , Ali Süha, Faik Ali Ozansoy  , Fazıl Ahmet Aykaç , Mehmet Behçed, Mehmed Rüşdü, Mehmed Fuad, Müfit Ratib ve Yakup Kadr  gibi Fecr-i Ati mensuplarının pek çoğu ile kendisi de Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp gibi isimlerin Türkçü, Turancı,  Milliyetçi düşünceleri belirmeye başlamıştı. Bu yıllarda Balkan Savaşlarından hezimetle çıkılmış,  Selanik ile birkaç şehir ve İstanbul hariç batıdaki toprakların neredeyse tamamı ya elden çıkmış ya da elden çıkmak üzereydi.

Bu yıllarda Fecr-i Ati ve yayıncılık ile meşgul olan Ali Canip, “Seyyare adlı bir dergi daha çıkardıktan sonra Meşrutiyet yıllarında “ Halka Doğru” “Türk Sözü” Türk Bilgi Mecmuası” gibi Türkçülük konulanı işleyen dergiler çıkarmaya başlamıştı. Türk Yurdu Dergisini bir süre yönetti. [10] Bu yıllarda çıkardığı bu dergiler Milliyetçi kesimlerin ilk yayın organlarının sahibi olmuştu. Bu dergileri Milli Edebiyat Hareketinin başlayacağını işaret eden dergiler oluyordu.

Yaşanan hezimetler ve askerlikten ayrılarak kendisini öykücülüğe veren yakın dostu Ömer Seyfettin ile diğer milliyetçi Türkçü, Turancı kalemlerin telkinleri ile “Millî Edebiyat ” akımını benimsedi hece ölçüsüyle şiirler yayımlamış ve dilde sadeleşmeyi savunmaya başlamıştı. Yayıncı olmasının da sağladığı avantajlar ile bu defa da Millşi Edebiyat Hareketinin de reisi gibi bir pozisyona yerleşmişti. Tüm bunlar Ali Canip’in liderlik vasıflarının oldukça güçlü olduğunu da göstermiş oluyordu.

1911’de Selanik’e giderek Ömer Seyfettin ile birlikte çalışmaya başladı.  Celâl Sahir, burada çıkarılan Türk Yurdu, Türk Derneği, Genç Kalemler gibi dergilerde yazdı. I. Dünya Savaşı sırasında bir ara ticaret yaptı, cumhuriyetin ilanından sonra yayımcılık hayatını sürdürmeye devam etti. İnci, Yeni İnci, Süs,  Hayat gibi dergilerde yazılarına rastlandı. 1928’de Zonguldak Milletvekili seçildi. Bilgi Derneğini kuran şair bilgi derneğinin yayın organı olan Bilgi Dergisinde de yazılarını yayılmadı. [11]

Harf  Devrimi’ni gerçekleştiren kurula da katılan Celal Sahir,  Atatürk’ün emri ile [12]Türk Dil Kurumu’nun dört kurucu üyesinden biri oldu ve böylece uzun süredir savunduğu dilde sadeleşme eyleminin yapıcıları arasında yer aldı. İlk Türk Dil Kurultayı (1932)’nda kurulan “Lugat ve Istılah Kolu’nun” başkanlığını yaptı. İkinci kurultayda bu kolun çalışmaları ikiye ayrılıp adı “Lugat Kolu” olarak değiştiğinde de başkanlığı sürdürdü.[13]

 

Üç evlilik yapan Celal Sahir, 16 Kasım 1935’te akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Bakırköy mezarlığına defnedildi.

“İnce, uzun boyu, zayıf, iskelete benzeyen sarı yüzü, uzun saçlarıyla bu mısralara ve şairler için öteden beri kabul edilen klâsik görünüşe pek uyuyordu. Hayatı da hemen hemen baştanbaşa aşk, şiir ve bunların etrafında olabilecek her türlü hadiselerle geçti” [14]

EDEBİ YÖNÜ

Divan şiir geleneği ile yetişen ve ilk şiirlerini bu yolda yazan Celal Sahir sonraki dönemlerde Serveti Fünun’a bağlı bir edebiyat zevki ile yazmaya başladı. Servet-i Funun topluluğu üyesi olarak süslü sanatlı aruz ile şiirler yazdı.  Bu dönemlerde şekil, dil ve tema bakımından Servet-i Funun hareketinin genel anlayışına uygun davrandı. Edebiyatta yeni bir hamle başlatmak edebiyatımızı batı edebiyatı seviyesine getirmeyi amaçlan Fecri Aticilere de öne ayak oldu. Topluluğun başkanlığını da yaptı. Fakat Fecri Ati ve yıllarında kendisi de Fecri Ati gibi etkili şeyler yapamadı.

 Meşrutiyet’in ilanından sonra Türkçü ve Milliyetçi bir çizgiye kayarak aruza karşı çıkan Sade dili savunan heceli şiirler yazan bir şair haline geldi. Süslü ve sanatlı dili bırakarak sade ve halk diliyle yazmaya başlamıştı. Aruz vezni yerine heceyi kullandı, Serveti Fünun'da Şiirinin aksine toplum sorunlarıyla ilgilenmeye, sosyal, Türkçü ve Milliyetçi konuları işlemeye başlamıştı. Şiirde her yeniliği benimsedi.  Celal Sahir, aruzdan heceye, heceden, serbest şiire kadar çağındaki her yenilikçi şiir akımlarına dâhil olan bir şair olarak dikkat çekti En sonunda vezinsiz şiir akımına katılacak kadar yenilikçi olmuştu. Divan şiirinin dil ve sanat anlayışından Servet-i Funun ve Fecri ati çizgisine kaymış, ferdi konular ve ızdıraplarını işlerken Milli Edebiyatla birlikte toplumcu ve milliyetçi bir şair olmuş sade dile yönelmişti. Cumhuriyet ilan edilince de Kemalist bia şair ve yazar oldu. Atatürk ilke ve inkılaplarının ateşli savunucusuydu.

“ Servetİ Fünun ve Fecri Ati dönemlerinde tipik bir 'Servet-i Fünun Edebiyatı Şairi ', Millî Edebiyat Hareketi döneminde 'Türkçü', Cumhuriyet yıllarında ise 'Kemalist' bir kimlik kazanmış, Atatürk'ün yakın çevresinde yer almış, milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunmuştu.”

“Şiirlerinde aşk ve kadına çok fazla yer vermesi, Servet-i Fünun Topluluğunun beslediği yoğun duyarlığı ve Milli Edebiyat Hareketi’ne geçişteki bocalamalarıyla Celal Sahir, birçok yönden ilgi çekici olan fakat çok fazla tanınmayan bir şair olarak edebiyatımızdaki yerini aldı.”

Kadın ve aşk konulu şiirlerinde hastalıklı bir ruh hali göze çarparken Milli edebiyat döneminde yazdığı şiirlerinde coşkulu bir söyleyişe sahip oldu.  İlk dönem şiirlerinde Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’in, Milli Edebiyat döneminde yazdığı birkaç şiirinde Mehmet Emin ’in tesirinde kaldı.

Eserleri

·         Beyaz Gölgeler (1898 -1909 arasında yazdığı şiirler)

·         Buhran (1909)

·         Siyah Kitap (şiirler, düzyazılar; 1911)

S.FÜNUN ŞAİRLERİ YAZARLARI İLGİLİ LİNKLER

·         Tevfik Fikret Hayatı ve Eserleri

·         Mehmet Rauf Hayatı Edebi Kişiliği ve Eserleri

·         Cenap Şahabettin Hayatı ve Edebi Yönü

·         Halit Ziya Uşaklıgil Hayatı ve Edebi Kişiliği

·         Hüseyin Cahit Yalçın Hayatı ve Eserleri

·         Celâl Sahir Erozan Hayatı ve Sanatçı Kişiliği

·         Faik Ali Ozansoy Hayatı

·         Süleyman Nazif Hayatı Edebi kişiliği Eserleri

·         Ahmet Hikmet Müftüoğlu Hayatı Edebi Yönü Eserleri

·         Hüseyin Suat Yalçın Hayatı

KAYNAKÇA 

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Celal Sahir_Erozan

[2] Mustafa Apaydın, Celal Sahir'in Şiiri Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1987, Cilt 1, Sayı 2, sy.61-71

[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Celal Sahir_Erozan

[4] ] Cela Sahir, Dil Derneği, https://www.dildernegi.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?

[5] Mustafa Apaydın, Celal Sahir'in Şiiri Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1987, Cilt 1, Sayı 2, sy.61-71

[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Celal Sahir_Erozan

[7] Cela Sahir, Dil Derneği, https://www.dildernegi.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?

[8] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf. 203

[9] Mustafa Apaydın, Celal Sahir'in Şiiri Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1987, Cilt 1, Sayı 2, sy.61-71

[10] Mustafa Apaydın, Celal Sahir'in Şiiri Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1987, Cilt 1, Sayı 2, sy.61-71

[11] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf. 203

[12] Mustafa Apaydın, Celal Sahir'in Şiiri Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1987, Cilt 1, Sayı 2, sy.61-71

[13] https://tr.wikipedia.org/wiki/Celal Sahir_Erozan

[14] ] Samet Ağaoğlu’nun "Babamın Arkadaşları" İletişim Yayınları, 2011 (s.95)

 

 Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
esaesa446
Esa Resmi Hesap3 years ago
Celal Sahir’in tiyatro eleştirilerinden de söz etmek gerekir. CELÂL SAHİR’in “Temâşâya Dair I” (Servet-i Fünun, S.942, 11 Haziran 1325), “Yine Tezer Hakkında” (S.F., 5 Mart 1325, S.929, s.291- 300) ve “Tarık bin Ziyad” (S.F., S.956, 17 Eylül 1325, s.313-316) adlı yazıları tiyatro eleştirmenliği açısından n kayda değer çalışmaları olmuştur.