27.05.2011
EFSANE NEDİR VE ÖZELLİKLERİ
Osmanlıca yazılışı: Efsane : افسانه
Latince: legendus- legend, legenda, leggenda, leyenda
Almanca: sage,
Rusça: predaniya ve skaz
Yunanca: mythe veya mythos
Arapça: ustûre, menkıbe, esatir
Efsane, Farsça kökenli bir sözcüktür ve dilimize de Farsçadan girmiştir. Efsane kelimesinin İslamiyet öncesindeki eski Türkçedeki karşılıkları “sab”, “saw”, “kep” ve “irtegi” kelimeleridir.
Efsane kelimesinin sözlüklerdeki anlamları: “ Masal. Uydurulmuş yalan hikâye. Masal, destan, mitoloji. Uydurulmuş hikâye, mitoloji.” Söylence Şekillerindedir.
Efsane Tanımları
Efsaneler, olağanüstü özellikler taşıyan kişiler, olaylar ve yerler ile ilgili kısa anlatılardır. Efsaneler belli bir yer göstererek muayyen bir zaman vererek, şahitler de sunarak olağan dışı bir olayı anlatan anonim söylencelerdir.
Efsanelerde olağandışı bir olay aktarıldığı halde anlatılan olayın gerçek olduğunu kanıtlama çabası da bulunur.
Söylence ya da Efsane yıllarca gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan öyküler. Söylencelerde anlatılan olaylar çoğu kez gerçeküstüdür ama gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere de dayanabilir. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Eski Yunanlı şair Homeros, İlyada ve Odysseia adlı destanlarında ( bkz Odysseia (Odesa) Destanı Hakkında Ve Özeti Homeros ) krallara ve kahramanlara ilişkin söylencelerden yararlanmıştır. Kral Arthur ve şövalyeleriyle ilgili birçok öykünün kaynağı söylencelerdir.
Gerçek bir kişinin yaşamına dayanan Köroğlu adlı halk öyküsü de çeşitli söylencelere karışmıştır. Söylenceler bir bölge ya da halkın kültüründe önemli yer tutar bunun yanı sıra mitolojiyle de yakından ilişkilidir.
Efsane karşılığı olarak “söylence” terimini kullananlar da vardır. Dini nitelikteki efsanelere ise menkıbe denir. Efsaneler halkın özlemlerini, dünya görüşünü, hayalinde yarattığı insan tipini diğer edebi türlerden daha keskin bir biçimde ortaya koyar.
İnsanlar; yaşadığı coğrafyaya ait önemli gördükleri kişileri, nesneleri ve mekânları kutsallaştırırlar ve sırrını çözemedikleri konuları çeşitli biçimlerde yorumlarlar. Bunlara, yaşanmış bazı olayları da katıp nesilden nesile aktarırlar. Kutsallaştırma, yorumlama ve aktarmaların pek çoğu sözlü olarak yayılır. Bu, sonuçta bir sözlü kültür oluşturur. Efsaneler, insan ile insanı, insan ile coğrafyayı, insan ile diğer varlıkları, insan ile maneviyatı bir birine gönül bağı ile bağlayan unsurlardır. Efsanelerin konuları çoğunlukla çocuk, genç ve orta yaşlıların eğitimi ile ilgilidir. Güzel ahlâklı olmanın faydalarını ve nasıl güzel ahlâklı olunacağını işlemektedir. Onlar hilenin, düzenbazlığın, nankörlüğün, cimriliğin, kötülüğünü; dürüstlüğün, sağlam karakterli olmanın ve cömertliğin güzelliklerini en iyi bir biçimde anlatmıştır...
EFSANELERİN TEŞEKKÜLÜ
Efsanelerin teşekkülünü açıklayabilmek için önce, köklerini araştırmak gerekir. Çünkü efsaneler teşekkül ederlerken beslendikleri kaynaklara, köklerine göre farklılık arz etmektedirler. Yani, bütün efsaneler aynı teşekkül, oluşum sürecinden geçmemektedir.
Efsane teşekküllerinin bu şekilde farlılık göstermesinde sebebi ne olabilir, neden aynı süreçten geçmemektedirler?
Bu soruların cevabı, efsanelerin kökleriyle ilgilidir. Efsanelerin bir değil, birkaç kökü vardır. bu kökleri şöyle sıralayabiliriz:
Bu köklerin hepsi her efsanede görülmez. Efsanenin çeşidine göre köklerden biri önem kazanır. Örneğin tarihi efsanelerde tarihi kökler, dini efsanelerde dini kökler, aratılış efsanelerinde mitolojik ve fantastik kökler önem kazanır. Yalnız şunu da belirtmek gerekir ki, bir efsanede birden fazla kök bulunabilir. Yani tarihi kökün hâkim olduğu bir efsanede dini veya hayali kökler bulunabilir.
Mitolojik kökler, karmaşık köklerdir. İçlerinde eski dini inançların izleri olduğu gibi hayal ürünü unsurlar da vardır. Bu unsurları ayırmak oldukça zordur. Hem Batılı âlimler, hem de Doğulu âlimler, efsane ile mitolojinin birbirlerine çok yakın olduğu konusunda hemfikirdirler.
Efsanelerdeki mitolojik köklerin büyük bir bölümü, eski inanç sistemlerinden kaynaklanmaktadır. Mitler, esrarengizlik, korku ve telaş anlayışı ile insanı etkilemenin yanında, onların belli olaylara, cisimlere bakışını, onlar hakkındaki düşüncesini sistemleştirerek, bu düşüncelerin genel bir özellik kazanmasını sağlar. Bu düşünceler, açıklamalar gitgide işlev değiştirerek dini inanç sistemi haline gelmeye başlamıştır. Bu sistemin içinde tarihte olmuş veya olması muhtemel gerçek olaylar olabileceği gibi, halkın veya anlatıcını muhayyilesinden kaynaklanmış hayali, “uydurma” unsurlar da olabilir. Halkın sırrına akıl erdiremediği cisim ve olaylar hakkındaki düşünce ve açıklamaları ile tarihi olay ve halk fantezisi birleşerek inanç sistemi haline gelmiştir. İşte bu inanç sistemini bazı unsurları, bugün efsanelerin kökünü oluşturmaktadır. Özellikle gök cisimleriyle be hadiseleriyle ilgili olan efsanelerde bu türden mitolojik kökleri aramak gerekir.
“Legende” teriminin kapsamına giren bu tür efsaneler, mitlerle iç içedirler. İnsanlığın bilgi ve düşünce kapasitesi geliştikçe bu eski mitolojik izah ve inançlar, yerlerini yavaş yavaş mitolojik kökleri olan efsanelere bırakmıştır. “Türkmen Folklor Prozasının Tarihi Evolyutsiyası” adlı eserinde diğer halk nesri türleriyle birlikte efsanelerin de köklerini araştıran Amanmırad Baymıradov bu konuda şunları yazmaktadır: “Biz, incelememizin başında efsanelerin kaynaklarından birinin mitler olduğunu belirtmiştik. Eğer mitlerin bir bölüm, zamanla efsaneye dönüşmüş ise o zaman efsanelerde mitolojik özellikler, izler çoktur diye düşünmekteyiz.” Baymıradov’un da belirttiği gibi, bazı efsanelerin kaynağı, kökü mitolojidir. Mitolojik izah ve anlatmalar, efsaneleştikten sonra inanç sisteminin dışına çıkmışlardır. Artık efsane haline gelen bu anlatmaların halkın üzerindeki işlevi de değişmiştir. Yani inanç olmaktan çıkıp terbiyesi bir karaktere bürünmüşler, geçmişte olmuş, inanılıp ders alınması gereken bir anlatmaya dönüşmüşlerdir.
Önceden de belirtildiği gibi özellikle tabiat olayları ve cisimleriyle ilgili olan bu mitolojik kökenli anlatmalar, efsaneleştikten sonra, halk tarafından eklenen hayali unsurlarla gerçek olmaktan büsbütün çıkarlar. Bu tür efsaneler, diğer efsane çeşitlerine göre daha eski zamanlarda teşekkül etmişlerdir. Bu şekliyle efsaneler, mitolojilerin devamı gibidirler.
Efsanenin köklerinden biri de tarihtir. Bu tür efsanelerin teşekkülü için belli, kesin bir tarihleme yapamamakla birlikte, mitolojik köklü efsanelere göre daha yakın teşekkül etmişlerdir.
Tarihi bir olayı ister eski çağlarda meydana gelmiş olsun ister yakın zamanda, eğer halkın üzerinde büyük bir etki bırakmışsa, halkın hayatını değiştirmişse belli bir süre sonra efsaneleşir. Bu süre içerisinde bu olayı kendinden bir şeyler kaybeder, buna karşılık halkın muhayyilesinden kaynaklanan yeni bir takım hayali “uydurma”larla karışır. Halk, efsanelerde tarihi olayı, olmasını istediği şekilde,, tarihi şahsi görmek istediği şekilde gösterir. Eğer bir kahraman unutulmaya başlanmışsa onun etrafına oluşan efsaneler, halk için önemli olan yeni bir kahramanın etrafında toplanır. Bu durum, Rasiere’nin “birinin yerine diğerinin geçmesi” kurduna uygundur.
Bu kural dışında Rosiere’nin ortaya koyduğu, af senelerin oluşumuna ilişkin iki kural daha vardır. Bunlar:
Tarihi kökü olan efsaneler, mitolojik efsanelere göre daha gerçekçi, daha inandırıcıdırlar. Çünkü tarih sayfalarında bu efsanelerin köklerini bulmak, görmek mümkündür.
Efsanelerdeki köklerden biri de “dini” köklerdir. Dini kahramanların maceraları, halkın muhayyilesinden katılan “hayali” unsurlarla birlikte zaman içinde efsaneleşmiştir.
Birçok araştırmacı efsanelerin kaynağının din olduğunu söylemiştir. V.Y. Propp; L. E. Elioson, A. Kirpiçnikov, B. Tamaşevskiy gibi âlimler de “legende”leirn kaynağının doğrudan Hıristiyanlık olduğunu belirtmişlerdir. Bu görüşlere tam olarak katılmak mümkün değildir. Çünkü dini motiflerin olmadığı “legenda” lar da vardır. Tarihi “legenda”ların bir bölümünde dini kök bulmamız mümkün değildir.
Halk, sevdiği din büyüğünün hayatı etrafına, gerçekte olmamış olsa bile birçok efsane teşekkül ettirmiştir. Efsanelerin etkisiyle halka hem din, hem de dini büyükler daha iyi sevdirilmiş, daha iyi anlatılmıştır. Bu şekliyle efsaneler, bir terbiye etme işlevi üstlenmişlerdir.
Efsanelerde görülen dini köklerden bazıları “ahlak, töre” kurallarından çıkmıştır. Bu bakımdan dini köklerin iyi bir tahlile ihtiyacı vardır. Halk, ekmek, su gibi nimetleri kutsal olarak kabul eder; insanların bu nimetlere hürmet etmesini ister. Bu yüzden onlara karşı yapılan hürmetsizliklerin cezalandırılacağını belirtmek için, bu tür davranışlar hakkında efsaneler teşekkül ettirmiştir. Bu köklerin üzerine kurulan efsaneleri, dini köklü efsanelerden ayırmak gerekir. Belki dini köklerin içerisinde ayrı bir alt grup oluşturulabilir.
Bazı efsaneler, tamamıyla hayali, fantastik köklerin üzerine kurulmuşlardır. Özellikle yer adları ile ilgili olarak anlatılan efsanelerin bazıları bu şekildedir. Halk, benzerlerinden ayrılan bir taşa, kayaya, doğa, tepeye hemen bir efsane uyduruverir. Bu tip anlatımların çoğu halkın muhayyilesinden kaynaklanmıştır. Bu tür efsanelerin bir bölümü, daha önceki devirlerde bir kahramanın anlatılan ve içinde az çok tarihi bir yön bulunana anlatmalar olabilir.
EFSANELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Efsaneler, dilden dile anlatıla gelmiş çok eski hikâyelerdir ve anonim halk edebiyatı ürünleridir.
Efsane tanımlarını inceleyen Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, efsanenin genel özelliklerini başlıklar altında toplar.
TÜRK EFSANELERİNİN SINIFLANDIRILMASI
Dünyanın yaratılışı ve kıyamet gününü konu alan efsanelerdir.
Tarihi efsanelerde kişisel kahramanlıklar ağır basar. Bu efsanelerde kahramanlar manevi güçlerden önemli ölçüde yardım görerek başarıya ulaşırlar.
Bu efsanelerde, genellikle loğusa kadınlara musallat olan “alkarısı”, insanlara kötülük yapan cinler, geceleri atlara binip onları yoran ve yelelerini ören, çeşitli kılıklarda insanların karşısına çıkıp onları korkutan, hasta eden, öldüren ya da başlarına çeşitli belalar getiren varlıklarla, ejderhalarla, mitolojik yılanlarla ilgili olaylar anlatılır.
Bu efsanelerin hemen hepsinin dini motifler üzerine kurulmaları ve İslamiyet’le ilgili oluşları en önemli yönleridir. Dini efsanelerde kutsallık ve olağanüstülük, diğer efsane türlerinde olduğu gibi her zaman ön plandadır.
Toplumda saygınlık kazanmış, kerametler göstermiş bazı kişilerin ölümleri, öldükten sonra da mezarları ya da türbeleri ile ilgili bazı efsaneler anlatılır. Dini efsanelerin çoğunda dolaylı da olsa kıssadan, hisse çıkarma özelliği görülür. Çaresiz kalan insanlar adları etrafında dini efsaneler oluşan kutsal sayılan yerlere adaklar adayıp kurban keserler.
Ermiş ya da veli olarak bilinen dini kişilerin keramet gösterdiğine inanılır. Dini efsanelerin kahramanları halk arasında gerçek ve kutsal olarak kabul edilir.
Hayvanlar Üzerine Efsaneler
Hayvanlarla ilgili efsanelerin dayandığı ana motifi “insan özelliği gösteren havyanlar” motifidir. Bu efsanelerin konusunu insan gibi davranış gösteren; âşık olan, şarkı söyleyen, konuşan, akıl veren havyanlar oluşturur.
Hayvanlar üzerine anlatılan efsanelerin bir özelliği de insanlara ders vermesidir. Ayrıca bu efsanelerde hayvanlara zarar vermenin kötü sonuçları, onlara iyi davranıp, dostluklarını kazanmanın yararları sergilenir.
Doğa İle İlgili Efsaneler
Doğa ile ilgili efsanelerde de kıssadan hisse çıkarma amacı ağrı basmakta olup iyiler için bir kurtuluş kötüler içi bir cezalandırma konumunda ona “taş kesilme motifi” ön plandadır.
Bu efsanelerde sevenin sevdiğine verilmesi, nimetlere, bazı kutsal değerle saygılı davranılması, insanların birbirine yardım etmeleri gereği vurgulanır. Doğa ile ilgili efsanelerde mağaralar, önemle üzerinde durulan doğa parçalarıdır. Göller, çeşmeler ve pınar başları yine doğa ile ilgili efsanelerin ana konularındandır.
Bu nedenle doğa ile ilgili efsaneleri:
Olmak üzere dört grupta toplayabiliriz.
Efsane Masal İlişkisi ( Farklı yanları)
Efsane İle Masalın Benzer yanları
Her iki tür de anonim olup anlatıcıları belli değildir. İkisi de sözlü gelenekte yaşar.
Efsane – Mit ilişkisi
Ayrılan Yanları:
Mitolojik anlatmalar, çok eski zamanlarda oluşmuşlardır. Mitin ve mit kahramanlarını tarihi devrini belirlemek imkânsızdır; tarihin derinliklerinde, karanlıklarında oluşmuşlardır. Efsaneler ise daha yeni zamanlarda meydana gelmiştir. Bazı efsanelerin a) kahramanının yaşadığı devri ve olayın meydana geldiği zamanı belirlemek mümkündür.
Benzer Yanları
Efsane – Destan İlişkisi
Ayrılan Yanları:
Benzer Yanları:
Efsane – Halk Hikâyesi ilişkisi
Efsanelerle halk hikâyelerinin büyük bir benzerliği yoktur. Yalnız, zamanla bazı halk hikâyeleri efsaneleşmiştir. İçindeki manzum kısımlar unutularak sadece olay, mensur olarak anlatılır hale gelir. Anadolu’nun birçok yerinde “Şah İsmail” hikâyesinin efsane halinde anlatıldığı bilinmektedir. Bu hikâyedeki manzum kısımlar ve grift meseleler zamanla unutularak olayın özeti durumunda olan efsaneye dönüşmüştür.
Bazı halk hikâyesi kahramanları, efsanelere de kahraman olabilmektedir. Daha doğrusu halk hikâyelerinin sevilen kahramanları etrafında efsaneler oluşturmaktadır. Özbekler arasında anlatılan “Ferhat Kalesi” ve Yozgat civarında anlatılan “Leyla ile Mecnun” efsaneleri buna örnek olarak verilebilir.
İLGİLİ LİNKLER - BAŞLIKLARA TKLAYIN
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın