Rudabe Kimdir Zal İle Rudabe Hikâyesi Rüstem’i Zal’ın Doğumu

02.01.2022

 

 

Rudabe Kimdir Zal İle Rudabe Hikâyesi Rüstem’i Zal’ın Doğumu

 

Rûdâbe’nin ZÂL ile olan aşkı, Şehname’nin en güzel lirik hikâyelerinden birine konu ve dillere destan olmuştur. Rûdâbe, uzun mücadeleler ve bir dizi ilginç serüvenden sonra Zâl ile evlenebilmiştir.

Rüdabe ile Zal’ın bir birlerine âşık olmaları da ilginçtir. Her ikisi de bir birlerini görmeden âşık olmuşlardır. Halk Hikâyelerimizde uzak diyarlardaki kız ve erkeğin pir elinden bade içerek kız âşık olmaları motifi de muhtemelen Rüdabe ile Zal’in aşk hikâyesinden kaynaklanmış olmalıdır. ( BKZ RÜSTEMİ ZÂL ‘IN BABASI SAM )

Rûdâbe, Şâhnâme’de iffet ve namusuyla öne çıkan bir kadındır. İSezaryenle ilk doğum yapan kadın olarak da dikkati çeker. İran destanlarının en namlı kahramanı olan Rüstem’i sezaryenle dünyaya getirmesi ve onun annesi olması ona çok mühim bir şöhret de kazandırmıştır. Destana göre çok uzun bir hayat yaşayan Rûdâbe, oğlu Rüstem’in ölümünden sonra çöllere düşmüş ve aklını kaybetmiştir.[1]

 

Zal ( Sam ) İle Rüdabe’nin Aşk Hikâyesi

Zal, bir gün Kabil'e gitmiş ve orada Mihrâb adlı padişahla tanışmıştır. Mihrap, Feridun'un düşmanı olan Dahhak  'ın soyundan gelen bir adamdır.  ( bkz Dahhak ve Efsanesi Şiirlerde Dahhak Gave Sahtiyan Önlük )  Zal, Kabil’de iken adamları ona bir haber getirir. Bu habere göre Mihrab’ın herkesten sakladığı “ yüzü güneşten daha parlak, teni fildişi gibi bembeyaz, boyu çınar ağacı gibi uzun” bir kızı vardır.  Up uzun kıvrım kıvrım misk kokulu saçları olan bu kızın “Yanakları narçiçeği dudakları kiraz gibidir. Gümüş göğsünde iki de nar yetiştirmiştir. Kirpikleri siyahlığını karganın kanadından almış gözleri de bağda yetişmiş iki nergistir. Kaşları nar miskiyle kaplanmış birer Tiraz yayına benzer. Ay görmek itersen onun yüzüne bak misk koklamak istersen onun saçlarını kokla."

Bunun üzerine Zal, gece gündüz Rudabe’yi düşünmeye başlar.Rudabe’de Sam’ın ( Zal’in ) namını duymuş ak saçlı, ak kaşlı kirpikli bu adamı annesi Sinduht’a sormuştur. Annesi ise ona Sam’ı tarif eder. “yeryüzünün ünlü pehlivanları ona yetişemez. Onun gibi dizgin kullanan bir yiğit daha yoktur. Yüreği erkek bir aslanı andırır, eli de cömertlikte Nil deryasına benzer. Tahtından altınlar saçar, savaşta ise düşmanlarının kellelerini yerlere döker.

Öç alacağı zaman ejderha kesilir. Saçının aklığından başka hiçbir kusuru yok." [2] Diye tarif etmiş bunun üzerine Rudabe’de Sam’a görmeden âşık olmuştur.

Rudabe’nin beş tane Türk Cariyesi vardır ve sırrını onlara açar. Bunun üzerine cariyeler onu ayıplamış ama Rudabe “ Ciğerinin şifasını sirkede bulan kimsenin bal derdini artırır, ben ne Kayser ne Çin Fağfuru ne de İran padişahlarının soyundan bir şehzade isterim: Bana eş olacak kimse aslan Pazulu Zal'dir” [3] diye bir cevap verir.

Bunun üzerine cariyeler Zal ile Rudabe’yi buluşturmak için plan yaparlar. Rudabe, kale içindeki yüksek kuledeki odasını miskler amberler güller ve sümbüllerle bir güzel hazırlatır. Cariyeler, Zal’i bu kulenin dibine kadar getirir. İki âşık bir müddet söyleştikten sonra Rudabe, uzun saçlarını kement gibi sararak kuleden aşağı sarkıtır. Zal bu saçları öper sonra da Rudabe’nin saçlarına bir çengel ve ip bağlayarak kuleye tırmanır. Sam kuledeki odaya tırmanır ve iki âşık buluşur. Fark edileceği gibi öyknn tam burası Batı edebiyatındaki Rapunzel masalını hatırlatır. ( bkz RAPUNZEL MASALI GRİMM KARDEŞLER )

Ancak sabahleyin bir gerçek ortaya çıkar. Rudabe’nin babası Mihrab, Dahhak’ın soyundandır ve Sam’ın bağlı olduğu hükümdar Feridun, Dahhak’ı öldürtmüş ve onun tahtına geçmiş kişidir. ( bkz FERİDUN KİMDİR ( ŞEHNAME'DE ACEM HÜKÜMDARI) DİVAN ŞİİRİNDE FERİDUN- DAHHAK VE EFSANESİ ( ŞİİRİMİZDE DAHHAK GAVE SAHTİYAN )

Üstelik Feridun, Dehhak’ı öldürerek cadıların, şeytanların egemenliğini yıkmıştır. Bu durumda Rudabe, Cinlerin ve Şeytanların soyundan gelmektedir ve Zal eğer Rudabe ile evlenirse bu soyu devam ettirmiş olacaktır. Bu müşkül duruma Zal’ın mubedleri ( kâhinler ) el atar. Kâhinler Zalve Rudabe'nin yıldızlarına bakarak iki aşığın yıldızlarının bir birleriyle barışık olduğunu iddia ederler. Ayrıca eğer Rudabe ile Zal evlenirse doğacak olan çocuk, bir cihan pehlivanı olacak Feridun'a da çok büyük faydalar sağlayacaktır.

Feridun ve Mihrab arasında bu aşk yüzünden bir savaş çıkacaktır. Feridun ordusunu toplayarak Kabil’i kuşatır. Feridun ile Zal arasında da bu aşk nedeni ile tartışmalar çıkmaktadır. Kâhinlerinin sözleri ile rahatlayan Zal, Feridun’a karşı gelir ve Rudabe ile Mihrab tarafına geçer. Mihrab kızı Rudabe’yi Zal’e vermek taraftarı değildir. Ancak hem Feridun’un ordularından hem de kendi tarafında olduğunu bilmediği Zal tarafından kabil’i nasıl koruyacağı telaşı ve korkusu içindedir. Ancak en sonunda Rudabe’bin annesi ve Mihrab’ın karısı Sinduth'un teklifi kabul görmüş Kabil’i kuşatmaya gelen ordu. Zal ile Rudabe’bin düğünü için gelen bir konvoya dönüşmüştür.

Rüstem, Sicistân ve Seyistân hükümdarı ve cihan pehlivanı olan saçları, kaşları, kirpikleri beyaz olan Sam ( Zâl ) ile Kâbil Hükümdarı Mihrâb’ın kızı olan Rüdabe’nin evliliğinden annesinin rahmine düşer. Zal’i daqda bulup büyüten Simurg, Zal ile ayrılırken Zal’e bir tüyünü vermiş “başın sıkışınca bu tüyü yak imdadına yetişirim “ diye tembih etmiştir. [4]

 

Rüstem Zal'ın Doğumu 

Rüstem hakkında en detaylı bilgileri veren Firdevsi’nin Şehnamesine göre Rüstem’in doğumu bir türlü gerçekleşemez. Çünkü Rüstem çok iri bir bebektir ve karnında bir taş yığını olduğunu düşünen Rüdabe bir türlü onu doğuramaz. Doğum sancıları çeken Rüdabe ‘nin karnında sanki demir yığını vardır. Rüdabe ‘nin acılardan aklı başından gidip kendisini kaybedince sarayda büyük bir gürültü kopar. Zal, durumu öğrenince Anka’nın kendisine verdiği tüyü ve öğüdünü hatırlar. Hemen Anka’nın tüyünün ucundan biraz yakar. Bunun zerine gökyüzü kararır ve Simurg bir bulut gibi inip Zal’e derdini sorar. “ Aslanın gözünde yaşın ne işi var? Sen bana su renginde çelikten yapılmış bir hançer bir de büyüden anlayan birisini getir. “ der. [5]

Anka, ilk önce Ay yüzlü Rüdabe’yi önce şarapla sarhoş eder. Anka, Rüdabe’nin karnını yardırır ve Rüstem’in doğumunu gerçekleştirir. Daha sonra ise Rüdabe’nin yarılan karnı yeniden dikilir ve otlar, misk ve süt ile dövülerek yapılan bir ilaçla Rüdabe’nin yaraları iyileştirilir. Tarihte ilk kez sezaryenle doğan Rüstem kızıl saçlı, yanakları kıpkırmızı iki eli de kanlı olarak dünyaya gelir. Böylece sezaryenle doğum yapan ilk kadın olan Rüdabe olmuş olur. [6]

Çok uzun bir hayat yaşayan Rûdâbe, oğlu Rüstem’in ölümünden sonra çöllere düşmüş ve aklını kaybetmiştir. Destanlara göre Rüstem altıyüz yıl yaşamıştır. Rüdabe ise Rüstem’in ölümünden sonra çıldırdığına göre Rüstem’den çok daha uzun yaşamış olur.

 İran Esatirleri İle İgili Linklerimiz 

KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar