Ejderha Destânı ve Dâstân-ı Ömer İbni Hattâb

12.07.2015



Mesnevicilik  Edebiyatımıza  Kutadgu Bilig ile - hatta  Genceli Nizami’nin Türk edebiyatı şairi sayılması gerektiği kanaatiyle Genceli Nizami   -  ile girmiştir.  13 ve 14 yy da  Anadolu sahasında da gözükmeye başlan mesneviciliğin “ Dini Destanlar ”, “Tekke Edebiyatı Mahsulleri” ve “Klâsik Türk edebiyatı diye adlandırabilecek gruplar içinde olduğu gözükür.  Bu yüzyıla kadar yazılan mesneviler  içinde   halkın çok kolay anlayabileceği şekilde yazılmış çok sayıda mesnevi vardır.  Garipname Aşık Paşa,  Ahmet Fakih Hayatı ve Çarhnamesi, Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı,  Güvercin Destanı Kirdeci Ali ( Hz. Muhammet ile Güvercin ) , Ejderha Destanı bu mesnevilerden bazılarıdır. Bu destanları manzum dini destanlar içine almamız da mümkündür.

 

Vasfi Mahir  “Manzum Dinî Destanlar”’ ‘ın oluşumunu şöyle izah etmiştir. “  İslamî bilgisi geniş olmayan, Türk kitlelerine,, Allah’ın kudretine, peygamberin hayatına, ilk Müslümanların savaşlarına ve aşk maceralarını öğretmek  için Müslüman misyonerler  gibi davranan  fakihler, şeyyadlar, meddahlar, meydana getirmişlerdir.” (Kocatürk 1964: 143) [1]

 

“Misyoner nitelikte olan bu fakihlerin, şeyyadların, meddahların hazırladıkları, Arap kaynaklı olan eserlerin amacı, Anadolu’da Müslümanlığı ve Türklüğü kökleştirmek, burada yaşayan Müslüman Türk halkının gecelerini değerlendirmekti (Kocatürk 1964: 144). Bu sebeple mahfillerde, halkın toplandığı diğer yerlerde bir iki saat içinde okunup bitecek küçük eserler meydana getirdiler (Kocatürk 1964: 144). [2]Bu tür mes nevilerin  pek çoğu sade bir dille genellikle “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” vezniyle yazılmışlardır. Hepsi de didaktik amaçlı halka dini bilgi ve heyecan vermek amaçlı mesnevilerdir.

 

V.M. Kocatürk’ün de belirttiği gibi bu yüzyılda çok sayıda manzum ve nesir  Milli destan oluşmuştur.  BATTALNAME ,   Saltukname ve Dânişmendnâme ‘nin de hatta  Dede Korkut Hikayeleri    gibi mensur milli destanların da bu ve önceki yüzyılda oluştuğuna dikkat çekilmelidir.

Ejderha Destânı ,  Kesik Baş Destanı , Güvercin Destanı ve Dâstân-ı Ömer İbni Hattâb  bu devirde yazılmış olan  ve  Kirdeci Alî    tarafından yazılmış olan destanlardır. ( Bkz  Kesik Baş Destanı   ile  Güvercin Destanı )

 

Kirdeci Ali’nin Kesik Baş Destanı,  [3] ile Güvercin Destanı [4] adlı  eserleri dışında iki destansı hikâyesi  aşağıdadır.

 

 

Ejderha Destânı

 

Bu da fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbıyla yazılan, 116 beyitlik, Hz. Alî’nin ejderha ile yaptığı cengi anlatan bir mesnevidir (Şentürk-Kartal 2012: 173).

 

Bu destan Kirdeci Ali’nin diğer destanlarını da içine alan 1461 tarihli bir yazma içindedir. Bu yazma eser’in bir nüshası V. M. Kocatürk kütüphanesindedir. [5]Bu yazma  nüsha içinde  Kirdeci Ali’nin de destanları yer almıştır. Kirdeci Ali’nin bu destanları matbu ve yazma  Mevlidlerin için de görülmüştür.  Vasfi Mahir, hususi kitaplığımdadır diye not düştüğü bu yazam nüshanın yazıldığı tarihin   1461  yılı olduğunu da not düşmüştür.  [6] V. Mahir bu yazmanın içinde birçok destan daha olduğunu da belirtmiştir.

 

Kirdeci Ali’niin  bu destanın Konusu kısaca şöyledir: Uzak ülke Müslümanlarından bazıları Hz. Muhammed’e gelerek Müslüman yiyen bir ejderhadan şikâyette bulunurlar. Böyle bir bela ile nasıl baş edilebileceğini düşünen Hz. Muhammed, Allah’ın bir yardımıyla bundan kurtulabileceğini söyler. Hz. Alî, Hz. Muhammed’in iznini almadan kılıcı ile onu öldürebileceğini söyleyerek, adamlarıyla ejderhayı öldürmeye gider. Hz. Ali’nin bu davranışı Hz. Muhammed’in gönlünü kırar. Hz. Alî tam bir kahramanlıkla ejderhaya saldırır, fakat Zülfikar Allah’ın dileğiyle ejderhayı kesmez. Hz. Alî’nin şaşkınlığı karşısında Zülfikar bu işin sırrını Hz. Alî’ye söyler. Hz. Alî af diler, affı kabul edilir, Hz. Muhammed yardımına gelir ve Hz. Alî ejderhayı öldürür (Kocatürk 1964: 147; Tatçı 1997) [7]

 

Dâstân-ı Ömer İbni Hattâb

 

Kaynaklarda adı geçmeyen bu manzume, Kirdeci Alî’ye ait 15 beyitlik küçük bir mesnevidir. Bu mesnevi Millî Kütüphane 06 Mil Yz. A 8294 numaralı mecmuanın 79b-80a varakları arasındadır. Şirazesi dağınık, koyu kahverengi meşin cilt içinde bulunan mecmuanın başında H.760/M.1359 tarihi yazılıdır. Yaprakları rutubetli olan yazma nesih hatla 17 satır olarak yazılmıştır

 

Hz. Ömer yolda yürürken elinde şarap dolu bir kabak taşıyan Yahudi ile karşılaşır. Hz. Ömer Yahudi ye elindekinin ne olduğunu sorar ve eğer şarapsa cezasını çekeceğini söyler. Yahudi korkusundan sirke olduğunu söyler. Hz. Ömer eline dökmesini ister. Yahudi Hz. Ömer’in eline şarabı döker. Şarap Ömer’in heybeti karşısında Tanrı’nın takdiriyle sirkeye döner. Bu olayı gören Yahudi ve yanında bulunan arkadaşları Müslüman olurlar.


İLGİLİ lİNKLER 

 

KAYNAKÇA

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar