Hatayi Kumaş ve Desen Üslubu

11.07.2016

 

 

Hatayi

Adı divan şiirinde de karşımıza sık sık çıkan eski devirlere ait bir kumaş ve desen adıdır.  Diğer kaynaklardan da anlaşıldığı gibi Hatayi kelimesi Çin veya Hıta (Hatây, Hıtâ, Hıtây, Hotan, Hoten, Huten)  de dokunup gelmiş olan ipekli kumaşlar ile bu kumaşlardaki desenleri veya Çin ipeklilerindeki motif üslubu anlamında kullanılmıştır.  ( bkz Hıta Yurdu Hoten Ahuları Hata Çiğil ve Yağma Güzelleri)  Yani hatayı sözcüğü hem kumaş, hem de Orta Asya ve Çin sanatının etkisi altında oluşan desenleme üslubunu ifade etmektedir.

Hıta şehri Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin güneybatısında bir il olmasına rağmen divan edebiyatında Hıta, Çiğil ve Yağma Türklerinin yaşadığı bölgeyi, , Bedahşan  Halluh ve Nevşad şehirlerini, hatta Çin’i dahi içine  alan bölgeleri  ifade edecek şekilde kullanılmıştır. ( bkz Halluh Hoten Nevşâd Şehirleri ve Ferhar Güzeller Mabedi )

Hatayi Kumaş:   A. T. Onay, Arapça Farsça eski metinlerde bu tür kumaşların  Hıta, Hatâ , Hatây  tarzında yazılmış olduğunu belirtir ve  Rıza Nur’u  ( Türk TarihiC. I s. 15  ) kaynak göstererek Hatâ- ( Hıta – Hoten)  memleketinde dokunan ipekli kumaş olarak tarif eder. [1]

Hatayi kumaş Hoten ve Hıta olarak da adlandırılan Doğu Türkistan’ın Hıta bölgesinde dokunan veya Hıta’dan gelen ipekli kumaş anlamına gelmektedir.  Bilindiği gibi ipeğin anavatanı Çin’dir ve ipek kadim dünyanın en önemli ticaret yollarına dahi adını vermeyi başarmış çok kıymetli bir üretim olarak değer kazanmıştır.  Yine bilindiği gibi Hıta  veya Hoten,( Hoten Ahusu Şiirlerde Ahu- yu Hoten ve Misk ) Ahu- yu Müşgin Nedir Şiirlerde Hıta ve Misk Ahusu - Çiğil ve Yağma Güzelleri , Halluh Hoten Nevşâd Şehirleri ve Ferhar Güzeller Mabedi,  Lâl-i Bedahşan ile meşhurdur.  Bedehşan, Halluh ,Hoten , Nevşad ve   Hıta  , hatayi adı verilen ipekli kumaşları ile birlikte  ve yukarıda işaret edilen diğer özellikleri ile  divan şiirimizde  adı çok sık geçen Doğu Türkistan şehirleri ve Doğu Türkistan’daki bölgelerdir.  [2]

Hatâ kelimesi “yanlış” anlamı ile tevriyeli ve  îhâm-ı tenâsüblü kullanıldığı gibi,  sevgilinin saçı, benleri, yüzü, ahu  gözleri, av, avcılık, kement,  ok atma, gazâl,  nafe,   Hatai kumaş  ve desenleri  gibi unsurlarla bir arada kullanılmıştır.

Belki de şairlerimiz anavatanlarına olan özlemlerini bunlardan söz ederek dile getirmişlerdir.

Ey zülfi ḳara kim vara bilür ṣabā yolın.
Bir demde iki defʿa dolanur Ḫıṭā yolın            Necati Bey 

Hatayi desen:

Ferit Devellioğlu Osmanlıca Türkçe Lügati’nde hatayi kelimesini desen ve motif üslubu anlamında ele almış:   “süslemede, açılmış lotusu andıran bir çiçek motifi ve tezhip de birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden teşekkül eden süsleme tarzı,”  olarak tanımlamıştır.

“Ayrıca Hatâyî/ Hıtâî, hem tezhipte çiçek motifi veya birbirine geçmi spiral dallardaki çiçek motifleri hem de Hatâ’da yapılan, pirinçten mamul, güzel sanatlarda kullanılan bir cins kâıt anlamına gelir.”[3]

Çini  ve diğer süsleme tekniklerinde  de örnekleri görülen  hatayi desenleme üslubu Türk bezeme sanatının başlıca motiflerindendir. Doç Dr. H. Feriha AKPINARLI ve Yrd. Doç Dr. Zeynep BALKANAL hatayi desenleri “ genellikle stilize (tarzı belli olmayan) çiçek, yaprak ve goncalarının ele alındığı bir süsleme tarzıdır. Çoğu kez asırları belli olmayacak derecede stilize edilerek bütün süsleme alanlarında kullanılmış ve giderek büyük bir üsluplaşmaya yol açmıştır. Simetrik bir tarzda çizilir ancak; bazen bunların orta kısımlarına simetriği bozacak şekilde yaprak ve kıvrımlarda konulur. Çiçeklerin kendi üstlerine doğru kıvrılan yaprakları üslubun özelliğini taşımaktadır. Nilüfer, şakayık, ve çiçek tomurcukları ve meyvalarının üsluplaştırılmış şekilleri genellikle hatayi terimi ile belirtilir. Hançer yaprakları ile beraber bu biçimlere yer veren süslemelere hatayi üslubu denilmektedir.  “ [4]şeklinde tarif ve izah etmişlerdir.

Divan şairleri hatayi kelimesini hem kumaş, hem de hatayi desen anlamına gelecek şekillerde kullanmışlardır.  Hatayi desen veya kumaş gerçek anlamları ile kullanıldıkları gibi, çeşitli benzetmeler ve mecazlar için de kullanılmıştır.  Örneğin Şeyhoğlu aşağıdaki beytinde Hatai kelimesini yumuşak, ipekli,  hatai kumaş anlamından hareketle sevgilinin yüzüne ve yanağına benzetmiştir. dokunmuş kumaş ve deseni anlamlarından hareketle sevgilinin yüzüne ve benlerine benzetmiştir.

Hatayi ol yanak üzre kara ben
Yalınuz Hindudur mihmana benzer     Şeyhoğlu [5]

Perçemi sünbül-i Çin  cebhesi diba- yı Hatâ      Nefi

Şairlerimiz Hatâyi kumaş ve desenleri şiirlerinde kullanırlarken, çok değerli ipek kumaş, özenle dokunmuş desen ve yumuşak oluşları cihetinden kullanmışlar,  bu ipekli kumaşların ve Hatai kumaşa özgü renkleri üzerinde de durmuşlardır.   Divan şairlerinin şiirlerine bakara, beyaz, limonu sarı, üç renkli, kırmızı, turunç renkli ipeklilerin bulunduğunu da anlamak mümkündür.

Limoni Hatâyide  o pistâne niğah et
Hiç böyle celî – şa’şaa narenç görülmemiştir.    Nedim

Nedim bu beytinde Hatai kumaşın üzerindeki şa’şaalı desenleri Celi yazıya benzettiği gibi kumaştaki renklerden de söz etmiş olmaktadır.

Hâk-i râhı var iken yârun hatâdur ey gönül
Eyleyüp ‘azm-i Hoten gel itme cüst u cûy-ı misk                    Hayretî (Çavuşolu-Tanyeri, 1981:261)

Sünbül-i mısra’-ı bercestedür ednâ giyehi
Bî-hatâ rek-i İremdür Huten-i tâze zemîn                   Sâkıb Dede (Arı, 2003: 190)[6]

 Eski Edebiyatta Giysiler 1 Arakiye Arşın Atlas

Eski Edebiyatta Giysiler Aba Aseli Abani

Eski Edebiyatta Giysiler Ahmediye Alaca Asumani

Eski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe

Eski Edebiyatta Giysiler Canfes Çatma Çuha

Eski Edebiyatta Giysiler Çitari ve Diba

Eski Edebiyatta Giysiler Futa-Harir ve İhram

Eski Edebiyatta Giysiler Came Damen Pirahen

Eski Edebiyatta Giysiler

 

KAYNAKÇA

[1] A. T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, İst. 1996, s. 260

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hoten-ahusu-siirlerde-ahu-yu-hoten-ve-misk/132971

[3] Emine YENTERZİ, “KLASK TÜRK ŞİİRİNDE ÜLKE VE ŞEHRLERN MEŞHUR ÖZELLKLERİ”, Uluslararası Sosyal Aratırmalar h Volume: 3 Issue: 15 Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY ArmaĞanı-

[4] Doç Dr. H. Feriha AKPINARLI, Yrd. Doç Dr. Zeynep BALKANAL, “16-18. YÜZYILLARDA İSTANBUL’DA ÜRETİLEN KUMAŞLARDA BİTKİSEL BEZEMELERİN İNCELENMESİ”, Motif Akademi Halkbilimi Dergisi / 2012-1 (Ocak-Haziran) (Balkan Özel Sayısı-I), s.179-209

[5] A. T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, İst. 1996, s. 260

[6] Emine YENTERZİ, “KLASK TÜRK ŞİİRİNDE ÜLKE VE ŞEHRLERN MEŞHUR ÖZELLKLERİ”, Uluslararası Sosyal Aratırmalar h Volume: 3 Issue: 15 Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armağanı-

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
aytulkaplan934
Aytül Kaplan9 years ago
Sayin hocam..yazilarinizi beğenmek bile (kim oluyorum ki beğenebilirim gibisin den) hadsiz lik. .muhtesemsiniz...ne diyeyim...
@sahamettinkuzucular293 | Çok sağolun Aytül hanım, harf sırasına göre gidiyoruz Umarım bıu alandaki çalışma tamamlandığında emeğime değecektir.