İmâle Nedir ve İmale Örnekleri

03.06.2017

 

İmâle Nedir ve  İmale Örnekleri

Osmanlıca yazılışı: İmale :  اماله

Arapça kökenli “myl” kökünden gelen bir sözcük olan İmalenin kelime anlamları: bir şeyi bir yana doğru eğme, meylettirme, bir tarafa eğme manalarına gelmektedir.

Aruz vezninde bir terim olarak kullanıldığında kısa sesli harfle biten açık ve kısa bir heceyi vezin gereği, uzun bir hece gibi okumak, açık heceyi iki hece değerinde kapalı hece kabul etmek,  açık heceyi kapalı hece saymak işlemidir.

Bilindiği gibi Arapçada sözcükler içindeki kısa sesliler. Yazılmaz. Arapça sözcüklerde harf olarak belirtilen sesliler ise uzun sesliler olmaktadır. Aruz vezni ise Arapça yazım kurallarına göre oluşturulmuş bir ölçü sistemidir. Aruz vezni,  hecelerin sessiz, uzun sesli ve kısa sesli ile bitmeleri, her cüzün hecelerinin de sessiz harf, uzun sesli harf veya kısa sesli harf ile bitmeleri açısından eşitlenmesine dayalı bir ölçü sistemidir.

Oysaki Türkçe asıllı sözcüklerde uzun sesli bulunmaz. Divan şiiri ise Arapça, Farsça ve Türkçe kelimler ile karışık yazılan bir şiir sistemidir. Böyle olunca aruz cüzlerini oluşturan hecelerin cüz cüz,  sessiz, uzun sesli ve kısa sesli ile bitmeleri bakımlarından eşitlenmesi icap eder. Böyle olunca da vezin gereği kısa sesle biten bir hecenin uzun bir ses ile bitiyormuş gibi kabul edilmesi icab eder. Böylece kısa seslinin ölçü gereği uzun okunması ile imale yapılmış olur.

 İmale yapmanın iki yönü vardır. Bu iki yönü de esas olarak bir heceyi iki hece değerinde görmektir. Bu durumda kısa hece çift hece uzunluğunda okunurken vezin gereği de kapalı hece sayılmış olur.

Aruz ölçüsü Arapça dil kurlarına göre oluşan bir ölçüdür. Arapça ve Farsçada yalnızca uzun sesli harfler yazılır, kısa olanlar yazılmaz. Arapça da kısa sesli harf ile biten hece sayısı da çok azdır. Hâlbuki Türkçe de ise uzun sesli ve uzun sesli ile biten hece bulunmadığı gibi sesli ile biten hece çoktur.  “ ve-re-si-ye; ke-li -me – o-la-nı  gibi  Aruz kalıpları içinde  yan yana iki den fazla açık heceli bir tefile ( Mef ûlu-  Fâilâtün- Müstefilün- Feilâtün  … ) yoktur.  Bu nedenle peş peşe üç veya dört açık hecenin olduğu kelimelerde kalıba uymak için imale yapmak zorunlu hale gelmiştir.

Bu nedenle divan şiirinde Türkçe kelimelerin kullanıldığı yerlerde Türk şairleri sık sık kısa ünlüleri uzun ünlü gibi  göstermek zorunda kalmışlar yani imale yapmışlar;  vezin gereği uzun veya kapalı hece olması gereken kısa heceleri bu yöntemle kapalı heceye dönüştürüp ölçüyü sağlamışlardır.  

İmâle, bir aruz kusurudur. Buna rağmen divan şairlerimiz kısa sesliyi uzun sesli olarak göstermeyi kusur olarak görmemek zorunda kaldıkları için imale yapmaya sık sık başvurmuşlardır.

İmale iki türlüdür.

a)Kısa sesle biten açık heceyi vezin gereği uzun sesli ile bitiyor gibi kapalı hece saymak, açık heceyi iki hece imiş gibi uzun hece kabul etmek.

Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd eder ihsân

Niçin kılmaz bana dermân beni bîmâr sanmaz mı       (Fuzûlî XVI. yüzyıl)

Me fâ iî lün /  Mefâ iî lün / Mefâ iî lün / Mefâ iî lün

( Kalın  ve koyu heceler vezin gereği kapalı  hece ve uzun  sesli okunması gerekmiş ve oralarda imale yapılmıştır. )

Ki- gö-ren-dir/ zi-hî-ka-ra / tar-laFe-i-lâ-tün /me-fâ-i-lün/ fâ-lün

“Çevre yanımda gelip oturdular”dizesindeki imaleleri gösterelim:

Çevre yaa nım / daa ge lip oo/ tur du lar— • — — / — • — — / — • —fâ i lâ tün / fâ i lâ tün /fâ i lün

( yanım ve oturdular hecelerindeki ya- ve  hecelerindeki sesler kısa seslidir. Ve hece aruz ölçüsüne göre açıktır. Fakat vezin gereği bu hecelerin kapalı olması şartı ortaya çıkınca ya ve o hecelerindeki sesliler uzun sesli gibi değerlendirilmişlerdir. ( BKZ Aruz Terimleri: Takti -Vasl- Med -İmale- Zihaf -Kasr Nedir ve Örnekler)

relim âyine-i devran ne sûret gösterir”

Beytin ölçüsü; fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün’dür.  Bu ölçü gereği ilk hece kapalı olmak yani Gö hecesinde imale yapmak gerekmiş  böylece de, fâilâtün kalıbına uyması için Gö hecesindeki  ö sesi “göörelim” şekline sokulmuş ve kapalı hece yapılmıştır.

b)Zaten kapalı olan heceyi iki hece değerinde uzun okumak

Âh ey zâlim dilinde hiss-i şefkat yok mudur?  

Mısra’sındaki “ Âh “kelimesi olduğundan daha uzun okunmalıdır.

Firkatinden cekdiğim alamı cekmez dağlar     Şeyhülislam Yahyâ

Dizesindeki "dağ" kelimesinin uzatılarak okunması.

Aşık-ı sadık menam Mecnunun ancak adı var     Fuzûlî

Divân şiirininde imâleye çok rastlanılmasının nedeni Türkçe kelimelerin kısa ünlülü oluşudur. Tamlama "i"leri ile "ve" anlamına gelen "u, ü, vü" bağlaçları  genellikle  yerine göre imâleli olmuştur. ( bkz Aruz Terimleri: Takti -Vasl- Med -İmale- Zihaf -Kasr Nedir ve Örnekler

 Kalıp bulunurken îmâle yaparak okunan harfin altı çizilerek imâle belirtilir.

 îmâlenin zıddına ise zihâf denir. Zihaf büyük kusur görüldüğünden divan şairleri zihaf yapmaktan genellikle kaçmışlardır.  “Adın anılmadı biçare arada “    dizesindeki anılmadı ve arada kelimelerindeki kısa “ a” ları uzun “â “ gibi okumak şeklindeki zihaflara hiç hoş bakılmamış bunlara istilaf denmiştir.

İLGİLİ LİNKLER

İLGİLİ LİNKLERİMİZ

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar