Sedd-i İskender Nerededir Yecuc ve Mecuc Kavmi ve El Kehf Suresi

07.09.2022

 Sedd-i İskender ve Zülkarneyn

 

Sedd-i İskender, doğu medeniyetlerinde efsanevi bir kimliğe büründürülen Makedonyalı Filip’in oğlu İskender, Faris-Rum hükümdarı Çift Boynuzlu İskender-i Zülkarneyn haline dönüşmüştür. Sedd-i İskender ise işte bu İskender’in Yecuc ve Mecuc kavmine engel olması amacıyla yaptırdığı efsanevi setler veya surlardır. Kuran’-ı Kerim’de anlatıldığı kadarı ile bu surlar” iki ucunu denkleştirilmiş.. Demir kütlelerden yapılmış… ateş yakıp körükleme” ile delinmeyen veya erimeyen bir sed olarak tarif edilmiştir. ”dedi.

Bu İskender’e Zülkarneyn denilmesi başının iki yanında bulunan boynuz ( yani karn ) nedeni iledir. Kısaca “Zülkarneyn”, çift boynuzlu demektir. Bu iki karn yani iki boynuz; doğuyu ve batıyı “doğunun ve batının sahibi” anlamını sembolize etmektedir. Kutsal kitaplarda ve İslami bilginlerin yorumlarına göre Zülkarneyn peygamber olarak da düşünülen biridir.

Büyük İskender’in tarihi kimliği doğu medeniyetlerinde çift boynuzlu Zülkarneyn ile birleştirilmiş İran ve Türk edebiyatlarında yazılan mesnevilerde İskender’i Zülkarneyn, Hızır ve İlyas ile birlikte ab-ı hayat suyunu bulmak için Zülumat ülkesine sefer yapan (  “arzda fesat çıkaran “Yecüc ve Mecuc kavmine engel olmak için de Sedd-i İskender’i inşa ettiren bir şahsiyet olarak anlatılır. [1] Hızır Kimdir Şiirlerimizde Hz. Hızır Tasavvuru ) ( bkz İlyas Peygamber Kimdir Kıssaları ve Edebiyatta İlyas) ( Ab-ı Hayat Ab-ı Hayvan Bengisu Nedir Beyit örnekleriyle )

 

Kuran’da ve El Kehf Suresinde Sedd-i İskender Yecuc ve Mecuc Kavmi

Genceli Nizami’nin İskendernamesi ile mesnevi konusu olmaya başlayan bu öykülerin İslamiyet’ten önce Araplar tarafından da bilindiği ap açık ortadadır. Nitekim Kuran’ı Kerim’in EL Kehf suresi 83 ila 110. Ayetler arasında İskender, Seddi İskender, Yecuc ve Mecuc kavminden söz edilir. Bu surenin 83 ila 110. Ayetleri Diyanet İşleri Başkanlığındaki Türkçe meali şu şekildedir. “.Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, onu (sanki) kara balçıklı bir su gözesinde batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Ona dedik: Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onlar hakkında iyi davranırsın. O, şöyle dedi: “Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, rabbine gönderilecek; Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak. …. Ama her kim de iman edip salih bir iş yaparsa, kendisine en güzel mükâfat vardı. Ve biz ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.( başka bir tefsire göre bu ayete şu şekilde bir izahat g.- doğu ve batıya paralel, kuzeyden güneye bir yol buldu- Nihayet iki dağ arasına ulaştığında bunların ötesinde nerede ise hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye’cûc ve Me’cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir bedel ödesek kabul eder misin? Zülkarneyn şöyle cevap verdi: “Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret sizinkinden üstündür. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım. Bana, demir kütleleri getirin.” Nihayet (vadiyi demirle doldurup) iki dağın arasını aynı seviyeye getirince, “Ateşi körükleyin!” dedi. Artık onu kor haline getirdiği vakit, “Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim” dedi.

Bana, demir kütleleri getirin. Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit, Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler. Zülkarneyn, “Bu, rabbimden bir rahmettir. Fakat rabbimin vaadi gelince O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vaadi haktır” dedi. .” [2]

 

Sedd-i Hazer ve Seddi İskender’in Olduğu Yer

Bazı kaynaklar Seddi İskender’den Seddü’l-Hazer olarak da söz eder. Bunun nedeni Kuran’ı Kerim Tefsir edenlerin bu seddin Ermeni ve Azerbaycan dağları arasına kurulan bir sed olarak tercüme veya tasavvur etmiş olmalarından kaynaklıdır.  Nitekim bazı tefsirlerde ap açık şu izahlar yapılmıştır. “ Bundan murat Ermeni ve Azerbaycan dağları arasına kurulan seddir. Denildi ki: Kuzey bölgesinin sonlarında Türk diyarında iki yüksek dağdır. Bu dağların arkasında Ye’cüc-Me’cüc vardır.” [3]

Şu halde Kuran tefsir edip yorumlayanlara göre Sedd-i İskender, Azerbaycan ile Ermenistan’ı ayıran dağlar arasında Hazar gölüne yakın bir yerlerde yapılmıştır. [4] Buna göre de Yecuc ve Mecuc Kavmi de demirden yapılan bu seddin içine hapsedilmiştir. Zemahşerî ve Ebüssuûd Efendi ise bu seddin Mâverâünnehir dolaylarında olabileceği veya söz edilen seddin Çin Seddi olabileceğinden bahsetmiştir. Bu seddin Kafkas dağlarında olduğunu iddia edenler de olmuştur.


Eski metinlerde İskender’in bu seddi ne zaman yaptırdığına dair anlatılar da birliktelik bulunmaz Firdevsi Tûsî ,âb-ı hayât yolculuğunun sonunda Nizami Gencevi  ve Ahmedî ise İskender’in Çin dönüşünde bu seddi yaptığını yazmıştır.

Günümüz gerçeğinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında böyle bir sed kalıntısı olmadığı gibi tarif edilen coğrafik bir bölgenin de olmadığı aşikârdır. Ancak ilginç olan şey şudur ki tarihteki Büyük İskender, rakibi Pers Kralı Dara’yı İssos  ve Gavgamela savaşlarında ele geçirememiş onu Suşa’ya kadar takip etmiş, Suşa da Pers imparatorunun tacını da başına takmıştır. Ayrıca İskender Hazar’ın güneyinden geçerek Hazar’ın doğusundaki Türk kavimleri üzerine de yürümüş Himalaya dağlarına kadar da ulaşmıştır.  

 

Seddi İskender’in Yapılış Şekli ve Özellikleri

Kuran’da Seddi İskender demir külçelerden yapılan bir sur olarak anlatılır. Ancak bu suru delinemeyen ve eritilemeyen bir surdur. Sedd-i İskenderi’nin nasıl yapıldığına dair rivayetler de muhteliftir. Limi kaynaklara göre “araları 5000 kulaç olan paralel iki duvar arasına kulaç kulaç,demir, bakır, kalay dökülerek, bir ay geceli gündüzlü körükletilerek yapılmıştır.[5] Ali Şîr Nevâî ise İskender’in Rus, Frenk, Şam ve Rum’a adamlar gönderip mimarlar, üstatlar ve bakır, tunç, pirinç, demir, kurşun, kömür, odun getirttiğini, gece gündüz altı ay çalışarak 1000 ustanın seddi tamamladığını belirtir. [6]

Genceli Nizami ve Ahmedi’nin İskendernamelerinde anlatılan Sedd-i İskenderi’yi inşa eden, ab-ı hayatı bulan, Zülumat ülkesini de fetheden çift boynuzlu İskender’i Zülkarneyn , [7]Hızır ve İlyas ile Ab’ı Hayat suyunu aramaya çıkmış, Zülumat ülkesine ulaşmış hatta ab-ı hayat suyunu dahi keşfetmeye ramak kalmışken kaybetmiştir. Kuran’ı Kerimde insanları Yecüc ve Mecuc kavminden koruyan bir sed yapan İskender mesnevilerde de bu fiili yerine getirmiş şekilde anlatılır. Ancak mesnevilerde Zülakrneyn’in pek çok macerası ve pek çok işlevi daha vardır. Örneğin mesnevilerde İskender dünyayı da fethetmiştir. Sihirli kadehi ile kimin yalan kimin doğru söylediğini anlayan, hocası Aristo’nun yaptırdığı ayna ile çok uzaklardaki gemileri dahi yakabilen bir varlık olarak da anlatılır. [8] ( bkzİskender Kimdir Edebiyatta İskender ve Zülkarneyn- İskenderiye Şehri ve Şiirlerimizde İskenderiye )

  • Ye’cûc-i gamuñ def‘ine ey âyine-manzar
  • Gitme kerem it bezmde ol sedd-i Sikender Gelibolulu Sun’î

  • Eğer maksûd eserse mısra-ı berceste kâfidir
  • Aceb hayretteyim ben sedd-i İskender hususunda Ragıp Paşa

  •  O şûhı sanmañuz âgûşa ol sîmîn-kemer çekdi
  • Sikenderveş berây-ı fitne Seddü’l-Hazer çekdi Edirneli Kâmî 

  • Halktan kaldırdı Ye’cûc-i Freng’in zulmetin
  • Tîğ-i cevherdârdan sed çekti İskender gibi” (Nazîm)


İLGİLİ LİNKLERİMİZ

KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar