ÂŞIK ŞİİRİNDE TAŞLAMA
Kişisel hataları, toplumsal aksamaları, devleti, ileri gelenleri, yanlış gelenekleri, kuralları vb tenkit ve hicveden âşık şiiri türüdür.
Taşlamanın eş anlamlıları ta’rîz , hiciv, hicviye ve yergidir. Taşlama, İslamiyet’in kabul edilmesi sonrasında gelişen ozan geleneğinin koşma ve koşma düzenindeki nazım şekillerinden konusu itibari ile ayrılan bir nazım şekli olmuştur. Taşlamalar tıpkı koşmalar gibi dörtlük sistemi ile söylenen, hece ölçülü, duraklı, kafiyeli, redifli şiirlerdir. Yani biçim yönünden koşmaların bütün özelliklerini taşır. Taşlamalar, sadece konu yönünden koşmalardan ayrılır.
Taşlamalar nazım şekli özellikleri ile koşma düzenindeki diğer şiirlere benzer. Fakat taşlamalar çeşitli yönleri ile kaidelere, geleneklere, törelere, ahlaki ve dini kurallara aykırı düşmüş kişilere ve toplumda aksayan yönlere, sorunlara, hoşa gitmeyen durumlara, siyasi düzene ve devlet adamlarına yapılan mizahi, alaycı ve iğneleyici bir eleştiri getirmesi gibi konuları ile koşmalardan ayrılmıştır.
Taşlamalarda iğnelenmek istenen birinin huylarını kötülemek, alay etmek gayesi vardır. Taşlamalarda alay, tenkit, iğneleme, bariz bir şekilde aşağılama ve iğneleme bulunur. Taşlamalardaki iğneleme ve tenkit; mizahi bir şekilde olabileceği gibi, öfkeli ve hakarete kadar varabilen bir üslupla da olabilir.
Taşlama, yergi ve hiciv ustalarına heccav da denilmiştir. Taşlama ve yergilerde makbul eden tenkit, iğneleme, alay ve aşağılamanın makul düzeylerde kalmasıdır. Halk ozanlarımız taşlama yaparlarken çoğunlukla edep ve terbiyenin dışına çıkmamışlardır. Bu nedenle halk ozanlarının şiirlerinde küfür ve argoya pek rastlanılmaz.
Taşlama Ta’riz Hezl ve Hiciv
Taşlamaların divan edebiyatındaki karşılığı hicivdir. Divan edebiyatında “birinin kötü bir yanını ortaya koyma ve kötüleme amacıyla yazılan şiirlere ta’rîz de denir. Ta’rîz sözün muhatap alınan kişiyi, iğnelemesi, muhatabı övüyormuş edası ile muhatap ile alay edilmesi, göklere çıkarıyormuş gibi gösterilip küçük düşürülmesi; sözün, imalı, alay amaçlı ve nükteli söylenmesidir. [1] Divan şiirinde alay, şaka ve eğlendirmek, güldürmek maksadı ile yapılan alay ve iğnelemelere ise hezl ( Hezli Hezliye Hezliyat Tehzil ) ) denir. Fakat her iğneleme ve taşlamada zarafete ve edebî inceliklere dikkat edilmemiş aşırılığa küfür ve ayıplara da yer veren, kaba, çirkin ve ayıp sözlere de hezli denmiştir. Kişilerin başlarından geçen mizahi hadiseler hikâye edilirken mübalağalı ama zarif bir üslûbunun kullanılması ile hezl ve hiciv bir diğerinden ayrılmış olmaktadır.[2] Hezl veya hezliyat, hicivden daha ağır ama küfür ve ahlak dışı olmaktan çekinmesinden dolayı hicivden hafif bir türdür. Divan şiirinde ve yazılı edebiyata arasında argo ve küfre de yer veren heccavlar yetişmiştir. Divan şiirinde kaside şeklinde olduğu gibi kıta şeklinde yazılmış hicivler de bulunur.
Türk halk şiirinde KAYGUSUZ ABDAL, Pir Sultan Abdal , Aşık Ömer, Aşık Gevheri , Karacaoğlan, Kâtibi, Ruhsati , Seyrani, Dertli , İlhami Demir , Gufrani , Âşık Mahzuni Şerif, Âşık Feymanî , Abdürrahim Karakoç en önemli taşlama ustalarıdır. Azerbaycan edebiyatında Sabir, Türk edebiyatında Şair Eşref' ile Neyzen Tevfik halk şiiri tarzında taşlama ve yergiler yazan önemli şairler olmaktadır.
HALK OZANLARINDAN TAŞLAMA ÖRNEKLERİ
Hiciv Hicviye Taşlama ve Enfes Örnekleri
Satirik Şiir Nedir Hiciv Örnekleri
Hiciv ( Hicviyye) Nedir ve Örnekleri?
Ta’rîz Taşlama İğneleme Alay Sanatı
Hezl Nedir Hezli Hezliye Hezliyat Tehzil Nedir ve Örnekleri
TAŞLAMA VE ÖRNEKLERİ
Üç beş hurufattan hisse kapanlar
Her alimi her hocayı beğenmez
Bir iki ilaçla deva yapanlar
Eflatun'u ve Lokman'ı beğenmez
Her tarafa meydan vurup laf eden
Heva-yı nefsine ömrün sarf eden
Karanlıkta gölgesine hayfeden
Rüstemi Zal pehlivanı beğenmez
İbare okuyup mana seçmeyen
Aşkın şarabından damla içmeyen
Kendi karısına sözü geçmeyen
Adalette Süleyman'ı beğenmez
Dost benimdir bana kimse değmesin
Bu sevdadan gayrı vazgeç demesin
Canan huzurunda boyun eğmesin
Kemter Seyrani'yi bir kul beğenmez Aşık Seyrani
**
Varsın şurda hırılasın
Bize taş atıp ürenler
Eşek olup zırılasın
Bize taş atıp ürenler
Bir didilmiş kavuk olsun
Yazı, kışı soğuk olsun
Bir yolunmuş tavuk olsun
Bize taş atıp ürenler
Pek nallanmış ata dönsün
Uyuz olmuş ite dönsün
Kilisede puta dönsün
Bize taş atıp ürenler
Hayvanlara kuşak olsun
Kalaycıya uşak olsun
FERYADİ' ye eşek olsun
Bize taş atıp ürenler Divriğili Deli Derviş Feryadi
***
Mevlam gudan ince sırad yaradın
Geçmeyen olursa ne yapacahsın
Böyle bir gorhuyla cenned gapusun
Açmıyan olursa ne yapacahsın.
İnsanın insana yoh itimadı
Bahşeyledin dürlü nazı nimedi.
Azrayil elinde ecel şerbedi
İçmeyen olursa ne yapacahsın.
Derdi pay edmedin daş ile dağa
Gumaşı çıharan bürünür ağa
Her canı verirsin gara toprağa
Göçmeyen olursa ne yapacahsın.
Âşık İLHAMİ sever cömerd olanı
Allahım af eyle sen bu yalanı
Fikrimin faydasız geri galanı
Biçmeyen olursa ne yapacahsın. İlhami Demir
**
Adalet kalmadı hep zulüm doldu
Geçti şu baharın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acayip oldu
Koyun belli değil, kurt belli değil
Başım ayık değil kederden yastan
Ah ettikçe duman çıkıyor baştan
Haraba yüz tuttu bezm-i gülistan
Yayla belli değil, yurt belli değil
Çark bozulmuş dünya ıslah olmuyor
Ehl-i fukaranın yüzü gülmüyor
Âşık Ruhsati dediğini bilmiyor
Yazı belli değil, hat belli değil Ruhsati
KAYNAKÇA
[1] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/post/ta-riz-taslama-Igneleme-alay/142090
[2] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/post/hezl-nedir-hezli-hezliye-hezliyat-tehzil-nedir-ve/90394