Ali Şir Hikayesi Fikret TÜRKMEN Derlemesi Özeti

24.08.2016

 


NOT. Bu yazı Ege Üniversitesi, i Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü,Prof. Dr., Fikret TÜRKMEN'in " HALK EDEBİYATINDA ALİ ŞİR NEVAYÎ İLE İLGİLİ YARATMALAR,"  adlı çalışmasındaki hikayenin özetidir. 



Ali  Şir  İle Gül adlı hikâyesinin özeti  şöyledir: 


“Sultan Hüseyin tahta çıktığı zaman Karşı eyaletinde, Sebzvar denen bozkırda, Mir adlı bir genç, sürülerinden en semiz ve en iri olmak üzere bin baş koyun seçtirip pazara satmaya götürür. Koyunlara pekçok alıcı talip olur, ancak Mir; ‘Ben bu koyunları zenginlere ve kasaplara satmayacağım’ yoksullara veresiye satacağım, üstelik parasını 

da sultan Hüseyin ölünce isteyeceğim’ diyerek koyunları fakirlere dağıtır. Bu olayı sultana haber verirler. Sultan, Mir’i huzuruna çağırır ve niçin böyle yaptığını sorar. O zaman Mir  şöyle cevap verir: ‘Benden böyle garip bir şartla koyun alanlar, parayı istemeyeyim diye sizin sağlık ve afiyetiniz, uzun yaşamanız için dua edecekler’. 

Delikanlının bu cevabı sultanın çok hoşuna gider ve onu vezir yapar. Şehir dışında da geniş bir arazi  bağışlar. 

Mir Ali Şir Nevayî şehir dışında oturur, işine oradan gelip gider. Bir gün yol kenarındaki bir evin damında çok güzel bir kız görür ve âşık olur. Kızı babasından ister ve kızla nişanlanır. O günlerde Sultan ava gitmek için yoldan geçerken pencereden bakan Gül’ü  görür ve Mir’in nişanlısı olduğunu bilmeden âşık olur. Av dönüşü bu kızı kendisine istemesi için Ali Şir Nevayî’yi görevlendirir.  Mir, hiçbir  şey söylemez ve sultanın emrine uyarak kızın babasına gider, durumu anlatarak kızı Sultan Hüseyin’e ister. Kız nişanlı olduğunu söyleyerek teklifi red eder. Mir Ali  Şir ‘Ben sultana olan sadakatim, ekmeğinin ve tuzunun hakkı için, muhabbetimden vazgeçtim’ deyince, kız yeni teklifi  şartlı olarak kabul eder. Gül’ün  şartı  şudur: ‘Yazacağı tezkereyi çarşıdaki bir attara götürecek, attarın vereceği şeyleri de Gül’e getirecektir’. Mir, teklifi kabul eder, kızın yazdığı iki tezkereyi alıp attara götürür.

Attar istenen ilaçları hazırlar ve Mir’e verir ve Mir de bunları Gül’e getirir. Gül ilaçlardan birini Mir’e verir ve içmesini ister. Kalan ilacı da Gül kendisi içer. Mir’e dönerek;‘Sultana söyleyin onunla evleneceğim "der. Kız üzgün bir  şekilde; ‘İçtiğin ilacın ne olduğunu biliyor musun?’  diye sorar.  ‘Sizin aldığınız ilaç sizi çocuksuz yaptı, benim aldığım ilaç da beni 40 gün sonra mezara götürecek!’ der. Mir, ağlaya sızlaya saraya gelir ve kızın evlenme teklifini kabul ettiğini Sultan’a bildirir. Nikah hazırlıkları başlar. Gül, Sultan’dan bir dilekte bulunur. ‘Âlemin padişahı, cariyenizin sizden ricası, gerdeğe girmek için kırk gün sabır etmenizdir’ der. Sultan da bunu kabul eder. Ölüme mahkûm sevgilisinin son sözlerini dinlemek, varsa vasiyetini almak ve son bir kere daha görmek için Mir Ali Şir, Gül ile görüşmek ister. Kadın kıyafetine girip, Gül’ün yanına gider. Vasiyetini dinler ve tam o sırada Sultan Hüseyin Baykara av dönüşü harem dairesine gelir.  Şaşıran cariyeler, Mir’i bir büyük kazanın içine saklarlar. Köpeklere yalpişirilen kazanı iki köle alıp dışarı çıkarırken, Sultan köpek yallarının nasıl bir şey olduğunu merak edip kazanın kapağını açar ve Mir Ali Şir’i görür. Hiçbir şey demeden kapağı kapatır. Ali Şir dışarı çıkınca mecburiyetinden ülkeyi terk etmek ister. Önce evine sonra bir kalenderhaneye gidip bir dervişle elbiselerini değiştirir ve vedalaşarak Mekke’ye gitmek üzere yola çıkar.

Sultan Baykara da Gül’ü çok kederli görüp sarayına  döner ve sırdaşı, can dostu Mir Ali  Şir’i yanına çağırtır. Ali  Şir’in bir dervişle kıyafet değiştirip Mekke’ye gittiğini öğrenen Sultan,  ‘Dostunun kalbini kırarak Hac’ca gitmek neye yarar, hemen geri dön ve dostunun kalbini teselli et’ diye  bir mektup yazarak badpay (şatır) larından birine verip peşinden gönderir. Bir müddet sonra şatır ona yetişir ve mektubu verir. Mir mektubu okur ve şatıra yorgun olduğunu söyler. Bunun üzerine şatır onu omuzuna alıp saraya getirir. İki dost sarılarak ağlaşırlar. Ertesi gün Gül’ün hastalığının 40. günüdür. Sultan bağına giderek bir bodruma kapanır ve durmadan ağlar. Sonunda Gül ölür, haber vermek için Mir Ali,  Sultan’a gider. Hüseyin Baykara bulunduğu yerden Mir’e: Servinin sayesiga gül soldu nitmek gerek, diye  sorar. Mir de;  "Servidin tabut yasab kefen itmek gerek",   diyerek cevap verir. Bulunduğu bodrumdan çıkan Sultan’la Mir Ali kucaklaşıp ağlaşarak saraya dönerler. Gül’ün naaşını defnederler. Mir de Gül’ün vasiyetinde istediğine uygun olarak ölene kadar her Cuma Gül’ün mezarına gidip fatiha okur.” 


Prof. Dr., Fikret TÜRKMEN, HALK EDEBİYATINDA ALİ ŞİR NEVAYÎ İLE İLGİLİ YARATMALAR,aku.edu.tr/AKU/DosyaYonetimi/SOSYALBILENS/dergi/IV1/4

Ali Şir Nevai Şiirleri ve Hayatına Dair

Muhakemetül Lugateyn Hakkında Alıntılar Önemi ve Nevai

Muhakemetü'l Lugateyn’den Orijinal Örnekler ve Çeviri

Mecalisü'n Nefais İlk Tezkire Ali Şir Nevai

Ali Şir Nevai Hayatı Edebi Kişiliği Eserler

Ali Şir Hikayesi Fikret TÜRKMEN Derlemesi Özeti
 

İlgili Linkler

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar