Ercüment Ekrem Talû Hayatı Edebi Kişiliği ve Romancılığı

30.01.2012
 
Ercüment Ekrem Talû,
 
 

(d.1888 İstanbul - ö. 1956) Mizah yazarı, romancı ve gazeteci

 

Talû,  çeşitli devlet kademelerinde görev yapmış ve birçok gazete ve dergide fıkra, sohbet, makale, hikâye, roman, hatıra ve şiirler yayınlamış, bir dönemin çok okunan yazarları arasına girmiş bir yazar ve mizah ustasıdır. Şiir ve yazılarında Ahmet Kemal Ercüment takma adını da kullanmıştır.

 

AİLESİ

 

Babası, Tanzimat döneminin ünlü şairi  Recaizade Mahmut Ekrem ’dir. Annesi ise Ayşe Güzide Hanım’dır. Kendinden önce dünyaya gelen kardeşleri kısa sürede ölmüştü. Kardeşleri olan Fatma Piraye doğum esnasında ölmüştü.  Diğer kardeşi Sunullah Emced ve Mehmet Nijad Ekrem’in ardından ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Nijad ‘da babasının sağlığında ölmüş ancak o uzun bir müddet yaşamayı başarmıştı. Çevirmen ve şarkı sözü yazarı Esin Talu Çelikkan onun kızı;  ilk Türk spor spikerlerinden Muvakkar Ekrem Talu onun oğludur. Gazeteci yazar Umur Talu, şarkı sözü yazarı Çiğdem Talu, gazeteci yazar Ekrem Murat Çelikkan dedesidir.

 

Yazar, 1888 yılında İstanbul’da, İstinye’de Babası  Recaizade Mahmut Ekrem ’in yalısında dünyaya geldi. Namık Kemal’e duyduğu sevgi ve saygıdan ötürü babası Recaizade Mahmut Ekrem ona “Ekrem Kemal” adını koymuştu. Ama annesi ise “Ercüment" adını eklemiş sürekli olarak Ercüment adı ile çağrıldığından bu adı kalıcı olmuştur. Yazar çocukluk yıllarını şu şekilde anlatmıştır. "Tam manasıyla İstanbul çocuğuyum. Burada doğdum, çocukluğumun en mesut safhası burada geçti. Edebiyatta ve fikir âleminde şöhret bulmuş kimselerin muhitinde yaşamak bahtiyarlığına mazhar oldum. Babam tahsilimize çok itina etti, pek küçükken lisan öğrenmemize gayret sarf etti. Mektepten çıktığım zaman-Türkçe kadar Fransızca, Rumca ve İngilizce biliyordum. Ne kadar isabet olmuş... Daha sonraları hayatta kazandığım başarıları bu lisanları bildiğime borçluyum."[1]

 

Babası,  Recaizade Mahmut Ekrem  Namık Kemal’e duyduğu sevgi ve saygıdan ötürü ona “Ekrem Kemal” adını koymuştu. Ama annesi ise “Ercüment" adını eklemiş sürekli olarak Ercüment adı ile çağrıldığından bu adı kalıcı olmuştu. Ercüment Ekrem  [2]ailenin en küçük oğlu olarak dünyaya geldi.

 

YETİŞME ÇAĞLARI VE ÇOCUKLUĞU

 

Geniş bir edebiyat çevresine sahip olan ve devrinin en ileri düzeyde düşünen batı yanlısı aydınlarından birisi olan babası onun yabancı dil öğrenmesine özel önem vermiş, [3] Farsça, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, İngilizce, Almanca, İspanyolca, Lehçe dillerini öğrenmesi için elinden geleni yapmıştı. Eğitimi için her imkân sağlanmakla birlikte okullardaki eğitimine de özel önem verilmeye çalışılmıştı.  İstinye İptidai Mektebi’nde ilköğretimine başlamış, daha sonra Galatasaray Lisesi'ne devam etmişti. Henüz çocuk yaşta iken, İbülhakkı Tahir Bey’in çıkardığı “Çocuklara Mahsus Gazete ”‘de ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Bu yazılarda daha çok kaybettiği ağabeyi Mehmet Nijat’tan bahsetmiş edebiyata ilk olarak şiirler ile başlamıştı. [4] Edebiyata ve şiire merak salmasının nedeni şüphesiz ki babası ve babasının yakın çevresiydi. İstinye’deki yalılarına gidip gelen şairler ve yazarlardan heveslenmiş olduğunu söylememek imkânsızdı.

 

 Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra 1905 [5] Mekteb-i Hukuk'a giden Ercüment Ekrem Talu, bu okuldan mezun olur.  Mekteb-i Hukuktan mezun olduktan sonra bir süre Paris Siyasî İlimler Okulu'na devam etmiştir. [6] Yurda döner dönmez 1906'da Düyûn-ı Umûmiye'ye mütercim olarak işe başlar. Ercüment Ekrem, 1908'de Ayan Meclisi mütercimi, daha sonra da Babıâli teşrifat memuru olur. 1908 ‘de  Abidin Paşa’nın kızı Feriha Hanım’la evlenir ve bir yıl sonra oğlu Muvakkar dünyaya gelir. 

Damat Ferit Paşa'nın sadrazamlığında Matbuat Umum Müdürlüğü'ne atanır. Aynı göreve aralıklı olarak üç defa getirilen Ercüment Ekrem, 1924 yılında Riyâset-i Cumhur Başkâtipliği yapar. Talû, 1931 yılında da Varşova Elçilik müsteşarlığı görevindedir.[7]

 

Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamında Ahmet Rasim’ in teşviki ile [8] gazeteciliğe başlamıştır. Önce İkdam’da tercümanlık ve düzeltmenlik, ardından Tercüman-ı Hakikat’de yazarlık yapmaya başlar. Bu yazılarından itibaren eserlerindeki mizahi unsurlar dikkat çekmeye başlamış, alaycı bir üslûpla kaleme aldığı mizahî fıkraları, sohbet ve hikâyeleri yayınlanmıştır. Yazılarında “Karga”, “Çekirge”, “Kertenkele”, “Ebul Muvakkar”, “Evliyayı Cedit” gibi müstear isimler kullanmaktadır. 1913’te atandığı Divan-ı Humayun Teşrifat memurluğundan 1916’da istifa ederek ayrılır bu tarihten sonra bir müddet gazetecilikle meşgul olacaktır.

 

1919 yılında, Hamdullah Suphi Tanrıöver ’in önerisi ile Damat Ferit Paşa hükümetinin Hariciye Nezareti Matbuat Umum Müdürlüğü'ne atanarak memuriyet hayatına geri döner. [9] İşgal altındaki İstanbul’da bu görevi yerine getirmeye çalışırken işgal kuvvetlerini kızdırdığı için bir süre tutuklu kalmış,[10] ama aynı göreve aralıklı olarak üç defa daha getirilmiştir.(1919-1924, 1927-31).

1920‘de Aka Gündüz ile birlikte çıkarttığı Alay Gazetesi’ndeki yazıları ile Kurtuluş Savaşı’nı desteklemeye başlar.  Fakat Damat Ferit hükümetini hicveden yazılarından dolayı kovuşturmaya uğramış dergileri de sadece 12 sayı çıkarılabilmiştir. [11] Alay’ın kapanmasından sonra yazılarını Sedat Simavi’nin “Diken" dergisinde sürdürmek zorunda kalır.

 

İlk kitabı “Evliya-ı Cedid”, 1920 yılında yayımlanmıştır. Bu kitapta işgal günlerinin İstanbul’unu anlatmış ve bu kitap ilgi görmüştür. Diken Dergisi’nde tefrika edilen “Viraneler” adlı romanını ise 1922 yılında “Kopuk” adıyla romanlaştırmıştır. [12]

 

1922 yılında Türkiye’ye gelen Fransız yazar Claude Farrère’nin mihmandarlığını yaparak Mustafa Kemal'le görüşmek üzere Kocaeli’ne birlikte gitmişlerdir [13] Mütareke döneminde ayrıca “Lâne” adlı bir çocuk dergisi da çıkarmış çocuklar için güldürücü ve eğitici konular işlemiştir. [14]

 

1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Riyâset-i Cumhur Başkâtibi (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) olmuş ama bu görevinden 1925 yılında ayrılmak zorunda kalmıştır. Kısa bir süre İstanbul şehremeniliği de yapmıştır.

 

Eşi Feriha Hanım’ı 1929 yılında veremden kaybetmiş ama aynı yıl Şehremini Rıdvan Paşa’nın kızı Hatice Hanım ile evlenmiştir. [15] Talu’nun bu eşinden 1931 yılında kızları Esin Talû doğmuştur. 1927 yılında yeniden getirildiği Matbuat Müdürlüğü görevini sürdürmekte olan Ercüment Ekrem, 1931 yılında da Varşova Elçilik müsteşarlığına atanır.  Varşova’ya taşındıktan sonra kızı Esin dünyaya gelmiştir. Üç yıl süren bu görevinden sonra  1934’de yurda dönüp gazeteciliğe devam etmeye başlar. Soyadı Kanunu çıktığında “Talû” soyadını almıştır.

 

Çeşitli dönemlerde Mekteb-i Mülkiye, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Gazi Terbiye Enstitüsü Fransızca Öğretmenliği, Galatasaray ve Notre Dam de Sion liselerinde Fransızca ve edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulunur. [16] Onun çok sık iş değiştirmesini devrin kaynakları ve dostları şu şekilde açıklar.  “ Talu, memurluk hayatında her oturduğu koltuğu doldurdu ancak dilini tutamadığından hepsinden birer nükte uğruna yuvarlanıp gitti.” ( Ortaç, Yusuf Ziya. (1963). Portreler. İstanbul: Akbaba Yayınları.)

 

1943 yılında eşi Hatice Hanım’dan da boşanmış,  hayatını kızı Esin ile birlikte Tokatlıyan Oteli’nde sürdürmeye başlamıştır.[17] Bu yıllar arasında öğretmenlik ve gazetecilik yapmaya devam eden Talu, 1948’de gazetecilikte 50. yılını kutlayarak jübilesini yapmıştır. 1950’de Galatasaray Lisesi’nden emekli olur.[18]

 

1952’de Türk-Fransız kültür ilişkilerine katkılarından dolayı “Légion d’honneur” nişanı almıştır. [19] Son zamanlarına kadar Şehir Tiyatroları Edebi Heyeti ve Sular İdaresi İdare Meclisi üyeliğinde bulunan Ercüment Ekrem Talu 26 Aralık 1956’da İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.

 

Roman, hikâye ve tiyatro eserleri kaleme almış olan Ercüment Ekrem, eserlerinde toplumsal meseleleri mizahi bir açıdan konu etmiş;  bazı yazılarında Evliya Çelebi’nin üslubunu taklit etmiş , Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi Gürpınar tarzı bir anlatımı benimsemiştir. [20] “Meşhedi” adlı bir İranlının abartmalı serüvenlerini anlattığı mizahî hikâye ve romanlarıyla da tanınmış bir yazardır. [21]

 

EDEBİ YÖNÜ

 

Ercüment Ekrem Talû,  yazılarında Ebülmuvakkar, Ermel Talu, Çekirge, Ulat, Âşık, Torik Necmi, Karga, Kertenkele, Cin Ahmet, Evliya, Kerbela, Evliyayı Cedit, Meşhedi takma adlarını kullanmıştır. ( Aktaş, Şerif. (2004). “Ercüment Ekrem Talû”. Başlangıcındam Günümüze Kadar Büyük Türk Klasikleri On İkinci Cilt. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yayıncılık. s.148-165.)  Daha çok, Meşhedi adlı bir İranlının abartmalı serüvenlerini anlattığı mizahi hikâye ve romanlarıyla tanınmış olan yazar, Türk Mizah Edebiyatının ilk ve en güçlü yazarlarından birisidir. Romanlarında olduğu gibi, öykülerinde de toplumsal konulara ağırlık vermiş, eski İstanbul hayatını konu alan romanlar da yazmıştır.

 

Ercüment Ekrem'in ilk yazıları 1904'te "Çocuklara Mahsus Gazete ‘de yayımlanır. Bu hadiseyi kendisi şöyle anlatır: "Gazeteciliğe intisabım babamın muhitinde bana arız olan yazı yazmak hevesi ile başlamıştır. İlk nesrim İbn-il Hakkı Tahir Bey'in neşrettiği Çocuklara Mahsus Gazete’ ‘de çıkmıştır. Ben imzamı taşıyan bu çocukça yazıyı hâvi nüshanın satılığa çıktığı gün duyduğum gururu hayatımda bir daha duymadım. O gün bütün dünya benimle meşgul zannediyor ve bu zan ile iftihar ediyordum. Düzine ile satın aldığım o nüshadan, ne yazık ki elimde bir tane kalmadı. Kalsaydı da bugün o çocukça gururumla kendi kendime istihza etmek için ara sıra bir göz gezdirseydim!"[22] (.Hilmi Yücebaş, a.g.e., s. 4)


  1. Meşrutiyetten sonra Tercüman'ı Hakikat Gazetesinde "Ebulmuvakkar "adıyla yazılar yazmaya başlamış, siyasi edebi sosyal konularda yazıları çıkmıştır. Meclis-i Ayan Mütercimliği yapmaya başladığı yıllarda ise İkdam Gazetesinde yazmaya başlamıştır. Bu gazete onun için bir çeşit yazarlık mektebi olmuş olur.

 

Ercüment Ekrem, özellikle romanlarında Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi tarzı anlatımı benimsemiş ve bu iki yazarın üslubunu  birleştirmeyi başarmıştır. "Romanlarının yanı sıra hikâye ve tiyatro vadisinde yazdığı eserlerinde de ısrarla toplumsal meseleleri ele alıp işleyen Ercüment Ekrem, bunların hiçbirinde edebî zevki ve içtimaı nükteleri ihmâl etmez. Aynı zamanda eserlerinde muhtelif tipleri son derece tabii ve canlı tasvirlerle kaleme alan Talû, edebiyatımızda meddah geleneğini yazılarında başarıyla sürdüren müstesna şahsiyetlerden biridir. “

 

"Olgunluk döneminde Evliya Çelebi'nin üslubunu taklit etmeye başlar. 1920 yılından sonra Evliya Çelebi'nin üslubunu taklit ederek fıkralar, yazmış,   Evliya Çelebi'nin gözünden modern bir seyyahlığa soyunmuştur. Yaşadığı dönemin İstanbul'unu bu tip bir yaklaşımla anlatmış, gülünç konulara değinerek şehrin sosyal yönlerini mizahi bir dille aktarmıştır.

 

Yine de en çok mizahi romanları ile tanınmıştı. Meşhedi Cafer ve onun Külhanbeyi yol arkadaşı Torik Necmi'nin maceralarını anlatan roman ve hikâyeleri ile sevilmiştir. 


Eski İstanbul yaşantısını bütün realitesiyle ve tabii çevresi içerisinde eserlerine aksettiren Ercüment Ekrem, yazdıklarıyla okuyucusunu bu mekânlarda seyahat ettirir. Anlatımındaki renklilik ve mizacındaki zarafetle edebiyatımızda apayrı bir yere sahip bulunan Ercüment Ekrem'i oğlu Muvakkar Ekrem onu şekilde anlatır. "Babam Ercüment Ekrem, bir sanat ailesinin orta kuşağı sayılır. Dedesi Recai Efendi hat ustası, babası Ekrem Bey de şair ve bu sahada üstat adamdı.[23]

 

Yazar, öykülerinde daha çok aileyle ilgili değişik konulara yer vermiş, toplumun cahilliği konusu üzerinde de bir hayli durmuştur. Bireysel konuları işleyen öykülerinde "değişik karakterde kişilerle, kurnazlık, cimrilik, aşk, dostluk gibi bireyin yaşamında önem ta­şıyan değişik duygu ve tutumları yansıtmıştır." Kimi öykülerinde ise gülmeceye de yer vermiştir.

 

Çeşitli kaynaklar onun edebi yönü hakkında şu şekilde izahatlar yapmışlardır. “ Ercüment Ekrem, Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim ’in iyi bir halefi ve sıkı bir takipçisi olarak toplum meselelerini mizahla içiçe işledi. Bu duygularla yazdığı  romanlarda yerli tipleri abartılı bir dile alaya almış, şive taklitlerine de yer vermiştir.  Nihad Sâmi Banarlı ’ya  göre Ercüment Ekrem ’in eserleri “ Nasreddin Hoca’dan beri devam eden kudretli ve an’anevi Türk zekâsının, insanların içtimaî hayattan kaptıkları gülünç huyları ustalıkla karikatürize eden meziyetlerle süslüdür.” [24]


Ercüment Ekrem Talû, Farsça, Fransızca, İtalyanca, Lâtince, Yunana, İngilizce, Almanca, İspanyolca, Lehçe dillerini bilen bir yazardır. Özel hayatında birçok şansızlık yaşayan yazar  iş hayatında ise çok yönlü bir insan olmuş, bankacı, politikacı, idareci, şair, romancı, hikâyeci, mütercim, fıkracı, lügatçi, öğretici, dilci  olarak çok yönlü bir insan olmuştur. Ercüment Ekrem'in yazar olarak en belirgin yönü "mizah üstadı" diye anılmasını sağlayan mizahi yazarlığıdır.  Özel hayatında da “ O hakikaten kalemi ile sohbeti ile, mimikleri ile, hicvi ile yüzde yüz "espri" adamı idi. Sayılamayacak kadar çok ve çoğu zihinlerde dağılı kalmış "nükteler" sahibidir. Kimseye yaranmak veya kimseyi yermek için değil, sadece fışkıran zekâsına gem vurmuş olmamak için ve korku, perva tanımadan yazmış, söylemiştir. " (Hilmi Yücebaş, a.g.e., s. 8) [25]
 

Başlıca Eserler

Öykü

  • Teravihten Sonra (1923)
  • Sevgiliye Masallar (1925)
  • Kız Ali (1926), Güldüren Kitap (1927)
  • Meşhedi’nin Hikâyeleri (1927

ROMANLARI

  • Evliya-yı Cedid (Yeni Evliya Çelebi, 1920)
  • Asriler (1922)
  • Gün Batarken (1922)
  • Kopuk (1922)
  • Sabir Efendinin Gelini (1922)
  • Kan ve İmam (1923)
  • Şevketmeâb (1925)
  • Kundakçı (1926)
  • Meşhedi ile Devrialem (1927)
  • Gemi Arslanı (1928)
  • Meşhedi Aslan Peşinde (1934)
  • Kodaman (1934)
  • Pepeloğlu (1938)
  • Beyaz Şemsiyeli (1939)
  • Bu Gönül Böyle Sevdi (1941)
  • Çömlekoğlu ve Ailesi (1945).

ANI
          Dünden Hatıralar (1945)

 

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ

 

Kaynakça

  • [1] Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Ercüment Ekrem, İst. 1957, s. 3)
  • [2] .Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [3] AYDAN ENER SU, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/talu-ercument-ekrem
  • [4] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [5]  Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 508
  • [6] AYDAN ENER SU, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/talu-ercument-ekrem
  • [7]  Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 508
  • [8] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [9] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [10] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [11] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [12] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [13] Anonim,Yasamoykusu.com sitesi, Ercüment Ekrem Talu maddesi, Erişim tarihi:17.12.2011
  • [14]  Anonim,Yasamoykusu.com sitesi, Ercüment Ekrem Talu maddesi, Erişim tarihi:17.12.2011
  • [15] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [16]wikipedia.org/wiki/Erc%C3%BCment_Ekrem_Tal%C3%BB
  • [17] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [18] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [19] Ali Can Sekmeç, Recaizade’nin Ünlü Torunları, Chronicle Dergisi, Sayı 4, 2006
  • [20] AYDAN ENER SU, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/talu-ercument-ekrem
  • [21] Nesin, Aziz. (1973). Cumhuriyet Döneminde Türk Mizahı. İstanbul: Akbaba Yayınları.
  • [22] Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Ercüment Ekrem, İst. 1957, s. 3)
  • [23] Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Ercüment Ekrem, İst. 1957, s. 3)
  • [24] Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Ercüment Talu Maddesi)
  • [25] Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Ercüment Ekrem, İst. 1957, 

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar