Osman Cemal Kaygılı
HAYATI
(d. 4 Ekim 1890 / ö. 9 Ocak 1945) Yazar
Yazılarında O. C., Anber, Kanber, Cımbız, O. C. Kaygısız takma adlarını da kullanan Osman Cemal Kaygılı, Bakkal Mustafa Ağa’nın oğludur. Anne Adı ise Ülfet Hanım'dır.[1]
22 Eylül 1306 (4 Eylül 1890)'da İstanbul, Eğrikapı semti dışındaki Yenimahalle'de doğmuştur. 1310 (1894) İlköğrenimini Cezrî Kasım Paşa İlkokulu’nda ilköğretimini yapmış bu okuldayken1894 depreminde bu depreme okul sıralarında yakalanmış, Fatma adında bir kız tarafından depremden sağ olarak kurtulmayı başarmıştır. Depremden sağ kurtulmasını sağlayan ve kendisinden üç yaş büyük olan bu kızı "Aygır Fatma" romanında Zehra adıyla anlatır. [2
Eğrikapı Rüştiyesi İle Askerî Kâtip Okulu’nu bitirmiş daha sonra Menşe-i Küttâb-ı Askeriyye'den mezun olmuştur. Osman Cemal Kaygılı, 16 yaşında askeri okulu bitirdikten sonra Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye'ye kâtip olarak tayin edildi. 1909'da Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği kaleminde çalıştı, 1912'de, Tepebaşı Tiyatrosu'ndaki bir gösteri sırasında dikkat çekici davranışlarda bulunmuş hatta ve Mahmut Şevket Paşa'ya yapılan suikast ile bağlantısı olduğu şüphesi ile Sinop'a sürgün edildi. [3] Sinop sürgünü üç yıl devam etmiş sürgün sonrasında Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliğindeki görevine devam etmişti. İlk yazıları 1911′den itibaren mizah dergileri ve mizah gazetelerinde çıktı.
Mahmut Şevket Paşa suikastıyla ilgili görülen muhaliflerle birlikte Sinop'a sürgün edildi. . Sinop'ta sürgünde iken kendisi gibi sürgünde olan Refik Halit ve Refi' Cevat ile tanıştı. Refik Halit’in telkinleri ve teşvikiyle yazarlığa hız vermişti. Bu yıllarda yazdığı mizahi yazıları Aydede'de yayımlandı.
Osman Cemal Kaygılı (1913) Sinop’taki sürgünden dönüşünde kâtipliğe devam etmişti. [4] Osman Cemal Kaygılı bir müddet(1917-1920) çiftçilik ve ziraat ile uğramıştı. I. Dünya Savaşı'nda yapılan seferberlik sırasında seyyar tümenlerde kâtip olarak görev aldı.[5] 1918'de hastalığı nedeniyle emekliye ayrılmıştı. I. Dünya Savaşı'nda yapılan seferberlik sırasında seyyar tümenlerde kâtip olarak görev aldı Fakat bu görevi sırasında sağlığı bozulmuş 1917 yılında, 27 yaşında iken zorunlu olarak emekliye ayrılmıştı. [6]
Elbette ki emekli maaşı ile geçinmekte çok zorlanmış bu nedenle tiyatroculuk, sütçülük, sebzecilik, Haliç vapurlarında seyyar satıcılık, vapurlarda biletçilik, pazarlarda manifaturacılık gibi çeşitli işler yapmıştı. [7]
İstanbul'un Eyüp semtinde Otlakçılarda yaşayan sıradan bir insan olarak hayatını devam ettirirken edebiyat dünyasına adım atması 1920 yılı itibariyle başlamış ilk yazıları çeşitli mizah dergileri ve gazetelerde çıkmıştı. İlk yazısı Baha Tevfik'in Eşek adlı güldürü dergisinde yayınlandı.
Gazete ve dergilere şiirler, öyküler, fıkralar, makaleler gönderdi. Cumhuriyet, Son Saat, Vakit, Haber, Son Posta, Son Telgraf gazetelerinde fıkra, öykü, makale ve tefrika romanlar yayınladı.1925-1945 yılları arasında ortaokul ve liselerde Türkçe öğretmeni olarak çalışmaya başladı. İmam Hatip Okulu'nda, Çemberlitaş Ortaokulu'nda, Fener Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. 1926 yılında Leman Hanım’la evlendi Bu evliliğinden bir oğlu dünyaya geldi. Ancak oğlu üç yaşında iken ölmüş ve Kaygılı bu olaydan çok müteessir olmuştu.
1931’de İstanbul’un Köşe Bucağı başlığıyla gezi yazıları yayımladı. 1932’de ilk Türkçe argo lügati olan “ Argo Lüğati tefrika edildi. 1936 yılında soyadı kanunun çıktığında kendisine “Kaygısız” soyadını seçmişti. Kaygısız soyadını tercih etmiş olma nedeni şüphesiz ki yaşadığı olumsuz hayat şartları ile bu olumsuzluklara karşılık hayata bakış açısı nedeniyleydi. Tulumbacı Edebiyatı adıyla tefrika edilen çalışması 1937’de kitap olarak yayımladı. 1943’te yeniden hastalandı. Verem ve mide kanseri hastası olarak tedavi görmeye başlamıştı.
Osman Cemal Kaygılı, 1945'te Vakıf Gureba Hastanesi'nde hayata gözlerini yummuş ve Eyüp Tokmaktepe Mezarlığı’na gömülmüştür.
EDEBİ KİŞİLİĞİ
İstanbul’da mahalle ortamında doğup büyüdü, çağdaşlarından farklı bir yol izledi. Meddah, ortaoyunu gibi seyirlik oyunlara ilgi duydu. Bir halk yazarı olarak tanındı. İlk yazıları 1911′den itibaren Eşek, Karagöz, Aydede, Ayine, Güler-yüz Akbaba, İkdam, Sabah, Hakikat vs.) gibi mizah dergileri ve mizah gazetelerinde çıkmıştı. İlk yazısı Baha Tevfik'in Eşek adlı güldürü dergisinde yayınlandı .Osman Cemal yazılarında Osman Cemal, O. C., Anber, Kanber, Cımbız, takma adlarını kullanmıştı.
Osman Cemal; hikâye, manzum hikâye, anı, sohbet, fıkra, folklorik araştırma-inceleme, oyun, sözlük ve röportaj türlerinde eser veren bir yazardır. Ancak daha ziyade hikâyeci ve romancı olarak tanınmış, hikâye ve romanlarında Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi Gürpınar üslûbunu devam ettirip İstanbul’un kenar mahallelerindeki hayatı anlatmıştır. İstanbul folklorunun zengin örneklerini bulduğumuz bu eserleri tatlı, sade ve anlaşılır bir dil ile yazılmıştır.
İstanbul'un kenar semtlerinde yaşayan sıradan insanların dramlarını işleyen Cemal Kaygılı bir mizah yazarı olarak tanımış olsa da hikâye ve romanlarıyla da dikkat çekmiştir. Osman Cemal kaygılı aslında tam bir hikâyecidir. Onu en iyi tanıtan ifade hikâyelerinde vesikacı bir tutumla İstanbul ve İstanbulluları dile getirmiş olmasıdır.[8] Öykü ve romanlarında İstanbul'un kenar mahallelerinde, sur dışında yaşayan insanları, günlük yaşamlarını, alışkanlıklarını, geleneklerini anlattı.
İlk hikâyesi "Çuvalcı Şeyhinin Halefi"ni 1920'de Alay'da yayımlar. 1921'de bir mizah dergisi olan Ayine'yi çıkaran yazarın yazıları Şebab, Şeytan, Alemdar, Zümrüd-i Anka, Hizmet, Sabah, İkdam, Payitaht, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Gün, Son Saat, Vakit, Haber, Yıldız, Açıksöz, Son Telgraf, Hakikat gibi süreli yayınlarda çıkmıştır. 1923'te basılan bu eseri Altın Babası, Bir Kış Gecesi, Çingene Kavgası, Tekin Olmayan Kedi, Mahkemede Kaynana Gelin Kavgası adlı hikâye kitapları takip eder.
Hikâyelerini realist bir anlayışla yazan Osman Cemal Kaygılı toplumsal gerçeklere uygun çağının sorunlarını iyi gözlemleyebilen ve başarılı çıkarımlar üretebilen bir yazar olmayı başarmıştır. Hikâye ve romanlarında siyasi bir amaç gütmeden yazarlığını siyasete alet etmeyen ender yazarlardan biri olmayı başarmıştır. Siyasi konulara değinmek yerine siyasetin ve siyasilerin olumsuz yönlerini mizah unsuruyla anlatmayı tercih eder. Toplumda gördüğü ya da yaşadığı olumsuzlukları, aksaklıkları dile getirirken kahraman, zaman ve mekândan ziyade hikâyelerinde 'olay'ı önemsemiştir. Bu bakımdan Osman Cemal Kaygılı'nın hikâyeleri Maupassant tarzı dediğimiz olay hikâyeciliği çerçevesinde le alınması gereken bir hikâye tarzındadır. Halk dilinin, inceliklerinden büyük bir ustalıkla yararlanmış ve o döneme kadar kimsenin işlemediği konuları işlemiştir. Dil ve anlatımda kısmen başarılı olmuştur. Kendine özgü bir üslup ve tarz benimsemiş, sade, açık anlaşılır bir dil ile yazmayı önemsemiştir.
İlk romanı Çingeneler, 1939 yılında yayımlanmış, 1942 CHP Roman Yarışması'nda dereceye girmiş ve yazara romancı şöhretini kazandırmıştı. Çingeneler" adlı romanında da İstanbul Çingenelerinin yaşamlarını renkli bir belgesel görüntüsünde yansıttı. Bu romanında çingenelerin hayatı, âdetleri, alışkanlıkları, nahakken yaşantılarına dair pek çok detay ortaya koymuştu Bu romanı, edebiyatımızda çingeneler konusunda yazılmış en iyi belgesel roman olmuştu. 1944 yılında basılan ikinci romanı Aygır Fatma’da Aygır Fatma’nın vesile olduğu, türlü engellere uğrayan bir aşk ile farklı maceralar anlatılmıştır. Bekri Mustafa, Kovuk Palas'ın Esrarı ve Akşamcılar romanlarında ise içki ve eğlence konuları işlenmiştir. ( BKZ Çingeneler Hakkında Konu Özet Analiz Osman Cemal Kaygılı )
Üfürükçü adlı üç perdelik komedisi 1935 yılında basılan yazarın Kavuklu, Pişekâr ve Zenne rollerini başarı ile taklit edebildiği Karagöz oyunlarında on yedi farklı ağızda konuşabildiği belirtilir. Kaygılı’nın kitap haline gelemeyen. İstanbul ve Mezarlık Kızı, Bana Benziyor mu? Ramazan Revüsü gibi birçok oyunu vardır. [9]
“Osman Cemal, Kumkapı, Kasımpaşa, Samatya, Hasköy gibi semtleri; bu semtlerdeki sosyal hayatı; Çingeneler, tulumbacılar, hovardalar, akşamcılar, külhanbeyleri gibi tipleri; meyhaneler, kahvehaneler, gazinolar gibi eğlence yerlerini" (Mangır: 2011: 754) [10]konu etmiş bir halk yazarıdır.
Osman Cemal Kaygılı, hayattayken hak ettiği yeri bulamamış, Sait Faik gibi yazılarını "şaheser" olarak görenlerin yanı sıra onu yazar olarak bile kabul etmeyen eleştirmenlere de rastlanmıştır. Buna rağmen İstanbul'u bir film şeridi gibi göz önünden geçirtmeyi başarabilen yazar sayısı oldukça azdır.
ROMANLARI:
Çingeneler (1939) ( BKZ Çingeneler Hakkında Konu Özet Analiz )
Aygır Fatma (1944)
Bekri Mustafa (1944)
Öykü:
Eşkıya Güzeli (1925)
Sandalım Geliyor Varda (1938)
Altın Babası (1923)
Bir Kış Gecesi (1923)
Çingene Kavgası (1925)
Goncanın İntiharı (1925)
Oyun:
Mezarlık Kızı (1927)
Üfürükçü (1925)
İstanbul Revüsü (1925)
Araştırma-Folklor:
İstanbul'un Semai Kahveleri Meydan Şairleri (1937)
Köşe Bucak İstanbul
ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ
KAYNAKÇA
[1] ARAŞ. GÖR. ESENGÜL SAĞLAM CAN ,http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/kaygili-osman-cemal
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Cemal_Kayg%C4%B1l%C4%B1
[3] Yüzüncü, Reşat Feyzi (t.y.). Osman Cemal Kaygılı, Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. Ankara: Çığır Kitabevi.
[4] Mangır, Mediha (2011). "Osman Cemal Kaygılı -Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri-". Turkish Studies. 6/4 Fall. s. 755-768.
[5] Yüzüncü, Reşat Feyzi (t.y.). Osman Cemal Kaygılı, Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. Ankara: Çığır Kitabevi.
[6] ARAŞ. GÖR. ESENGÜL SAĞLAM CAN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/kaygili-osman-cemal
[7] Mangır, Mediha (2011). "Osman Cemal Kaygılı -Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri-". Turkish Studies. 6/4 Fall. s. 755-768.
[8] Apaydın, Mustafa (2011). Osman Cemal Kaygılı'nın Hikâyeciliği. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.
[9] ARAŞ. GÖR. ESENGÜL SAĞLAM CAN ,http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/kaygili-osman-cemal
[10] Mangır, Mediha (2011). "Osman Cemal Kaygılı -Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri-". Turkish Studies. 6/4 Fall. s. 755-768.