Şarab Kökeni Anlamı Şarap Türleri Benzetmeleri Söz Grupları

11.01.2023

 

Osmanlıca şarâb :  شراب

Şarâb Sözcüğün Arapça Kökeni

Şarâb sözcüğü, Arapça kökenlidir ve Arapçadaki “ şrb” köküne dayanmaktadır. Şarâb sözcüğü Arapçadaki “ şrb” kökünün ism-i failidir.  Arapça “ şrb “ kökünden sarhoş eden veya etmeyen haram veya helal her türlü içki anlamlarında sözcükler üretilir. Bu nedenle şurb, şurub, içti anlamına gelen şaraba, eşribe, içme anlamına gelen meşreb- maşrab, içilen su kabı anlamına gelen maşraba, meşrubat, şerbet sözcükleri de “ şrb “ kökünden gelmişlerdir.

Şarâb Sözcüğün Sözlük Anlamları

Şarab sözcüğü sözlüklerde “ İçilecek şey, şarap  (eşribe) bade, hamr, mey, sah-pâ , haram veya helal olan içilecek içkiler...” anlamlarıyla tarif edilir.  Şarab , sözcüğün eski edebiyatta Arapça, Farsça Türkçe kökenli pek çok eş anlamlısı vardır.  Eski edebiyatta ve eski dilde farklı veya aynı dillerden gelen çok sayıda, yakın, eş aynı anlamlı sözcükler, birleşik kelimler vb vardır.

Şarab ve Alkollü içki Anlamındaki Sözcükler Birleşik Kelimeler

Âbgine:  şişe, cam, sürahi, pencere camı, billur cam, cam bardak

Âb-ı ahmer, âb-ı âteşîn, ateş-i ter  (Kırmızı şarap),

Ab-ı engur ( Üzüm suyu) (AB -I ENGÜR NEDIR )

Ab-ı harabat  (meyhane suyu)

Ab-ı kevser ( Cennet suyu)  ( bkz KEVSER VE ŞARAP )

Arakı: Rakı 

At kulağı kadeh : Uzun kadeh.

Bâd-ı şimalî (Farsça:  Kuzey rüzgârı – şarab)

Bade / mey : İçki -Farsça ( bkz BADE İÇME RÜYADA AŞIK OLMA GELENEĞİ VE ÖZELLİKLERİ

Bâdekeş  ( Şarap içen- Farsça),

Bezm :   Meclis, işret, içkili eğlenceler

Bint-ül kerem ( kerem- kızı:  şârab, hamr anlamında

Bint’ül İnep : Üzüm kızı mecazen rakı veya şarap BINTÜ'L INEP ( ÜZÜM KIZI ) MAZMUNU

Çakır: Eski Türkçede şarap anlamı da  taşır. 

Câm-ı Cem, Câm-ı cihannüma, Câm- âlemnüma,: Cem’in şarab kadehi veya aynası

Câm: İçki bardağı

Câm- âlemnüma,: Cem’in şarab kadehi veya aynası

Câm-ı âteş-reng: Ateş renkli kadeh

Câm-ı billûr: Billur kadeh

Câm-ı Cem: Şarabın mucidi kabul edilen Cemşid’i Hurşid’inkadehi

Câm-ı cihannüma: Cem’in cihanı gösteren aynası. Cem bu aynaya bakarak memleketinin her yerini izler;  kim rüşvet yedi, kim ne iş yaptı onu bilirmiş.

Câm-ı gül-gûn : gül-fâm, gül-renkli kadeh

Câm-ı la‘lîn: La’l rengi kadeh veya la’l taşı ile bezeli kadeh

Câm-ı Lebriz : Ağzına kadar dolu kadeh

Câm-ı mînâ: şeffaf, şarap şişesi, mine renli veya mine kadeh

Câm-ı musaffâ: Sâfileşmiş. Temizlenmiş. Süslenmiş kadeh

Câm-ı rûşen: parlak kadeh

Câm-ı yâkutî. Yakut renkli, yakutla bezeli kadeh

Câm-ı zernigâr:  Altın ile işlenmiş, yaldızlı kadeh

Câm-ı zerrîn:   Altın renkli,  altından yapılmış veya altın işlemeli kadeh

Dem-keş:  (  Nefes çeken, Şarap içen. Farsça)

Dide-i  horos : Horoz gözü  ( şaraba verilen bir diğer isim ) 

Dostkâni : arkadaş veya sevgililerle içilen şarap, bir toplantıda bulunanlara şarap ikram etme ve büyük sagar, kadeh

Dostkâni Muhabbet:   şarap içen  mahbub meclisleri ( bkzDostkâni ve Dostkâni Muhabbet Şiirimizde Mahbub Meclisleri

Duhter-i Rez: Üzüm Kızı ve Şarap

Dürdkeş :  ( Tortulu şarap içen- Farsça)

Dürd-i Mey : Şarap Tortusu

ENGÜRÜ bir cins şarab, Ankara şarabı

ERGUVAN ŞARABI : Erguvandan yapılan veya erguvan renkli şarab

Evije : Halis şarap

Fazih:  Hurma koruğundan yapılan şarap.

Gedû: Büyük su kabağından kadeh ( bkz KABAK KADEH NEDIR KABAK HEDEF KABAK ASMAK VE GEDU )

Gökkandil olmak : Fazla sarhoş olmak

Gubeyra:  Habeş’te darıdan yapılan bir cins şarap.

Habâb: Şarabın üzerinde oluşan hava kabarcığı.

Habbe, mercimekten küçük kabarcık 

Hamyâze: İçkiden sonraki gevşeme hali

HARABAT : Harap ise yıkılmış, uçmuş,  virane mecazi manada Meyhane müdavimi, harabati,  gönül ehli

Harâbâti : Mestâne- Sarhoş

Hamr : Şarab, sarhoşluk veren şey. ( bkz HAMR VE HAMRA NEDIR)

Hammar:  Şarap yapan, satan, Meyhaneci kasiyeri, şarab için rehin eşya  alan  ( bkz HAMMÂR NEDIR MEYHANECI MÜRŞITI )

Handeris :  Eski şarap.

Haniye:  Şarap.

Hum : Şarap küpü. İçine şarap doldurulan küp Farsça( HUM VE HUM HANE ( ŞIIR DÜNYAMIZDA KÜP )

Humhâne :  Meyhane. Şarap küplerinin konulduğu yer. (Farsça)

Humar: İçki sonrası çekilen baş ağrısı ( bkz HUMAR ( İÇKI SONRASI BAŞ AĞRISI)

Hun-i cân :  Şarap.

İgtibak:  Akşam vaktinde şarap içmek.

İsfend : Şarap.

KÂSE : su, şarap sıvı konulan cam, çini, toprak vb den yapılan, derince ve kulpsuz kap.

KÂSE-I FAĞFUR: Çin kasesi, Çin malı çiniden yapılmış kâse kadeh, Çin hükümdarı,

Kafkaf :  Şarap, hamr.

Kandid: Şeker  kamışı şarabı

Kayl:  Öğle vakti şarap içmek.

Kevser Şarabı : Cennet şarabı, Cennette akan şurub nehri

Kındîd : Şarap, hamr.

Kınnîne :  Büyük şişe.Şarap kabı.

Kulkul : Şarab şişesinin kadehe dökülürken çıkardığı ses. ( bkz KULKULNEDIR ESKI ŞIIRIMIZDE GULGUL)

Kûze: Gûze:  Şarap veya su  testisi

Kümeyt : Koyu doru at. Kırmızı şarap ( b kz KÜMEYT NEDIR DORU AT VE ŞARAP)

Kummehan: Şarap köpüğü.

Kut-ı Mesih:  Hurma. Şarap.

Lây : Şarap tortusu ( bkz KÜLHANI-I LAYHAR KIMDIR KISSA VE ŞIIRLERDE LAYHAR VE SENAI)

Maziye: Şarap, hamr.

Meşmule: Şarap.

Meşrubat:  İçilen şeyler. Herhangi bir içilecek şey. Şarap. ("Hamr" denen içkiye de şarap denir.)

Mey: Şarap, içki. (Farsça)

Mey-aşam: İçki içen. Şarap içen. (Farsça)

MEY-I ENGÜRÜ: Engürü şarabı

Mey-füruş:  Şarap satan, meyhâneci, şarapçı. (Farsça)

Mey-gun: Şarap renginde olan, kırmızıya yakın olan. (Farsça)

Mey-keş: İçki içen, şarap içen. (Farsça)

Mey-perest: ) Devamlı şarap içen. (Farsça)

Meygûn :  Şarap rengi. (Farsça)

Meyhâne :  Şarap içilen yer, içkievi. (Farsça) MEYHANE NEDIR OSMANLIDA MEYHANE ADABI VE EĞLENCELERI)

Mishat: Şarap koyacak kap.

MUĞ MUĞAN PİR-İ MUĞAN: Mecusi ve Zerdüşt  Keşişi Pir-i mey, Pir-i mey furuş,  hammar; Pir-i Mugan;  ihtiyar Mecusi keşişi, meyhaneci anlamlarına gelir.

Mukalkal:  Şarap, hamr.

Müdam: Şarap, mey, hamr.

Müdamî: Devamlı olarak şarap içen.

Müdmin : Ayyaş

Müdâm : Cevheri şarab – Devamlı * yani ayyaş * anlamı ile tevriyeli kullanılır.

Mül:  Şarap. (Farsça)

MÜSELLES:  (Üç kere kaynatılan ve damıtılan, haram olmadığı düşünülen şarab ( bkz: MÜSELLES NEDIR HARAM OLMAYAN ŞARAP )

Müskir: Sarhoş edici, şarap ve içki.

Mustar:  Şarap.

Naki':  (Çoğulu: Enkia) Kuru üzümü su içinde ıslatarak yapılan şarap.

Nebiz: Hurma şarabı

Nakıs:  Ekşi şarap.

Nuşdaru:  Panzehir.  Tiryak.  Şarap. (Farsça)

Pakend : şarap, bâde. (Farsça)

Peymane: Büyük kadeh. (Farsça)Şarap bardağı. (Farsça)

Pir-i mey : Şarab piri- ihtiyar Mecusi keşişi,

Pir-i mey furuş: Şarab saçan ihtiyar Mecusi keşişi,

Pir-i Mugan : İhtiyar meyhaneci, Mecusi keşişi,

Piyâle: Kadeh. Şarap bardağı. (Farsça)

Rah: (Çoğulu: Rayâh) Şarap, içki, hamr.

Rıtl- ratl : Bir litre şarap

Ratl-ı girân : Bir litreye yakın dev kadeh

Rahîk : Saf şarap

Reyah: (Tekili: Râh) şaraplar.

Sa'f:  Bir şarap cinsi.

Sabûh :   Sabah içilen şarap. (Arapça) ( bkz SABUHI NEDIR SABAHLEYIN İÇILEN MAHMURLUK ŞARABI)

Sabuhi: Sabahleyin şarab içmek , sabah şarabı 

Sahbâ / صهبا:  Şarap. (Arapça)

Sebû:  Büyük testi veya büyük kadeh  ( bkz SEBU NEDIR BÜYÜK TESTI SEBÛ KADEH

Saki:  Şarab dağıtan

Selsâl : İçimi kolay olan şarab

Seru: Boynuz.  Boynuzdan yapılmış şarap kadehi. (Farsça)

Sırf: Su katılmamış şarap

Sifâl:  kafatasından kadeh,  ( bkz SIFÂL NEDIR ÇANAK VEYA KAFATASINDAN KADEH )

Sürh, Surh- Sürahi : ( bkz SÜRH NEDIR KÖKENI KULLANIM YERLERI )

Siyahmest: Aşırı sarhoş olmak ( Muhammet Nur Doğan “ Divan Şiirinde şarap Metaforları “https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/158237

Süci ( SÜCİG) : Eski Türkçede şarap 

ŞAHDARU: Şarabın ilk adı, can veren ilaç -şah ilacı - anlamında mecazen şarab Farsça kökenli sözcük - 

Şarâbî / شراب: Şarapçı.  Şarap rengi. (Arapça)

Şarâb-âver: Şarap getiren 

Şarâb-ı bî-gaş: hîlesiz ve katkısız şarap.

Şarâb-ı dilgüşâ: Gönül açan, süsleyen şenlendiren şarap 

Şarab-ı lale rengi  : Lale renki şarap , hatta lale biçimli şarap kadehi 

Şarâb-ı nâb : katkısız şarap.

Şarâb-ı nûhî : bin senelik eski şarap.

Şarâb-ı rumnâni : nar rengindeki şarap.

Seb':  İçmek için şarap satın almak.

Sebic:  Yatık veya sekik adı verilen, ağzı dar şarap testisi.Hurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap.

Sekkare: Şarap yapan.

Şemul:  Sâfi halis şarap.

Şerâbhâr / شرابخوار : Şarap içen. (Arapça - Farsça)

Şerib:  Yabancı kimse ile oturup şarap içen.

Seru: Boynuz.  şarap kadehi. (Farsça)

Sürh-âb: Kırmızı su. Mecazi olarak  Kan veya şarap. (Farsça)

Şürb-i Yehud: Dinen yasal olduğu halde gizli gizli şarab içen Yahudi (Muhammet Nur Doğan “ Divan Şiirinde şarap Metaforları “https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/158237

Tadahduh:  Şarap dökülmek.

Tahamür:  şarap yapmak.

Tıla': Üzüm suyundan kaynatmak sebebiyle üçte birinden azı giden şarap. merhem, yağ, ilâç.

Tişrab:  Şarap içmek.

Ukâr : Kımızı şarab

Ulk: Şarap.

Ümm-ül habâis:  (Kötülüklerin anası) şarap, içki.

Ünnab şarabı: Kırmızı renkli güzel kokulu şarab

Unuşe: Refah, huzur, rahatlık mecazi olarak şarab , içki

Yakut-u müzab:  Kıvama gelmiş olgun yakut mecazen :  Göz yaşı. Kan.Kırmızı şarap.

Zerab:  Beyaz şarap. (Farsça)

Zerdab:  Beyaz şarap. (Farsça)

ŞARAP İLE İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZI TIKLAYINIZ.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar