13.03.2015
Tâcü't-Tevârîh, Hoca Sadettin Efendi'nin yazdığı bir eserdir. Eser, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan I. Selim'in ölümüne kadar geçen süreci aktarmaktadır. Tâcü't-Tevârîh'in el yazmasının bir nüshası, İskilip Halk Kütüphanesi’nde “El Yazma Eserler “ bölümündedir. [1]
Tâcü't-Tevârîh; ilk önce 1862 yılında dönemin matbaa imkânları kullanılarak Maarif Nazırı Nevres Paşa tarafından 2 cilt olarak basılmış, [2]ayrıca 1974 - 1979 yılları arasında İsmet Parmaksızoğlu tarafından sadeleştirilerek günümüz Türkiye Türkçesine de 5 cilt olarak aktarılmıştır. [3]
Tâcü't-Tevârîh; pâdişâh III. Murad'a sunulmuştur. [4] Eserin son bölümü; o dönemde yaşamış olan âlim ve şâirler ile dîn ve tasavvuf ehlinin de hayat öykülerini içerir. Hoca Sadettin Efendi; eserini yazarken kendisinden önce yazılmış olan Âşıkpaşazâde, İdris-i Bitlisî, Neşrî ve diğerlerinin eserlerinden de faydalanmış ve bu eserlerde hatalı, çelişkili, taraflı ve abartılmış bulduğu bilgileri ayıklamıştır. [5]Yapıtın son bölümü aynı zamanda o döneme ilişkin bilgin, şair, din ve tasavvuf insanlarının yaşam öykülerini ele almıştır.
Eser, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan Yavuz Sultan Selim 'in ölümüne kadar geçen dönemi anlatan önemli bir kaynaktır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Topkapı Saray III. Ahmet Kütüphanesi, Nuruosmaniye ve Ayasofya kütüphanelerinde yazma ve basma örnekleri bulunmaktadır. Sadeleştirilmiş basımı 5 cilt olarak İsmet Parmaksızoğlu tarafından hazırlanıp yayımlanmıştır.
Tac üt-tevarih; tarihçilik tekniği açısından izlediği ve sergilediği eleştirel bakış ve görüş ile ayrıntılı ele aldığı olaylar açısından değer taşır. Hoca Sadettin Efendi, yapıtını yazarken kendisinden önce yazılmış olan Âşıkpaşazade (Tevarih-i Ali Osman) , İdris-i Bitlisi ( Heşt bihişt (Sekiz cennet) , Neşri Tarihi Cihannüma ve diğerlerinin yapıtlarından yararlanmış ancak bu yapıtlardaki yanlışlık, abartma, çelişki ve yan tutmalar şeklindeki hataları ayıklanarak eserine almıştır. Yapıtta ayrıca I. Selim dönemine ilişkin çeşitli bilgileri padişahın nedimi olan babası Hasan Can'ın anlattıklarından faydalanarak yazmıştır.
Hoca Sadettin Efendi (1598 - 1599) yılları arasında Osmanlı devletinin 23. Şeyhülislamı olarak görev almış babası Hasan Can kadar devlet adamları tarafından sevilmiş ve görüşleri itibar görmüştür. Sadettin Efendi, padişahların musahibi ve akıl hocası olarak tarihi önemi olan bir şahsiyettir.
Eseri Türkçe olarak kaleme almasına rağmen o zamana göre bile aşırı ve ağır bir dille yazmıştır. Eser pek çok eserden alıntılar içermektedir. Özellikle , İdris-i Bitlisi’nin Heşt bihişt- Sekiz cennet adlı eserin tercümesi gibidir. Eserinin içine kendisi de pek çok bilgi katmış olmasına rağmen eser bir yönüyle tercüme eser olmak durumda kalmaktadır. Buna rağmen Hoca Sadettin Efendi’nin yazdığı bu tarih kitabı hem Osmanlı ve Türk hem de batılı tarihçilerin kaynak olarak kullandıkları başlıca eserlerden birisidir. Batı dillerine de birçok tercümesinin yapılmış olması hem bizde hem de batı da önemli bir tarihi kaynak olduğunun göstergesidir.
Bu eser aslında idris-i Bitlisi'nin yazdığı Farsça Heşt Behişt adlı eserinin bir tercümesidir. Hoca Sadettin Efendi eserini hazırlarken başka Osmanlı tarihlerini de kullanmış; Neşri'den de muhakkak ki istifade etmiştir. [6]Hoca Sadettin Efendi hakkında detaylı bir çalışma Babinger, Hoca Sadettin Efendi’nin tam adının “Sadeddin Mehmed bin Cân bin Hafız Mehmed bin Hafız Cemaleddin”olduğunu belirterek, aslen İsfahanlı bir Fars ailesine mensup olduğunu kaydeder.
Babinger, Hoca Sadettin Efendi’nin dedesi olan Hafız Mehmed’in Çaldıran seferi dolayısıyla oğlu Hasan Cân ile birlikte İstanbul’a geldiğini, oğlu Hasan Can’ın saraya girerek Sultan Selim’in saltanatının son altı yılında nedimliğini yaptığını yazar. [7]Hasan Can, Yavuz Sultan Selim’in son nefesini verirken dahi yanı başında bulunan Yavuz Sultan Selim’in çok değer verdiği önemli bir devlet adamıdır. Babası Hasan Can’dan Sultan Selim hakkında hikâyeler dinleyen Sadettin Efendi’nin daha sonraları bunları “Selimname” adlı eserinde kaleme aldığını da belirtir. [8]
Selimname, Tac’üt Tevarih’in II. Cildine ilave edilmiş, babası Hasan Can’dan dinlediği on hikâyeden oluşmaktadır. Selimname, Ahmet Ugur tarafından neşredilmiştir. [9]( bkz Keşfî Mehmed Çelebi Selimname, Kılıççızâde İshak Çelebi Selimnâme (İshaknâme)- Kalkandelenli Sücûdî ve Selimnâme'si- Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi Tabakatül-Memalik, Selimname- Said b. Abdülmuteal ve Selimnamesi- SELİMNAME Koca Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi )
Resim Alıntı : TDİA- âcü’t-tevârîh’ten minyatürlü iki sayfa (İÜ Ktp., TY, nr. 5970, vr. 14a, 365b)
Babinger, Sadettin Efendi’nin 1536 yılında İstanbul’da doğduğunu, 1555’te mülazımı olduğu Ebussuud Efendi’den ders gördüğünü belirtir. 1571 yılında sahn olduğunu, 1574 yılında Manisa’ya orada vali olan Şehzade Murat’a hoca olarak gönderildiğini ve bundan sonra “Hoca ”lakabını almış olduğunu, 1574’te III. Murat’ın padişah olmasıyla onun sadık danışmanlığına devam ederek “Hoca-i Sultani” unvanını aldığını yazmaktadır. Kaynaklara göre Hoca Sadettin Efendi devlet siyasetine de karışabilecek kadar görüşlerine değer verilen bir devlet adamıdır. İngiltere ile iyi ilişkilerden yana olduğunu, önceleri Fransa tarafında iken Kraliçe Elizabet’ten beş bin düka almış olduğundan İngiltere yanlısı bir siyaset güttüğü Babınger ‘in iddiaları arasındadır. [10] Babinger, Macaristan’a karşı açılan sefere III. Mehmet’i ikna edenin o olduğunu vurgulamaktadır. Düşmanlarının tüm çabalarına rağmen III. Murat dönemindeki konumunu III. Mehmet devrinde de koruduğunu ileri süren Babinger, onun Mart 1598’de Şeyhülislam olduğunu, bundan iki yıl sonra ise “Mevlid-i Nebevi” günü Ayasofya’da dua etmek üzere iken öldüğünü belirtir. Hepsi en yüksek makamlara ulaşabilmiş olan oğullarının tabutunu Eyüp’te Yahya Efendi Tekkesinin avlusuna defnettiklerini de yazmıştır. [11]
Tacü’t-Tevarih’e kadar yazılan tarihlerin büyük çoğunluğunun Farsça yazılmıştır. Hâlbuki bu eser Türkçe yazılmıştır. Bu eserden önce yazılan tarih kitaplarında büyük kronolojik hatalar, kayırmalar, yalan yanlış bilgiler bulunmaktadır. Fakat Hoca Sadettin’in eseri bu hatalardan ve yanlışlıklardan arınmış durumdadır. Eser bu açıdan da önem taşır. Parmaksızoğlu, Hoca Sadettin’in eseri II. Selim’in padişahlığı sırasında kaleme almaya başladığını fakat bir süre başka işlerle meşgul olduğundan bu yazma işine ara verdiğini ve nihayet eserini III. Murat’a sunduğunu belirtmektedir.
“Tacü’t-Tevârîh” Hoca Sadettin’in en önemli eseridir diğer birçok eseri daha olmasına rağmen özellikle bu eseri ile tanınmış ve etkili olmuştur. Babinger, eserin sultanın emriyle yazılmış olmamasına rağmen bugün hala eski Osmanlı tarihi için en önemli bir başvuru kaynağı olduğunu vurgular
Tarih yazım tekniği ve yöntemi açısından oldukça nesnel ve eleştirel görüş içeren bu yapıt dil ve anlatım olarak aynı derece de başarılı değildir. Dil ve anlatım olarak Osmanlı Türkçesinde sık sık kullanılan süslü, secili eski nesrin güç anlaşılan örneklerindendir
OSMAN GAZİ’NİN EDEBALI’NIN EVİNDE GÖRDÜĞÜ RÜYA
Yarab eyle gecemi, günlerimi aydın
Olursa çabam, sebeb doğuşuna hakkın
Tedbirde beni gerçeklere yakın eyle
Görünsün dinin pırıltıları böylece
Batsın toprağa din düşmanlarının dirisi
Gücümden olsun perişan kâfir çerisi
Eyle sen kılıcımı çerağ din yoluna
Rehber eyle hak yolunda çarpışanlara
Temiz bir ad sahibi kıl kazandır beni
Lutfun göreceği yere uzandır beni
Efendimsin ey keremi bol, ihsanı bol
Kazanmak için rızanı, göster bana yol
Önder eyle Mustafa’nın emrini bana
Ver savaştan övünme nimetini bana
Rabbine derdini böyle açar iken
Her işte kendini hakka ısmarlar iken
Hem yalvardı yakardı, hem secdeye vardı
Açık gözleri, doldu uykuyla kapandı
Gördüki ufuktan bir dolunay doğmakta
Durağı yüce şeyhin makamı olmakta
Gelince durdu Osman’ın karnı üstünde
Dallı budaklı bir ağaç bitti özünde
Öyle bir dal ki Tanrı’nın sanki gölgesi
Bittiği yerse Osman’ın temiz göbeği
Bir ağaç ki mutluluk onda meyve vermiş
Kökleri oynatılmaz yerden öyle bitmiş
Büyümüş yükselmiş gövdesi ta göklere
Yapraklarının gölgesi düşmüş her yere
Gölgeliğinde dağlar tepeler yer almış
Her dağ eteğinde temiz pınarlar olmuş
Bu pınarlara kol kol insanlar gitmekte
Kimi bunlardan bostanlara su vermekte
Kimi suları âb-ı hayat gibi içer
Kimi bağında bahçesinde ekin biçer
Kimi bunlara çeşmeler hayırlar yapar
Kimi bu çayırlarda safalara dalar
Açıldı gözü de bahtı gibi uykudan
Yorduğu düşü öğrendi Edebalı’dan
Şeyh dedi: “Ey talihi, bahtı parlak civan
Sen, çoluğunla çocuğunla oldun hakan
Muştular sana ki, bundan böyle Han oldun
Tuğ ve sancak, çeri sahibi sultan oldun
Bu düş oldu bana güveyliğine berat.”
Diyerek ona eyledi bunu nasihat
İki mutluluk ışığı olunca yakin
Doğdu ikinci yılda Orhan Gazi bilin
Yorulması düşün dosdoğru, gerçek çıktı
Nuru, ışığı bütün cihanı ışıtacaktı
Nur etsin Tanrı haber ehlinin ruhunu
Kutlasın Allah ibret ehlinin sırrını
Hoca Sadettin Efendi Tâcû’t-Tevârih-1 Yalınlaştıran İsmet Parmaksızoğlu Kültür Bakanlığı Yayınları
İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ
Zafername-i Hazret-i Sultan Murad Han Rahimizade İbrahim Çavuş
Tâcü't-Tevârîh Hoca Sadettin Efendi ve Osman Gazi'nin Ş. Edebali'nin Evinde Gördüğü Rüya
KAYNAKÇA
[1] Ercan GÜMÜŞ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI, MASTER TEZİ, ANKARA, 2008, Sfh, 35
[2] TDV İslam Ansiklopedisi, Hoca Sadettin Efendi, Maddesi ,
[3] İsmet Parmaksızoğlu ,Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, Hazırlayan:, C. I, 4. baskı, Sistem
Ofset, Ankara, 1999, s.10
[4] Babinger, a.g.e., s. 137-138. Babinger, a.g.e., s. 139.
[5] Ercan GÜMÜŞ, age. Shf, 35-37
[6] Frof. Dr. Halil iruAlClX.- Dog. Dr. Bfilent ARl.'osMANLr-rURK TARiHgilirbi UzeninE NoTLAR
[7] Ercan GÜMÜŞ, age. Shf, 35-37
[8] Babinger, a.g.e., s. 137-138. Babinger, a.g.e., s. 139.
[9] TDV İslam Ansiklopedisi, Hoca Sadettin Efendi, Maddesi
[10] Ercan GÜMÜŞ, age. Shf, 35-36
[11] Babinger, a.g.e., s. 137-138. Babinger, a.g.e., s. 139.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın