MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ

03.08.2012




MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ 

(d. Tokat , Zile 1932 / ö. 8 Temmuz 2006)

Romancı, hikâyeci, oyun yazarı, memur.

 

 

1932 yılında Tokat'ın Zile ilçesinin Kislik Mahallesinde doğdu.  Yazarın babası bir ara Zile Belediyesi Rüsumat Dairesi amirliği yapmış, ticaretle de uğraşmış olan tahsilli bir kişi olan Abdurrahman Sepetçioğlu’dur. (1900-1974 ) [1] Annesi ise Cemile Hanım’dır. Yazar, Zile eşrafından orta hâlli bu ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.

Yazarın baba tarafından dedesi ( ö. 1944)  Hacı Hafız Mustafa Efendi, İstanbul’da medrese eğitimini görmüş, askerliği süresince Mekke’de, Mekke Şerifi’nin oğluna çeşitli dersler vermiş; müftülük görevinde bulunmuş; âlim, arif ve şair bir zattır. ( DR. SELAMİ ALAN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sepetcioglu-mustafa-necati) Baba tarafından büyük dedelerinden birisi sepet ördüğü için bu aile Zile halkı tarafından  “sepetçiler” lakabıyla bilinmekte olduğundan Soyadı Kanunu ile birlikte “Sepetçioğlu” soyadını kullanmaya başlamıştır. (Argunşah, 2007: 18).

Yazıları ve eserlerinde “Ahmet Cemil, Bir Zileli, Ergene Pars, Ergun Kaftancı, Me Ne Se, Velihan Bahadır” takma adlarını da kullanmış olan Sepetçioğlu’nun nüfus kayıtlarındaki gerçek adı ise Hacı Necati’dir.  İlk ve ortaokulu Zile'de okumuş (1947 ) Zile Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeninin yönlendirmesiyle edebiyata ilgi duymuş ve lise yıllarında yazı hayatına başlamıştır. [2]

Zile ve Tokat’da lise olmadığı için lise eğitimine Sivas Lisesinde başlar. ( 1947 ) Ancak lise eğitimi hayli sorunlu geçecek lise tahsilini pek çok lise değiştirerek ve hayli meşakkatli bir biçimde bitirecektir. İlk gittiği Sivas Lisesinde başarılı olamayınca önce İstanbul’a sonra Tokat,  sonra da Bursa lisesine gidip gelir. En sonunda tekrar İstanbul Çapa liseleri olmak üzere çeşitli yerlerde okumak zorunda kalmış, lise son sınıfı ise Necip Fazıl Kısakürek’in de yardımı ile Haydarpaşa Lisesine giderek tamamlamıştır. Haydarpaşa Lisesinde okurken Mahir İz ve  Hüseyin Nihal Atsız’ın yakınlığını görmüş bu yazarlarla dostluk kurmayı başarmıştır. (1950)  Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun edebiyata ilgisi ortaokul yıllarında başlar. Kendisinin verdiği bilgiye göre ilkyazı denemeleri şiir ve  hikâye türündedir. [3]

Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümüne giren yazar bu bölümde öğrenci iken hem Türk-İslâm ve Avrupa Sanatı dallarında sertifika almış hem de Arap ve Fars Filolojisi bölümleri derslerine de girmiştir.  Fakültede iken devrin önemli  hocaları olan Ahmet Hamdi Tanpınar   ve Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ dan dersler almış bu değerli hocaların öğrencisi olmuştur.[4] (1956). İşte o yıllarda da Peyami Safa   ile dostluğu başlamıştır. 
 
Sepetçioğlu’nun asıl yazarlık hayatı Türkoloji bölümünde okurken başlar. Zira Sepetçioğlu 1950’li yıllardan itibaren matbuat âleminde hikâyeleri ile kendini gösterir. Bu bağlamda Milliyet gazetesinde (1950),-Ergene Pars takma adıyla- bir hikâye neşreder. Ertesi yıl Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde bir hikâyesi çıkar. Ardından, Peyami Safa’nın teşvik ve yardımı ile Türk Düşüncesi dergisinde hikâye neşreder. [5]

Yazar 1954 yılında henüz fakültede öğrenci iken okul arkadaşı olan Muazzam Gürşen Hanım’la  evlenir.[6] Bu evlilik ve Muazzam Hanım sayesinde  Sepetçioğlu, Türk Ocağı çevresi ile de tanışmış olacaktır. "Sepetçioğlu yıllar sonra bunun önemini şöyle açıklar: “Benim bu günümü bu evliliğe borçluyum. Karım Türk Ocağı üyesiydi. Ben de üye oldum. Hamdullah Suphi Tanrıöver ile çok uzun yıllar yakınlığım böyle başladı. Fakültede Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Ocağı’nda Abdülhak Şinasi Hisar  ile yakın temasım oldu” (Ersöz 1989: 12). "[7] Türk Ocakları’na üye olması Sepetçioğlu’nun edebî ve kültürel muhitinin genişlemesinde büyük rol oynayacaktır. O sebeple daha üniversite öğrencisi iken devrin önemli gazete ve dergilerinden olan; Türk Sanatı, Büyük Doğu, İstanbul, Türk Yurdu gibi yayın organlarında çeşitli yazıları ve hikâyeleri neşredilir. [8]

1957’de Yüksekokulunu bitirdikten sonra askere gider.  Askerlik dönüşünde İstanbul Belediyesi Adalar Belediyesi Şube Müdürlüğü göreviyle göreve başlamıştır.  İki yıl sonra (1962 ) İstanbul Belediyesindeki görevinden istifa edip Türkiye Kızılay Derneği'nde Neşriyat Müdürlüğünde (1963)çalışmaya başlar.  1963-66 yılları arasında da SSK İstanbul Hukuk İşleri Müdürlüğü’nde İdare Amiri olarak çalışmıştır. [9]1967 yılında ise  SSK Şişli Hastanesi Müdürü olarak göreve başlar.  Bir yıl sonra  Milli Eğitim Basımevi’nde çalışmaya başlayan yazar  basımevindeki bu görevinde  Derleme Müdürlüğü de yapmıştır. Basım evindeki görevi en uzun süreli çalıştığı görev olur. (1968- 1974) [10] 1974’ten 1976’ya kadar da İstanbul Milli Eğitim müdür yardımcılığı ve Davutpaşa Ortaokulu kütüphane memurluğu görevlerinde bulunur.

1976 yılının Mart ayında emekliliğe ayrılır. Emeklilik yıllarında yazıları ile uğraşır. Uzun bir müddet sessiz ve sedasız kaldıktan sonra 8 Temmuz 2006'da dünyaya gözlerini yumar. Mezarı, İstanbul Karacaahmet Mezarlığı'ndadır.

 

EDEBİ KİŞİLİĞİ VE HAYATI

İlk hikâyeleri, Sivas'ta çıkan Hakikat gazetesinde yayınlandı (1948). [11] Daha sonra hikâyeleri İstanbul, Yol, Türk Yurdu, Türk Dili (1955-59) ve Türk Edebiyatı dergilerinde yer aldı. Çağlayanlı Vadi adlı romanı Vatan gazetesinde tefrika edildi (1964). Nehir roman denilebilecek bir dizi roman yazdı. Malazgirt zaferinden (1071) başlayıp, Osmanlı’nın fetret devri ve İstanbul'un fethine kadar Türk tarihi konu aldı. Diğer romanlarında, günümüz Türkiye'sinde yaşanan toplumsal değişim ve sonuçları işledi. Eserlerindeki akıcı, sade şiirsel anlatımı sayesinde Sepetçioğlu’nun Anadolu fethini ve Türk devletinin kuruluşunu anlattığı  tarihsel konulu romanları, 1970 ve 1980 yıllarda oldukça popüler olmuş çok okunan bir  romancı olmayı başarmıştı.  

 Aynı zamanda öykü ve piyes yazarı da olan Sepetçioğlu’nun Trampacılar adlı oyunu, İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda (Mart, 1968) sahnelendi. Oyun yazarlığında en önemli başarısını gösterdiği Büyük Otmarlar, önce İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu'nca sahneye konuldu(1967), Ardından Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivali'nde en iyi oyun seçildi (1968). [12]

Sepetçioğlu’nun tarihi  romancıların yanı sıra  tiyatro oyunları da bulunuyordu. Trampacılar adlı oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosunda sahnelenmişti. Oyun yazarlığında en önemli başarısını gösterdiği Büyük Otmarlar, önce İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu’nca sahneye konuldu. Ardından Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivali’nde en iyi oyun seçildi. ‘Gece Vaktinde Gün Dönümü’ ve ‘Karanlıkta Mum Işığı’ adlı kitaplarıyla 1980 yılında ‘Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı’nı kazanan Sepetçioğlu, 1994’te İLESAM üstün hizmet beratı almıştır. 1998’de Atatürk Dil-Tarih Kurumu şeref üyeliğine seçilen ve 10 Temmuz 2006 tarihinde hayatını kaybeden yazar [13] roman, hikâye, tiyatro, deneme ve makale  türlerinde de eserler vermiştir.  

Çok sayıda öykü ve romanı basılan yazarın hikâyeleri ve romanları arasında mekân ve zaman bakımlarından çok büyük farklar vardır. Romanlarında daha ziyade tarihi kahramanlık olayları anlatırken öykülerinde gündelik olayları aktarmıştır. Hikâyelerin de ferdi sorunları ele almayı tercih ederek kişilerin gündelik toplumsal sorunlar karşısındaki  psikolojik tepkilerini tahlil etmeye çalışır. Romanlarında ise milletin ve devletin geçmişi, geleceği, var olması ile ilgili meseleler üzerinde durmaktadır. 

1970’li yıllardan sonra daha çok roman yazsa da Sepetçioğlu’nun edebî hayatının ilk safhasında hikâyenin önemli bir yeri vardır. Sepetçioğlu’nun üç adet hikâye kitabı bulunmaktadır. Hikâyelerinde ferdi sorunlara değinne Sepetçioğlu’nun hikâyelerinde şahısların çoğunun ismi belirtilmemiştir. Hikâye figürleri; delikanlı, kasketli adam, gümrükçü (Bir Otel’de Üç Kişi), çocuk, ihtiyar bir adam, arabacı (Uçan Daire), gözlüklü adam, topal hademe (Sinagog ve Çarşaf,) gibi kahramanlar isimleri ile değil durumları veya meslekleriyle ifade edilmiştir. 1970’li yıllardan sonra hikâye yazmayı bırakır ve asıl amacı olan roman yazarlığına yönelir.  [14]

Sepetçioğlunun hikâyeciliği hakkında kapsamlı bir inceleme yapan Ömer Çakır adı geçen yazısında onun hikâyeciliği hakkında şu görüştedir." Dolayısıyla yazdığı hikâyeler, onun romancı olma yolunda kalemini geliştirmeye yarayacaktır. Yazar, bu çerçevede önce toprak adamının toprağa bağlı hayatına, daha sonra da şehirdeki insana ayna tutar. Onun hikâyelerindeki en büyük başarı insanımıza ve çevresine kuvvetli bir gözlemle bakması ve gördüklerini ayrıntılı bir şekilde tasvir etmesidir." [15]

Anadolu'daki Türk varlığının toprağı vatanlaştırma, toprağa kök salma, vatanı var eden milleti ayakta turan ülkülerin yaşatılabilmesinin önemi, milletleri var ve hür kılan değerlerin tarih ve kültür olduğu bilincinin yaşatılması eserlerinin yazılış amacını ortaya koyan eserlerinde savunulan düşünceler olarak ortaya çıkar. Romanlarında Büyük Türkiye rüyasından kaynaklanan maneviyatıyla, inaçlarıyla toplumsal değerleriyle, alp erenlerden oluşan inançlı kararlı kişileriyle ütopik bir ülke kurmanın gizli bir hülyası vardır. Tarihi olayları anlatırken bu parlak günlerden haz ve hız alan  değerlerine bağlı  fertlere sahip  Türk medeniyeti kurmak özlemi ortaya çıkar. 

Romanlarındaki konular, Türkler üzerinde oynanan entrikalar, bunların doğurduğu kötü sonuçlara karşı durabilmenin yollarının birlik, beraberlik, alp eren ruhu, inanç  güven millet ve vatan sevgisi olduğu vurgulanır. Türklerin karşılaştıkları güçlükleri yenmelerinin sırrını  inanç ve milleti egemen kılma ülküsü olduğunun altları çizilmiştir.  Egemenlik kurmak, hür olmak, âleme nizam vermek, millet olmak bilinci, birlik ve beraberliği sağlayan maddi ve manevi değerlere gösterilen saygı Türkleri zorluklardan kurtaran, Türkelre zaferler kazandıran değerler olarak sunulur. 

 Sepetçioğlunun romancılığı ve üslubu hakkında kapsamlı bir inceleme yapan Abdullah Şengül'ün şu cümleleri oldukça manidardır: "Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun romanlarında mukayese, bir üslûp özelliği olarak göze çarpmaktadır. Yukarıda kısaca bahsettiğimiz karşılaştırmalardan başka “madde-mana”, “tabiat-insan”, “halk-devlet” gibi mukayeseler de yapılır. Anlatıcıya göre ruh arınmadıkça para zebanileşir. Sağlam bilgi, doğru düşünce ve temiz yürekli tapınma, çekirdeğin uygun topraklarda ağaç- lanıp ürün vermesi anlamına gelir. Sarayın penceresinden halkı seyretmek, dalında seyredilen elma gibidir; değil tadını, rengini bile ayırt etmek zordur. " [16]

Romanlarında Türk milletinin tarihsel tinini oluşturan  alp eren kimliğinin karakteristik özellikleri idealize edilmeye çalışılmıştır. Onun romanlarında Türk milletinin varoluş sebepleri ve varlığını devam ettiren değerlere dikkat çekilmeye çalışılır. Eserlerinde kuru bir hamaset yapmamaya çalışan yazarın düşünce yelpazesinde her eserini belli bir düşünceyi ifade etmeye yarayan basamak olarak düşünmüştür. Onun romanlarının hepsini okuduğumuzda Türk milletini ve Türk vatanını  ayakta tutan milli değerlerin ve düşücülerin neler olduğunu anlatmaya çalıştığını anlarız. Yazar her serini bu bütünün birer parçası olarak düşünmüş Malazgirt’ten başlayarak Osmanlı'nın imparatorluk düzeyine kadar ulaşmasını sağlayan mefkûreler bütününü ortaya koymaya çalışmıştır. Eserlerindeki bu düşünce zemininde kuru epik eserler  yazmanın ötesinde okurlara bu  fikirlerini benimsetmeye çalışan gayretlerin sevkiyle yazmaya çalışmıştır. 

Yazarın romancılığı hakkında en sözleri Abdullah Şengül'e bırakalım: "Sepetçioğlu’nun romanlarında birçok somut ve soyut varlığa değişik anlamlarıyla yer verilmiştir. Bu örnekleri daha da artırmak mümkündür. Anlatımı zenginleştiren ve kolaylaştıran bu unsurlardan birçoğunun Türk kültürünün binlerce yılda geliştirdiği kavramlardan seçilmesi bilinçli bir tercihtir. Sembolleri daha çok tarihî, ahlakî ve kültürel unsurlardan hareketle oluşturan Sepetçioğlu, birtakım unsurların dış dünyada kazanmış olduğu anlamları geleneksel ve kişisel dil kodlarıyla oluşturarak bir anlatım zenginliğine ulaşır. Bu zenginlik, sadece onun üslûbuna ait bir özellik değil; aynı zamanda sembollerin sağladığı ortak duyuşlardan hareketle, ortak bilinci oluşturmak istemesinin de bir sonucu olarak görülmelidir. "
 

ÖDÜLLERİ:

Gece Vaktinde Gün Dönümü ve Karanlıkta Mum Işığı adlı kitaplarıyla "Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı"nı 1980 kazandı. 1994'te İLESAM Üstün Hizmet Beratı verildi. 1998 yılında Atatürk Dil-Tarih Kurumu şeref Üyeliği’ne seçildi.

ESERLERİ:

Hikaye:

Abdürrezzak Efendi (1956), Menekşeler Ölmemeli 81972), Bir Büyülü Dünya ki (1972).Roman:

Kilit (1971), Anahtar (1973), Kapı (1973), Konak (1974), Çatı (1974), Üçler-Yediler-Kırklar (1975), Bu Atlı Geçide Gider (1977), Karanlıkta Mum Işığı (1978), Darağacı (1979), Sabır (1980), Ebem Kuşağı(1989), Cevahir ile Sadık Çavuş'un Buğday Kamyonu (1980), Gecevaktinde Gündönümü-İstanbul'un fethi (1980); Geçitteki Ülke (1980). ...Ve Çanakkale 1 / Geldiler (1989), ... Ve Çanakkale 2 / Gördüler (1989), ...Ve Çanakkale 3 / Döndüler (1989). "Bu eserler Türkiye Yazarlar Birliği'nin "Yılın Romanı" ödülünü aldı (1980)." Kutsal Mahpus (1990) Sabır Ağacı (1992) - 8 ciltlik bir roman. (Kıbrıs'ın 4000 yıllık tarihini anlatan bir roman) Benim Adım Yunus Emre(1994) Bir ömür boyu Kıbrıs... (Rauf Denktaş'lı Kıbrıs'ın son dönemini anlatan bir roman çalışması. Halen devam etmektedir.) Destan: Yaratılış ve Türeyiş (1965), Dedem Korkut'un Kitabı (1990), Sonsuza Uyanan Taşlar (1973)Oyun: Büyük Otmanlar (oyn. 1967, bes. 19789) Trampacılar (oyn. 1968) Çardaklı Bakıcı (1969). "Bu eser MEB ödülünü aldı." Köprü (1969). "Ankara'da Türk Ev Kadınları Derneği ödülünü aldı." Son bloklar (1969) Her Bizans'a Bir Fatih (1972) Mehveş Hanim (1984), Meragati Abdülkadir (1986). Yunus Emre (1995) İnceleme: Türk Destanları (1986)

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ


KAYNAKÇA

 

[1] Argunşah, Hülya (2007). “Mustafa Necati Sepetçioğlu”, Mustafa Necati Sepetçioğlu, (ed. Hülya Argunşah), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.

[2] Ahmet Kabaklı,Türk Edebiyatı,C.V,T.E.V.Yay.,s.527 ,İst.-1980.

[3] Ömer ÇAKIR,Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Hikâyeleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme, ulkucudunya.com,2012

[4] https://www.webhatti.com/kitap-ozetleri/683032-mustafa-necati-sepetcioglu-kapi-romani-kitap-ozeti.html

[5] Ömer ÇAKIR,Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Hikâyeleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme, ulkucudunya.com,2012

[6] DR. SELAMİ ALAN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sepetcioglu-mustafa-necati

[7] Ömer ÇAKIR,Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Hikâyeleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme, ulkucudunya.com,2012

[8] Ömer ÇAKIR,Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Hikâyeleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme, ulkucudunya.com,2012

[9] Çalık, Etem (1993). Mustafa Necati Sepetçioğlu –Hayatı Sanatı ve Eserleri-, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

[10] Çalık, Etem (1993). Mustafa Necati Sepetçioğlu –Hayatı Sanatı ve Eserleri-, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

[11] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler Elips yayınları, Ank. 2005, shf, 475

[12] Anonim, https://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=565 erişim tarihi, 11-11-2013

[13] Ahmet Kabaklı,Türk Edebiyatı,C.V,T.E.V.Yay.,s.527 ,İst.-1980.

[14] Ömer ÇAKIR,agy.

[15] Ömer ÇAKIR,agy.

[16] Abdullah ŞENGÜL,Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Romanlarında Bir Anlatım Unsuru Olarak Semboller,https://ulkucudunya.com

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar