Üslub Nedir Divan Edebiyatında Sade Orta Süslü Âli Üslup

23.07.2012

 

Üslub Nedir 

Üslubun kelime olarak anlamı; oluş, deyiş ya da yapış biçimi, tarz. Bir sanatçıya, bir çağa ya da bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği ya da bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi şekillerinde verilmektedir.

Üslûp; sanatçının kendine özgü ifade ediş biçimi; duyuş, düşünüş ayrılığıdır. Cümlelerinin uzunluk, kısalık, devrik, düz  cümle vb yönünden yazarına özgü olarak şekillenen yapısı; kelime seçimlerinde yazarına özgü seçim ve anlamlandırma tercihi, betimleme, sıfat, mecaz ve benzetme yapma hususlarındaki yaklaşımı, cümledeki kelimeleri mecazlı, yalın veya sadelik gibi çeşitli yönlerden ele alış şekli, kişiliği, eğitim düzeyi, yetişme tarzı ile oluşan mizahi, karamsar, iyimser veya ciddi bir eda kazanan kişiselliği vb ile şekillenen  anlatım özelliğidir.   Üslup edinme veya bir yazarın kendine özgü bir üslup kazanma aşaması yazarlık alanında yazara ait en üst aşamadır.  Kendine özgü bir üslup oluşturabilen yazarın ifade şekli özel bir yazım hangi, tonlama, ifade özelliği kazanmış demektir.

Bu ifade şekli ile bir yazarın herhangi bir yazısından yazarın kendisi tahmin edilebilir. Söz gelimi Yunus Emre’nin şiirlerinde ifade ediş şekline aşina olabildiğimiz zaman bir şiirin Yunus'a ait olup olamayacağını kavrayabilmiş hale geliriz. Çünkü Yunus Emre'nin şiirlerinde ancak Yunus Emre 'de rastlayabileceğimiz kendine özgün bir eda, söyleyiş, düşünme ve ifade biçimi ile bir ahenk örgüsü vardır.  Yazarların kimliklerini bu denli belli edebilecek kadar oluşabilen kendine özgü anlatıma üslup denilir.

Üslubu tarif eden diğer tanımlara göz  atarsak Recaizade Mahmut Ekrem  , üslup için: “Üslup dediğimiz şey her şahsın efkar-ı mülhazatının ta’birleri tarzı mahsusudur. Herkesin üslubu ifadesi ise efkür-ı mülhazatının kalbidir: Söylediği, yazdığı şeyler o kalbe girdikçe sahibini teşhis edecek kadar başka bir suret ve şekil iktisap eyler. " diye tarif eder. Fransız edebiyatçılarından Buffon’nun “Üslup insanın ta kendisidir.” diye bir tarif getirmiştir.  Üslubu  “yazara görelik”, “yazıda kişisellik” diye de tanımlayan çok sayıda yazar vardır. Yahya Kemal Beyatlı " Üslup beyan aynıyla insandır." şeklinde bir tarif getirmiştir. Bir yazının hangi yazarın kaleminden çıktığını anlayabiliyorsan o yazarın kendine özgü  bir üslubu vardır demektir

 Recaizade Mahmut Ekrem , “üslup, fesahat, sağlıklı anlatımdan ve sözlerin uygunluğundan oluşur.” diye bir tarif getirmektedir.  Fesahat kavramı  ise Yazıda  dil ve imla kurallarına uygunluk, yabancı dil kurallarına Türkçe' anlatımda yer vermemek, sözler arasında karışıklık ve kopukluk oluşturmamak,  söz sanatlarına düşkünlük sonucu, sözü anlaşılmaz hale getirmemek, tamlamaları uzun kurmamak, sözcük tekrarından kaçınmak, çirkin ve kötü sözlere yer vermemek, İstanbul ağzını esas almak, kelimelerin diğer lehçe veya ağızlardaki söylenişlerine itibar etmemek gibi anlamalara gelir. Recaizade Mahmut EKREM'in bu tanımı ise   üslubun ne olduğun değil; nasıl olması gerektiğini izah etmektedir.

Üslubu oluşturan faktörlere göz atıldığında

1. Dil bilgisine uygunluk
2. Açıklık
3. Doğallık
4. Duruluk
5. Akıcılık
6. Uyumluluk

Unsurları Üslubu oluşturan etmenlerdir. Bu etmenleri ele alış biçimleri, bu etmenlerle şekillenen anlatım tarzı üslubu meydana getirir. Üslubu meydana getiren bu etmenleri genel olarak ele aldığımızda Divan Şiirimizin  bu açılardan genellemeler gösteren üç yarı grupta üslup tarzı  olduğu görülür.

Divan Edebiyatındaki üslup şekillerini üçe ayırırken esas alınan nokta kişisel üsluplara değil, dili, kelimeleri, yabancı asıllı kelime seçimlerindeki genel tutumları, söz grupları tamlama ve ifade amaçlarındaki ortak noktaları esas alınarak bu açılardan benzerlik taşıyan üslupları sınıflandırmak şeklinde olmaktadır. ( bkz Üslup Nedir Divan Edebiyatında Sade Orta Süslü Âli Üslub)


Divan Nesri’nde Üslup Türleri

Sade (Yalın) Nesir:

    Halka hitap edecek şekilde yazılmış, dili ağır olmayan ve halkın anlayabileceği sadelikte yazılmış nesir tarzıdır. Bu nesir tarzına en uygun örnekleri Türkî Basit nesircileri ve şairleri vermişlerdir Aydınlı Visali , Tatavlalı Mahremi, Edirneli Nazmi  'nin verdikleri nesir örnekleri bu tarz nesir örnekleridir.   Yabancı sözcük ve tamlamaların sayısı azdır. Anlaşılması güç Söz Sanatlarına yer verilmez. Sade nesri savunan ve örnekleyenlerin dâhil olduğu harekete Türkî-i Basit veya dilde mahallileşme şeklinde adlar verilmiştir. Bu cereyana dâhil olan yazarlar ve şairler mümkün olduğu kadar sade bir dille yazamaya çalışıyorlar Arapça ve Farsça sözcükleri olabildiğince az kullanmaya özen gösteriyorlardı. (1) Menkıbeler,   Destanlar, dini ve Tasavvuf i konular, tarih ve gezi eserleri, o devre göre, sade bir dille yazılmaya çalışılmıştır.

Sade nesir örnekleri olarak aşağıdaki eserlerden söz edilebilir:

 Seydi Ali Reis’in  Mirat'ül Memalik Mirat-ı Kâinat,  Kitab-ı Muhit

SEHİ BEY’in TEZKİRESİ HEŞT BEHİŞT ( Şuara)Tezkiresi(16. yüzyıl)
Âşıkpaşazade , Tevarih-i Ali Osman (Osmanlı Tarihi) adlı eseri (15. yüzyıl)
Mercimek Ahmet  Kabusname: Kabusnameden (15. yüzyıl)
KUL MESUD , KELİLİE VE DİMNE' tercümesi (14. yüzyıl)

Evliya Çelebi Seyahatname


Orta Nesir:

Orta, düzyazı ise, Divan edebiyatının hemen hemen bütün klasik yazarlarının yazdığı bir türdür. Yer yer süslü nesrin niteliklerini taşımakla beraber anlatmak istediğini anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir. Sade  ve süslü nesir anlayışı içinde değerlendiremediğimiz diğer şair ve yazarlarımız orta üslup kategorisi içerisinde ele alınmışlardır. Öğretici bir amacı olan, bilim ve kültür konularında yazılmış yapıtların çoğu orta nesir niteliğini taşır.
Belirgin özellikleri, söz ve anlam oyunlarından, hüner ve marifet göstermekten kaçınılmış ve içeriğin ön planda tutulmuş olmasıdır.Özellikle tarih, gezi, coğrafya ve din kitapları bu türde yazılmıştır.


Sanatlı (Süslü) Nesir:

Süslü Nesir de, hüner ve marifet göstermek amaçlanmıştır. Bu türe, genellikle medrese öğrenimi görmüş, Arapça, Farsça veya Osmanlıca ’yı bilen yazarlar yönelmiştir. Çok uzun cümlelerin, bol söz ve anlam oyunlarının göze çarptığı bu türün en belirgin örneklerini Veysi ve Nergisi vermiştir. Bundan başka, süslü düzyazıda çok ürün verilmiş bir diğer eser türü de Tezkirelerimiz dir. Bu türün ilk klasik örneğini, 16. yüzyılda Âşık Çelebi yazmıştır. ( bkz   Nergisi Hayatı Eserleri Konuları Süslü Nesri )

Şiirdeki gösterişli mecazlar  ve edebi sanatlarla süslenmiş, secili nesirdir.
Sinan Paşa, Tazarruat,  (15. yüzyıl) Tazarruname adlı eseriyle bu alanın ilk örneği verilmiştir. ( bkz Sinan Paşa Hayatı Tazarruat Süslü Nesir)   Fuzul ‘nin (16. yüzyıl) Şikâyetname’si Türkçe yazdığı diğer bazı mektuplarıSinan Paşa ile  Veysi ve Nergisi adlı yazarların (17.yüzyıl) eserleri sanatlı nesir örnekleridir.

SÜSLÜ NESİR ÂLÎ ÜSLUB VE İLGİLİ LİNKLER 

Sinan Paşa Hayatı Tazarruat Süslü Nesir

Veysi Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Divan Şiiri Tarzları Hikemi Tarz Sebk-i Hindi Türkî Basit

Sebki Hindi Tarzı Üslubu ve Tüm Özellikleri

Sebk-i Hindi Şiir Ekolü Özellikleri Şairle

Edâ Nedir Edebiyatta Edâ Üslup Tarz Tavı

Üslup Nedir Divan Edebiyatında Sade Orta Süslü Âli Üslub

Nergisi Hayatı Eserleri Konuları Süslü Nesri

KAYNAKÇA

1.      https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/sinan-pasa-hayati-tazarruat-suslu-nesir/74364

2.      https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/suara-tezkireleri-ve-tum-sair-tezkirelerimiz/74491


Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya
s_kuzucular@hotmail.com 

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar