Halili Hayatı Firakname Şiirleri Edebi Kişiliği

29.07.2015
 
 
Firkatname'den bir sayfa 
 
HALİLİ HAYATI 
 
Halili ( 1407 - 1485 )
 
15.yüzyıl Azerbaycan şiirinin tanınmış temsilcilerinden biri de Halilî'dir.
 

Halili, aslen Diyarbakırlıdır. Hayatıyla ilgili bazı olaylara bakılarak 810 (1407) yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. [1]Halili’nin Azerbaycan sahası şairlerinden biri olarak görülmesinin nedeni ise Azerbaycan’da tahsil görmesi eserlerinde de Azerbaycan Türkçesinin özelliklerini yansıtmış olmasıdır.

 

 Fürkatnâme’sinde, “tahsilini Acem diyarında tamamladıktan sonra tasavvuf yolunu seçerek bilgisini arttırmak için bir arkadaşının ısrarı üzerine Diyârırûm’a geldiğini ”yazmıştır.  Şu halde Halili, Azerbaycan’da tahsil görmüş ve şair olarak yetişmiştir.  

Azerbaycan Sahasında Fuzuli’nin hazırlayıcısı olarak önem kazanan Halili, Fuzuli’den sonra Azerbaycan klasik şiirinin en önemli şairlerinden biridir.

Kaynaklara göre Halili, Fatih Sultan Mehmed döneminde Diyarbekir’den veya “diyâr-ı şark”tan gelmiş, Bir müddet de İstanbul’da kalmış, İznik’te ikamet etmiştir. (Sehî, s. 64; Âşık Çelebi, vr. 269b; Latîfî, s. 147). 870’te (1465)[2]

Halili'nin İstanbul'a göçmesi bir kırgınlık neticesinde olmuş Azerbaycan'daki yöneticiler ile arası açılmış, aracıların olumsuz haber getirmeleri üzerine oradan göçerek İstanbul’a gelmiştir. 

 

Anadolu ve İstanbul’da dolaşan Halil’inin önce İznik’e geldiği daha sonra 870’te (1465) İstanbul’a gidip bir yıl kaldıktan sonra yeniden İznik’e yerleşerek ömrünün kalan yıllarını İznik'te geçirmiş olduğu anlaşılır. Halili’nin İznik’te iken bir hangahının olduğu bu hangâhta şeyhlik yaptığını ve şeyhlik yaptığı yıllarda da sevilen bir kişi olarak hayli rağbet gördüğü anlaşılır.

 "Firakname" adlı eserini de 1471-1472 İznik’te iken yazdığı bilinmektedir.[3]  Halili 1485 yılında İznik’te vefat etmiştir.

 


FİRAKNAME VE ŞAİRİN HAYATI

Şairin   Firakname adlı eseri  Halili’nin eseri yazdığı döneme kadar ki manzum bir otobiyografisidir. [4] Firâk-nâme, Âşık Çelebi Tezkiresi’nde  “Dîvân-ı Halîlî “ şeklinde anılır. Kaynaklara göre bu eserini 1471-72 yıllarında tamamlamıştır. [5]

 

Gelibolulu Âlî’ye göre Halili ,Firkatnameyi “ henüz çâr-ebrû bir civanken geldiği İznik’te on dört yaşında bir şuha âşık olup onun visali hatırasıyla okuma yazma sevdasından vazgeçmiş.. bu hasbihalini/sergüzeştini bu mesnevîsinde dile getirmiştir.” [6]Ancak bu bilgi onun Azerbaycan’da eğitim görüp Anadolu ve İznik’e gelişi ile birazcık çelişen bir durumdur. Zaten Ali Emiri, bu bilginin yanlış olduğunu Firkatname adlı eserini ileriki yaşlarda yazdığını eserinde anlatılan aşk macerasının ise mecazi değil beşeri [7]olduğunu belirtir.

 

Fakat bu eserinde şair daha ziyade gönül işlerini dile getirmiş, kendi hayatının diğer kesitleri ile ilgili olarak da bilgiler vermiştir.  Bu eser  büyük bir ihtimalle Türk Edebiyatında yazılmış ilk manzum otobiyografi olma özelliğini taşımaktadır.

 

 Firakname arruzun “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla yazılmış 1334 beyitten oluşan[8] bir eserdir.  V.M. Kocatürk bu eserin adını  “Firkatname “ olarak okumuş veya yazmıştır.  [9] Bu eser aynı zamanda onun bir hayat hikâyesi olduğu için Halili hayatı hakkındaki bilgileri bu eserinde dile getirir. Şair Firakname adlı eserinde Allah’a ve Peygambere övgüler dile getiren şiirler yazmış sonra eserinin asıl bölümünde kendi başından geçenleri anlatarak  güzel bir eser yazmak istediğini dile getirmiştir.

 

Halili’nin bu eseri   V. Mahir’e göre “ Devrin  değerli mesnevileri evsafında orijinal bir mesnevidir. Şair bu eserinden baştan sona  başından geçenleri anlatmış ve ben dilini kullanmıştır. ” [10] Bu eser şairin kendi başından geçenleri şairin ağzından  ve birinci tekil şahsı kullanarak anlatması yönünden divan şiirindeki ilk örneklerden biri olmakla dikkati çeker.

 

Firakname’nin Konusu Özeti

 

Şair bu eserinde kendi hayat hikâyesini de anlatmış olur. Hikâyedeki anlatılanlara göre Azerbaycan’dan tahsil görmüş ve diyar-ı ruma gelmiştir.  İznik’te gezerken bedestende bir güzel görmüş ve ona âşık olmuştur. Bu aşk onu bir takım sıkıntılara düşürür.  Şair üzerine düşen bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için İstanbul’a gider. Fakat sevgilisinden bir mektup alır ve yeniden umutlanır. Sevgilisi bu mektubunda onun aşkına ve içtenliğine inandığını yazmıştır.  

 

Böylece şair yeniden İznik’e döner. Ancak ilk önce ona içtenlikle yaklaşan sevgilisi daha sonra aniden kaybolur. Yeniden kederlenen şair derdini dökmek için kurda kuşa rüzgâra derdini dökmeye başlar.  Bunsan sonrasında şaire sahrada bir ışık gözükür.

Eserde anlatılan bu olayın arasına iki kaside, bir murabba, bir muhammes, bir terciibend ve yirmi altı gazel serptirilmiştir.  Şairin bu eserinde anlatılan olayların İlahi mi beşeri bir aşk mı olduğu tartışma yaratmıştır. Ancak Halili bu eserini altmış yaşını geçkin bir sırada yazmış eserinde bazı olayları sembollerle anlatmış, ayrıca bu eserini yazdıktan kısa bir müddet sonra da tekkede şeyh olmuştur. Bu bakımdan eserindeki aşk olaylarının tasavvufi olması daha yakın ihtimaldir.

 

Firkatname Yazmaları

Fürkatnâme’nin İstanbul (İÜ Ktp., TY, nr. 3770; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 1063), Ankara (TDK Ktp., nr. 263; DTCF Ktp., nr. A/334), Manisa (Muradiye Ktp., nr. 3201/2), Berlin (Pertsch, VI, 370), Londra (Rieu, s. 210) ve Paris’te (Blochet, I, 120) çeşitli nüshaları mevcuttur. Ayrıca Günay Kut eserin bir nüshasının kendisinde bulunduğunu bildirir (TDAY Belleten [1977], s. 335). Fürkatnâme üzerinde Orhan Kemal Tavukçu bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.) [11]

 

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Halîlî’nin birçok şiiri şiir mecmualarında yer almıştır. Bu ise onun devrinde oldukça sevilen oldukça meşhur bir şair olduğunu göstermektedir. Şairin şiirlerinin  devrin ve kendinden sonraki pek çok şaire etkisini göstermesi bakımından şu murabbası  çok önemlidir.

 

Cürmünü gördü gören zülf ü semensay gönül
Eyledi her suhenin derdini  bir cay gönül,

Seveme didüm nitekim eslendim hay gönül
Vay gönül ey vay gönül vay gönül ey vay gönül

 

Bu şiire başta Ahmet Paşa olmak üzere pek çok şair nazire yazmış gönül redifli ve nakaratlı pek  çok şiirin de membaı Halili olmuştur. Çünkü Ahmet Paşa'nın ölümü ile Halili'nin ölüm tarihleri arasında 12 yıl fark vardır. Ahmet Paşa, Halili'den yaşça da  küçüktür ve  divanının 1481 yılında II. Beyazıt’ın emri ile hazırlamıştır. Ahmet Paşa'nın bu divanı hazırlaması en az bir kaç yılı alabileceğine ve  Halili 1485 yılında öldüğüne  göre " Gönül " redifli  şiiri ilk önce Halili yazmış olmalıdır. 

 

İçi dopdolu bağ-ı gülistandır.
İki deryası rahat bahş-i candır.

Hususa ol binalar kim yapılmış
Anın lutfuna can u dil kapılmış

Kamunun  sakf u divarı  müzehhep
Be küli şehri mermerden  mürettep

Neye baksan görürsün nakş u çini
Ki fharfin yazamaz nakkaş-ı çini

Eğerçi cümle bağı gülşen idi
Çu yar anda değildi külhan idi

 

Tasavvufa ve özellikle Hurufiliğe meyletmiştir. Zamanında İznik'te kendisine ait bir tekkesi olan Halili’nin eserlerinde SEYYİT İMAMEDDİN NESİMİ etkisi açık olarak görülmektedir. Onun şiirinde de NESİMİ ‘de olduğu gibi insancıl duygu ve düşünceler Hurufilik görüşleriyle birlikte göze çarpar. Mesnevisi ve şiirleri henüz yayımlanmamıştır. ( BKZ SEYYİT İMAMEDDİN NESİMİ HAYATI ŞAİRLİĞİ HURUFİLİĞİ )

Arapça-Türkçe mülemma’lar yazmış olan halili’nin en başarılı terkibibend, terciibend ve murabbalarıdır. “Tasavvufî, hikemî, âşıkane şiirlerin yanı sıra her beytinde bir başka fikrin işlendiği konu birliğinden uzak manzumeler de kaleme almıştır.”[12]

Verilen şiir örnekleri İsmail Hikmet'in "Azerbaycan Edebiyatı Tarihi" adlı eserinden alınmıştır.

 

Kim ki, sen şâhm camâlı eydine qurbân olur,
Siqletinden qurtulur cismi, ser-â- ser cân olur.

Ol gedâ kim, xâk-i dergâhin qılar kehl-i beser,
Rûyet-i eşya kemâhi eynine âsân olur.

Zâhidâ, gel Âdem-i xâkîyi inkâr etme kim,
Âdem-i xâkîyi inkâr eyleyen şeytân olur.

 

GAZEL

Ben ki, derviş olmuşam, şâh-i cahandan fâriqem
Bende-yi sultân-i eşgem in ü andan olmuşam,

Şöhretinden keçmişem dünyâ-yi fâninin tamam,
Bînişâm bulmuşam, nâm ü nişandan keçmişem.

......

Ey bilen Heqq'in sifâtın sirr-i esması nedir,
Yâ bu esmadan murâd olan müsemmâsı nedir?

Çün ibâdet Heqqedir, me'bûd bir Heqqdir haman,
Müslimânm mescidi, gebrin kelîsâsı nedir?

Zahir ü batinde çün mövcûd Heq'den özge yox,
Yâ bu mövcudatm ara yerde qövqâsı nedir?

Çünki Heqqin zâtın isbat edemez erbâb-i eql,
Aşiq-i Heqbin ile her demde de'vöası nedir?

Yazılırken sûret-i eşxâs her dem müxtelif,
Müttefiq olduğu envâin heyulası nedir?

 

GAZEL

Men ki dervişem, gedâyem, pâdişah-i âlemem,
Rûh-i bîrengem egerci renge geldim âdemem.

Şeş cehetle çâr unsurdur meni fâş eyleyen,
Yoxsa men gencine-yi vehdetde mâ-i mübhemem.

Ümmühât ile çehar âbâye dutdumsa xelef
Âlem-i tehqîqe baxsan, cümlesinden eqdemem.

Söyleyen Heq'dir menim dilimde her dem, yoxsa men
Çâr ünsürden mürekkeb bîlisân-i ebkemem.

Ey Xelîlî, çün her iş tegdîr elinden işlenir,
Fâriğem dünyâ vü üqbânın qeminden bî-qeme [13]

 

GAZEL

 

Mehr ola mı bu, meh mi, eceb, yâ rüx-i zîbâ,
Ehsenet ü zehî hüsn, tebârek ve teâlâ.

Firuz olaraq tale olur can üfüqünde,
Benzer ona dâye meh idi, mehr idi lala.

Benzer der idim yüzüne gül, qeddine servi,
Pak olsa gülün dameni, serv olmasa yekpâ.

Zîbâ yüzünü râhib-i sedsâle görürse,
Âfet deyer atar oda zünnar ü çelipa.

Dövletli zehî baş kim ola yoluna qurban,
İzzetli zehî göz kim anı qıla tamâşâ.

Ağaz edecek yazmağa bu medhi Xelîlî,
Çeşmi dolu qan idi vü başı dolu sevda.


 

Şiirleri

İstanbul

Kim ki, sen şâhm camâlı eydine qurbân olur,

Men ki dervişem, gedâyem, pâdişah-i âlemem,

Mehr ola mı bu, meh mi, eceb, yâ rüx-i zîbâ,

Firakname'den

 

KAYNAKÇA 

[1] Ali Emîrî, Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid, İstanbul 1328, I, 277-291.

[2] MUSTAFA ÖZKAN, MUSTAFA İSEN, https://islamansiklopedisi.org.tr/halili

[3] https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10864,halilipdf.pdf?0

[4] Halili Firakname Alıntılarla Özet İ ( 15.yy Azerbaycan Edebiyatı) https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/

[5] DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAY, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/halili-halil-ibrahim

[6] DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAY, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/halili-halil-ibrahim

[7] Ali Emîrî (1328). Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid. İstanbul.

[8] DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAY, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/halili-halil-ibrahim

[9] V.M . Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB,1996, shf. 229

[10] V.M . Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB,1996, shf. 229

[11] MUSTAFA ÖZKAN, MUSTAFA İSEN, https://islamansiklopedisi.org.tr/halili

[12] MUSTAFA ÖZKAN, MUSTAFA İSEN, https://islamansiklopedisi.org.tr/halili

[13] https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10864,halilipdf.pdf?0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar