30.08.2020
Hayali Bey Divanı ve Şiirleri
HAYALİ BEY - Hayatı
(Ölümü 1556)
Asıl adı Mahmud olan Hayalî Bey, “Bekâr Memi “diye anılmıştır. Selanik yakınında, pek çok şairin yetiştiği Vardar Yenicesi'nde doğmuş, başıboş ve derbeder bir gençlik hayatı yaşamıştır. Bir ara Vardar Yenicesine uğrayan Baba Ali Mest adlı bir kalenderi dedesiyle dervişlerine katılarak, İstanbul'a gelmiştir. İstanbul kadısı Sarı Gürz'ün korumasıyla öğrenim yapan Hayâli, bir yandan da şiirleriyle kendini tanıtmağa başlamış, defterdar İskender Çelebi, sadrazam İbrahim Paşa ve sonunda Kanunî Sultan Süleyman'ın dikkatini çekmiş ve takdirini kazanmıştır. Devlet büyüklerinin takdirleri, yardımları ve ihsanlarıyla hem meslek hem de edebî hayatında hızla ilerleyen Hayâli Bey, Aşık Çelebi’nin deyimiyle "padişahın kolunda gezip, onun elinden yem yiyen bir doğan kuşu" olmuştur.
Padişahın yanında Bağdat seferinde bulunan Hayalî Bey'in talihi, sefer dönüşünde koruyucuları İskender Çelebi' ile İbrahim Paşanın öldürülmelerinden sonra birden tersine dönmüş, Rüstem Paşanın sadaretinde Kanûnî Sultan Süleyman Muhibbî 'nin de ilgi ve yardımlarını kaybetmeğe başlamıştır. Çabuk ilerleyişinin, şiirdeki ününü çekemeyen düşmanlarının da tesiriyle rahatı kaçan Hayalî Bey, Rumeli'de bir sancak isteyerek İstanbul'dan ayrılmış, ömrünün son yirmi yılını saraydan uzakta geçirmiş, 964/1556 yılında Edirne'de ölmüştür. [1]
HAYALİ BEY DİVANI
Hayalî Bey, çok genç yaşta şiir söylemeğe başlamış ve kısa sürede kendini tanıtmıştır. Tezkireciler ondan hep parlak sözlerle Sultânü'ş-şu'-arâ, Melik'üş-şu'arâ, Rum-ili şairlerinin serdarı, Hayâlî-i meşhur, Rûm'un Hafız-i Şîrâzî'si olarak söz etmişlerdir. Şiirlerinde parlak, ince hayaller, yeni buluşlar, renkli tasvirler, akıcı bir söyleyiş vardır. En büyük özelliği de rint edası ve dünyaya kalenderce bakışıdır. Tasavvufî şiirlerinde bile rintlik ve kalenderlik sezilir. Birçok bakımdan Baki ile aynı derecede başarılı şiirlerinde tasavvufu işlemesi yönünden ondan da üstün bir şair sayılabilir.
Hayâlî çağdaşı olan Sâfî, Huşûî, Âlî ve Yetim Ali Çelebi gibi şairlerce övgüyle anılmış, [2]çağdaşı olan Rahmî, Ulvî, Vahidî gibi şairler üzerinde önemli bir tesir bırakmıştır. Onun şiirlerine hemen her dönemde nazireler yazılmıştır. [3]“ Hayâlî’nin gazellerinin Günâhî, Âlî, Şeyh Galip , Keçecizade İzzet Molla, İzzet Ali Paşa, Bayburtlu Zihni gibi şairler tarafından tanzir ve tazmin edilmiş olması tesirinin ne kadar güçlü ve devamlı olduğunu gösterir.” [4]
Hayalî Bey, rint ve kalender yaradılışıyla basit ve derbeder bir hayat sürmüştür. Büyük bir serveti olması gerekirken parasına, malına mülküne sahip çıkmamış, eline geçeni cömertçe dağıtmıştır. Derbederliği yüzünden şiirlerini bile oraya buraya dağılmaktan kurtaramamış, sağlığında divanın dahi tertip edememiştir. [5]
Hayâlî Bey’in bilinen tek eseri divanıdır fakat divanı ise onun ölümünden sonra padişahın emri ile derlenip toparlanabilmiştir. Ölümü üzerine, padişah Hayali Bey’in divanını istediği zaman, divanının olmadığı söylenince onun vefalı dostu Vefalı Şeyh-zâde Ali Çelebinin toplayıp tertip ettiği nüshayı bulup verebilmişlerdir.
Hayâlî Bey hayattayken bir divan tertip etmediği için ona ait olan birçok şiir divanı içine alınamamış di sonradan toparlanabilen divanında dâhil olamayan şiirleri ise o döneme ait şiir mecmualarında ya da değişik divan nüshalarından temin edilebilmiştir. Örneğin Ali Nihat Tarlan’ın tertip ettiği Hayali Bey divanında olmayan yirmi dört gazel Dr. Savaşkan Cem Bahadır tarafından bulunmuştur. Sabahattin Küçük ise “Hayâlî Bey’in Yayımlanmamış Gazelleri”(Küçük, 1984:418-421) adlı makalede yer alan sekiz gazel, bulunup edebiyat dünyasına kazandırılmıştır. [6] Bununla birlikte Hayali Bey’in bütün gazellerinin tam olarak tespit edildiği yine de söylenemez.
Hayâlî Bey Divanı’nı hazırlayan Ali Nihat Tarlan’ın da bu çalışmayı hazırlamak için on dört farklı nüshayı karşılaştırarak ortak bir metin hazırlamış buna rağmen tüm şiirleri divanında yer alamamıştır.(Tarlan, 1945) [7]
Hayali Bey, şiirlerini mürettep bir divan haline getiremeden öldüğü için kaynaklar ölümünden sonra Hayali Bey’e ait birkaç divan nüshası dahi zar zor bulunabilmiştir. Fakat Hayali Bey’in hayattayken “Gül-i Sad-berg” adında bir şiir mecmuası tertip ederek Kanûnî Sultan Süleyman ’a sunduğu bilinmektedir. (Şentürk, 1999: 243). [8]
Hayâlı Bey Dîvânı. Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan tarafından yazma nüshalar karşılaştırılarak yayınlanmıştır. (İstanbul 1945 Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan‘ın hazırladığı divanda çoğu Kanûnî Sultan Süleyman ‘a yazılmış olan yirmi beş kaside, sekiz musammat, bir terkibibend, beş müteferrik manzume, 688 gazel ve otuz üç kıta mevcuttur. Bununla birlikte daha sonraki çalışmlarda Hayli Bey’a ait olduğu kuvvetle muhtemel olan ve A. N. Tarlan’ın hazırladığı divanda olmayan 32 gazel ve şiiri daha ele geçmiştir.
HAYALİ BEY VE DİVANI HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR
KAYNAKÇA
[1] ] https://edebiyatvesanatakademisi.com/
[2] Cemal Kurnaz, [HAYÂLÎ BEY, TDV İslam. Ansklopedisi, cilt: 17; sayfa: 7
[3] Savaşkan Cem Bahadır, HAYÂLÎ BEY’İN BİLİNMEYEN GAZELLERİ, Turkish Studies 7/4, Fall 2012, shf. 921-946, ANKARA-TURKEY
[4] Cemal Kurnaz, [HAYÂLÎ BEY, TDV İslam. Ansklopedisi, cilt: 17; sayfa: 7
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/
[6] Savaşkan Cem Bahadır, HAYÂLÎ BEY’İN BİLİNMEYEN GAZELLERİ, Turkish Studies 7/4, Fall 2012, shf. 921-946, ANKARA-TURKEY
[7] Savaşkan Cem Bahadır, HAYÂLÎ BEY’İN BİLİNMEYEN GAZELLERİ, Turkish Studies 7/4, Fall 2012, shf. 921-946, ANKARA-TURKEY
[8] Savaşkan Cem Bahadır, HAYÂLÎ BEY’İN BİLİNMEYEN GAZELLERİ, Turkish Studies 7/4, Fall 2012, shf. 921-946, ANKARA-TURKEY
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın