KategorilerEDEBİYATCumhuriyet Dönemi Şiiri ŞairleriHisarcılar Topluluğu Kuruluşu Görüşleri Eleştirileri

Hisarcılar Topluluğu Kuruluşu Görüşleri Eleştirileri

25.08.2016

 

Hisarcılar, Serbest Şiir’e( I. Yeni , Garip Şiiri ) karşı çıkan bir grup şairin şiirlerini Çınaraltı Dergisi'nde yayımlamaya başlaması, küllük  pasatahanesinde bir araya gelerek edebiyat sohbetleri yapan ortak görüşlere sahip gençlerin bir dergiye sahip olmak istemeleri sonucunda şiir geleneklerimizin ve birikimlerimizin terk edilmesine karşı çıkan ortak bir görüşe ve tepkiye sahip olan bir şiir topluluğu halinde şekillenir. Çınaraltı Dergisi etrafında şekillenen bu topluluk 1950 yılında "Hisar" Dergisinin yayına başlaması ile bu dergi etrafında toplanmaya başlamışlardır.

Hisar Dergisi ve Topluluğun Kurulması

 Hisar dergisinin ilk sayısı 16 Mart 1950'de çıkmış, Ocak 1957'ye kadar 75 sayı çıkartılan deri bu tarihten sonra uzun bir fasıla vermiş ancak Ocak 1964'te yeniden çıkmaya başlayan dergi Aralık 1980’e kadar toplamda, 277 sayı çıktıktan sonra bir daha basılmamıştır. 1950 yılından 1980 yılına kadar çıkan 277 sayıda yaklaşık beş yüze yakın şair ve yazarın eserleri yayımlanır. Lakin Hisarcıların belkemiğini oluşturan şair ve yazarların sayısı bu kadar kalabalık değildir.

 

Hisarcılar bir kavram olarak Hisar Dergisi etrafında toplanan ve Hisar dergisinde ürünler veren şair ve yazarları ifade eder. Bu şiir topluluğunun ortaya çıkması ise o zamanki adı Küllük olan İstanbul Pastahanesi’ndeki edebi sohbetlerdir. [1]Bu sohbetler “ millî köklere bağlı, Türk şiir geleneğinden kopmadan günün şiirini vermek isteyen ve o yıllarda ‘şiirimizde yapılan erozyondan’ rahatsız olan bir grup gencin tanışması ve kaynaşması “ sonucu ve bu şekilde düşünen sanatçıların bir yayın organının bulunmadığının fark edilmesi ile ortaya çıkmıştır. [2] Küllük’te böylesi bir dergi çıkarmak kararı alan çekirdek grup ise Mehmet Çınarlı,  İlhan Geçe, Gültekin Samancı , Mustafa Necati Karaer, Osman Fehmi ÖZÇELİK, Hasan İzzet AROLAT ,  Yahya Benekay  ve Fikret SEZGİN adlarındaki çekirdek grup olur. Bu gençlerin arkasında ağabeyleri olarak gördükleri  Munis Faik Ozansoy  da vardır. [3]

Hisarcılar, ortak bir manifesto oluşturarak kurulan bir edebi topluluk olmamakla birlikte, zevk, dil, şekil, konu, sanat anlayışları gibi yönlerden benzer veya yakın tutumlar gösteren daha ziyade şiir dalında ortak sanat faaliyetlerinde bulunan bir edebi topluluk özelliği taşımaktadır.

Hisarcılar, 1950-1957 ve 1964-1980 arasında çıkmış olan Hisar Dergisini kendilerine yayın organı olarak seçen, hem serbest hem de heceli şiirler yazan, lakin serbest şiirde de sanatsal özelliklere önem veren, milli, manevi değerlere saygı duyan bir şair ve yazar topluluğu olarak görülür. Topluluk,  yenilikçi olmakla birlikte geleneklerden de faydalanmaya özel önem atfeden yanlış batılılaşmaya karşı,  Türk kültürüne hizmet etmek, kültüre olumlu katkılar sağlamak amaçlı şairlerin oluşturdukları bir edebi topluluktur.

Hisarcıların Topluluk Görüşleri

Bu derginin kuruluşu Mustafa Necati Karaer ve arkadaşlarının Garip şiirinin geleneksel şiir değerlerimize ve birikimlerimize kayıtsız kalışına bir tepki Memleketçilik akımın devam ettirilmesi isteği ile kurulan bir dergi olmuştur.  Garip şiirini “ Türk Şiirini yıkma teşebbüsü”  olarak gören bu şairler “taklitçiliğe sapmadan millî kültürümüzden güç alan, geçmişle gelecek arasında köprü kuran “ bir şiir anlayışı ortaya koymak için Hisar dergisini kurmuşlardır.

Bu şiir topluluğu sanat ve şiir anlayışlarını başlangıçta bir manifesto haline getirerek kuruldukları ı ilan eden bir topluluk olmamıştır. Lakin milliyetçi, muhafazakâr, şiir sanatımızın kültürel birikimlerine önem verirken yeniliklere de açık,  Hisar Dergisi etrafında oluşan bir birliktelik olarak ortaya çıkmıştır.

Hisar dergisinin yayın hayatına girmesi için Mustafa Necati Karaer’in daha aktif olduğu anlaşılsa da derginin kurulması aşamasında yönetimin Merhmet Çınarlı’ya geçtiği dikkati çeker. Hisar dergisini kurma kararı alan genç sanatçılar, İstanbul Pastanesi’nde toplanarak aralarında gizli bir oylama yapar ve derginin sahipliğini Mehmet Çınarlı’ya devrederlerken yazı işleri müdürlüğüne de İlhan Geçer getirilir. Mehmet Çınarlı, derginin çıkacak ilk sayısı için bir manifesto hazırlamış ama Munis Faik Ozansoy ve İlhan Geçer, manifestolarını konuşarak değil, yazarak göstermeleri gerektiğini ifade eder. “Şunu yapacağız, bunu yapacağız demektense eserlerimizle ne olduğumuzu gösterelim. Yazılarımızı, şiirlerimizi neşredelim, herkes bizim ne olduğumuzu görsün. Başlangıçta böyle bir manifestoya lüzum yok [4][5]

Böylece Hisar dergisi ilk sayısı çıktığında manifestosuz çıkar. Hisarcıların başlangıç noktaları bir beyannameye değil, parolaya dayanır. Bu parola ise 1949 yılında Çınaraltı Dergisinde belirledikleri  “eski şiirimizden, millî kültür ve edebiyatımızdan kopmadan yeni ve güzel bir şiir sergilemek, o yıllarda şiirimizi çıkmaza sokanlara ve yozlaştıranlara karşı çıkmak ve tavır almak” şeklindeki bir hareket noktasıdır.  Hisarcılar ilk sayılarında bir bildiri ile ortaya çıkmak yerine neler yapacaklarını zamana yayarak gösterme yolunu seçmişler, manifestolarını ise zaman zaman yayımladıkları yazılarında parça parça belirtmişlerdir.

26 Aralık 1966'da Ankara Radyosu'ndaki Hisar Saati programında sunulan derginin sanat anlayışı, derginin kuruluşundan 17 yıl sonra yapılır. Bu programa dergiyi temsilen Munis Faik Ozansoy, Mehmet Çınarlı, İlhan Geçer, Mustafa Necati Karaer, Gültekin Sâmanoğlu ve Nevzat Yalçın’ın radyo programındaki ve dergininin değişik sayılarında ortaya konulan sanat anlayışlarının ana başlıkları şunlardır:

  1. Sanatçı bağımsız olmalıdır.

  2. Sanat siyasete alet edilmemelidir.

  3. Sanat milli olmalıdır ve milli ve manevi değerlere hizmet etmelidir

  4. Batı taklitçiliği yanlış yol ve yöntemdir. Ulusal olmayan bir sanat sınırları aşamaz.

  5. Sanatçının dili yaşayan dildir. Uyduruk dil yanlıştır ve dildeki kargaşa giderilmelidir.

"Hisar Saati"  radyo programında açıklanan bu ilkeler, Hisar dergisinin 113. ve 114. (Şubat, Mart 1967) sayılarında da dört madde halinde de yayımlanır.

1."Sanatçının Dili Yaşayan Dil Olmalıdır". Eski veya yeni ölü kelimelerden doğan her eser nesilleri birbirinden ayırır. Böylesi bir dil Türk sanatına ve kültürüne olumlu katkı sağlamaz.

2."Sanatçı Bağımsız Olmalıdır".  Sanatçının eseri siyasî sistemlerin ve ekonomik doktrinlerin propaganda aracı değildir.

3."Sanat Millî Olmalıdır". Kendi milletinden ve kültüründen kopmuş bir sanatın milletlerarası bir değer kazanması beklenemez.

4."Sanatta Yenilik Asıldır." Ancak, yenilikçilik eskinin ret ve inkârı olmamalıdır. Mutlaka serbest şiir yazmak, şiiri nesre ve hikâyeye yaklaştırmak, heceyi ve aruzu ölü vezinler olarak görmek şiir kültürümüzü yıkmaya çalışmak demektir. [6]

Hisarcılar kendilerini “Yeni gelenekçi" bir topluluk olarak, görmüşler,  "sanat için sanat" anlayışıyla hareket ettiklerini vurgulamışlardır. Geçmişe ve geleneklere saygılı, estetik ölçülerden uzaklaşmamak kaydıyla toplumsal sorunlar ile de ilgili sanatçılar olduklarını ifade etmişlerdir. Hisarcılar, Genç Kalemler, Hecenin Beş Sairi,  Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve A. Hamdi Tanpınar’a yaklaşan düşünce ve sanat çizgilerinde ürünler veren bir topluluk özelliği gösterir.

Topluluğa Katılanlar

 

Derginin 1950 ‘ Mart ayında çıkan ilk sayısından1980 de sona eren 277. Sayısına kadar bu dergide beş yüz civarında şair ve yazarın yazıları çıkmıştır.  Hisar Dergisinin çekirdek kadrosu sonrasında topluluğa dahil olan çok sayıda önemli şair ve yazar olmuştur.  Çekirdek kadro dışında olup sonradan katılanlar önemli isimlerin bazıları şunlardır:

Derginin Kapanması 

1950 de yayın hayatına başlayan Hisar Dergisi’nin kapanma sinyalinin ilk kez Mehmet Çınarlı tarafından 1979 yılında verildi. Mehmet Çınarlı derginin bu sayısında  ekonomik güçlükler nedeniyle dergi çıkarılmasının güçlüklerinden söz etmişti. Nihayet Dergi, Aralık 1980 yılında 277 sayısı olan son sayısını  çıkardıktan sonra yayın hayatına veda etmişti. (https://edebiyatvesanatakademisi.com/cumhuriyet-donemi-sairleri/mehmet-cinarli-hayati-edebi-kisiligi/564 )

Tepki Gösterdikleri Şiir Hareketleri ve Onlara Eleştirileri

Hisarcılar,  Toplumcu Gerçekçi, Garip ve ikinci Yeni şiir hareketlerini, siyasi hedeflere sahip olmakla, dili ve şiir kültürümüzü yok etmeye kalkışmakla, sürekli açlığı, sefaleti, şehveti dile getirerek aile yapımızı toplumsal düzenimizi bilinçli olarak yozlaştırmaya kalkışmakla suçlamışlardır. [7]

Bu edebi hareketlerin dilin mantığıyla oynadıklarını, uydurma ve yabacı sözcükleri kullanmaya özel önem verdiklerini, Türkçenin cümle yapısını bilinçli olarak bozduklarını,  bundaki amaçlarının halkın ve diğer Türk toplulukların bir birlerini anlamasını zorlaştırmak olduğunu, masa başında kelime uydurarak Türkçenin yozlaştırılmak istendiğini iddia etmişlerdir.

Hisarcılar, özellikle Toplumcu gerçekçilerin kaba, küfürlü ve çirkin kelimeleri sık sık kullanmalarını özel çaba ve çok tehlikeli art niyet olarak anlamışlardır.  II. Yeni’nin dilin mantığını bozma teşebbüslerini, inatla uydurma sözcükleri kullanmalarını,  noktalama ve imlayı kullanmamalarını büyük harf-küçük harf kurallarına boş vermelerini, Türkçenin cümle yapısını bozmak için özelikle uğraştıklarını savunmuşlardır. Bu tip teşebbüslerin tamamını yabancı ülkeler ve ideolojiler ile Türk kültürünü yıkma amacına yönelik işbirliği olarak görmüşlerdir. Tüm bunların büyük tehlike, bilinçli art niyet ve Türk kültürünün imhasına yönelik teşebbüsler olduğunu savunarak bu teşebbüsleri yıkmak için var olduklarını ilan etmişlerdir. "…Hisar adı, rastgele uydurulmuş değildir. Bir birleşme, bir savunma anlamı var o kelimede. Hisar adı, milli kültüre ihanet eden, milli değerleri yok etmeye çalışanlara, dilimizi edebiyatımızı soysuzlaştırmayı gaye edinenlere karşı bir savaş çağrısıdır… "[8]

HİSAR TOPLULUĞUNUN BESLENME KAYNAKLARI

Hisarcılar, yabancı güçlerin Türk kültürünü yıkma teşebbüslerine karşılık, Türk kültürünü korumak ve geleneklerden güç alarak yenilikler üretmek şeklindeki düşünce biçimlerine buldukları en önemli destekler ve kaynaklar,  dil, din, tarih, halk kültürü, halk şiiri,  ozan geleneği ve divan edebiyatı olmuştur.  Hisarcılar tüm bunları milleti ve kültürü ayakta tutan asli unsurlar olarak görmüşlerdir.  Dil, din, tarih, halk kültürü ve folklorunu kaybeden bir ulusun millet olma vasıflarını kaybedeceğini bilerek ve düşünerek bunların her birinin dokunulmaması gereken mahremler olarak görmüşlerdir. Bu bakımdan Hisarcılar dil, din, tarih, kültür birliğine sahip çıkmayı ve eserlerinde bunlara yer ve değer vermeyi amaçlamışlardır.

Bu nedenle Halk edebiyatı, Hisarcıların en çok ilgi duydukları alanlardan biridir. Türküler, halk şiirinin diğer türleri ozan geleneği, halk hikâyeleri, folklorik unsurlar, halk tiyatroları vb Hisarcıların savunmak istedikleri, yaşatmaya çalıştıkları milli değerler olarak görülmüştür.  

"Yitmemiş sıcaklığıyla gelir de gelir
Köroğlu’nun çağırdığı eski türkü,
Bakarsın rüzgâr, bakarsın yağmur,
Düş olsa bile güzel, ama nerde
Sütbeyaz bir güvercin özgürlüğü"  M. Necati Karaer

"Katmer katmer açıl gönül bahçemde
Bir ipek çevre ol fakir bohçamda
Mecnun’um Leyla’sın dertli bahçemde
Kapımı yeniden çal usul usul"  İİLHAN GEÇER

KAYNAKÇA

  • [1]Gültekin Sâmanoğlu, Hisar’dan Portreler V, «Mehmet Çınarlı», Hisar Aralık 1951, S. 20, s. 14.

  • [2] Aii BULUT, TÜRK ŞİİRİNDE EN ÇARPICI DEĞİŞMEYİ YAPAN GARİP AKIMINA İLK SİSTEMLİ TEPKİ : HİSARCILAR, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/188224

  • [3] Aii BULUT, TÜRK ŞİİRİNDE EN ÇARPICI DEĞİŞMEYİ YAPAN GARİP AKIMINA İLK SİSTEMLİ TEPKİ : HİSARCILAR, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/188224

  • [4]Mehmet Çınarlı, «Hisar’dan Hatıralar*, Türk Dili, Mayıs 1987, S. 425, s. 304.

  • [5] Aii BULUT, TÜRK ŞİİRİNDE EN ÇARPICI DEĞİŞMEYİ YAPAN GARİP AKIMINA İLK SİSTEMLİ TEPKİ : HİSARCILAR, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/188224

  • [6] Doç. Hulusi GEÇGEL (Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı

  • [7] Doç. Dr., Öztürk Emiroğlu, KAYNAĞINI GELENEKTEN ALAN HiSARCILAR https://turkoloji.cu.edu.tr/

  • [8]Yirmi Birinci Yıla Girerken", Hisar, S. 150, Mart 1970, s. 4.”

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da