16.06.2011
Ümmi Sinan
17.Yüzyılın ilk yarısında Elmalı'da yaşamış olan Ümmî Sinan, devrinde mutasavvıf, mürşid, âlim, müderris, Divan Şairi ve ahlâk adamı olarak sayılmıştır. Onun yaşadığı zamanda da şöhret bulduğu ününün saraya, İstanbul'a kadar yayıldığı devlet büyüklerinin isteği üzerine oğlunu halifesi Niyazi Mısri ile birlikte' İstanbul a göndermesinden de anlaşılır. Kaynaklarda mahlası hem Ümmî Sinan hem Sinan Ümmî olarak geçmektedir. Yunus Emre, Aziz Mahmut Hüday, Hacı Bayram Veli gibi mesajlarını şiirleri ile vermiştir. Hacı Bektaş Veli ,Hacı Bayram Veli gibi tarikat şeyhi olmasının yanısıra Niyazi Mısrî 'nin de hocası olması münasebetiyle şöhret bulmuş bir mutasavvıf şairimizdir.
Ümmi Sinan'ın Antalya'nın -Elmalı ilçesinden olduğunu belirten bir beyti bulunmaktadır.
İsmi a'zam bi-nişan û lâ-mekan şehrindendür.
Şehr-i Elmalu Sınan Ümmi okurlar adıma demektedir.
Billndiği gibi 13 yy dan itibaren Elmalı önemli bir tarikat Tekkesi haline gelmiş, burada, Kaygusuz Abdal , Abdal Musa gibi önemli mutasavvıflar yetişmiş, Elmalı ve civarı zaman zaman Osmanlı devletine kafa tutacak kadar ileri gidebilecek etken bir güç haline gelebilmişti. ( BKZ Abdal Musa Hayatı ve Elmalı Tekkesi )
"Ümmî" kelimesinin sözlük anlamı, anasından doğduğu gibi kalmış, okuma yazma öğrenmemiş kimse demektir. Sinan ( Yusuf- İbrahim) in Ümmi sanının kabul etmesi sahip olduğu ilim ve irfanı tahsil yoluyla değil kulaktan dolma bir yolla kazanmış olması ihtimalini de gündeme getirir. Ümmi Sinan’ın, Elmalıda dahi iyi bir eğitim almış olmasına şaşmamak gerekir. O devirler de Elmalı oldukça önemli Tasavvuf ve tarikat merkezlerinden birisidir. Elmalı'da o tarihlerde birçok medresenin, kütüphanenin bulunması Elmalı'nın bir ilim ve irfan yuvası olması Ümmi Sinan'a iyi bir eğitim vermesi açısından yeterlidir. [1]
Tasavvufla eserlerde Yusuf adının daha çok kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Anne ve babası hakkında da yeterli bilgi bulunmamaktadır. Kutbü’l-meânî adlı eserinin sonunda (vr. 74a) babasının adının İbrahim olduğunu belirtir. Bağdatlı İsmail Paşa da adı geçen eseri tanıtırken Ümmî Sinan'ın babasının adının İbrahim olduğunu söyler. [2]
Yusuf’un (İbrahim) doğum tarihi kesin olarak bilinmediği gibi, görmüş olduğu eğitimi hakkında da fazla bilgi yoktur. Ancak, özellikle onun yetiştiği dönemde Elmalı’nın önemli bir mevkide bulunması, burada mevcut olan medrese ve kütüphaneler göz önüne alındığında bir ilim irfan merkezi olduğu anlaşılmaktadır. [3]Buradan hareketle iyi bir eğitim gördüğü tahmin edilebilir. Ayrıca, aralarında Niyazi Mısri gibi ünlü talebelerinin olması ve bunların eserlerinde hocalarından övgüyle söz etmeleri de kendisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olma imkânı vermektedir.
Anne ve babası hakkında da yeterli bilgiler elde yoktur. Sadece Süleyman ve Selami Halil adlarında iki oğlunun mevcudiyeti bilinmektedir.
Elmalılı Ümmi Sinan kendisinin ölümünden yaklaşık 120 sene önce ölen İstanbullu Ümmi Sinan ile karıştırılmıştır. Bazı kaynaklara bakarak Bursalı bir Ümmi Sinan'ın daha olabileceği ihtimali ortaya çıkmaktadır. Elmalılı Ümmi Sinan ile daha çok karıştırılan İstanbul Eyüp mezarlığında yatan Ümmi Sinan da Yunus Emre tarzında şiirler yazan bir başka şairimizdir. Elmalılı Ümmi Sinan ile İstanbullu Ümmi Sinan’ın hem hayatları hem de şiirleri birbirlerine çok karıştırılmaktadır. [4]
Medrese eğitimini gördükten sonraki dönemde Halveti tarikatına girmiştir. Halvetiyye Ömer Halvetî'ye(ö. 800/1397) tarafından Azerbaycan da kurulmuş Anadolu'ya Sadreddîn-i Hiyâvî'nin (ö. 860/1455) halifelerinden Amasyalı Pir İlyas tarafından getirilmiştir. Ümmi Sinan, Halvetî büyüklerinden olan Şeyh Eroğlu Nuri’ye bağlandı. Medresede ilimle meşgul olurken buradan ayrılıp tasavvufa yönelmesinde gördüğü bir rüyanın etkisi olduğu belirtilmektedir. [5] Şeyh Eroğlu Nuriye bağlandığını belli eden bir ilahisi de vardır. O esnalarda Elmalı'da bulunan Halveti şeyhlerinden Mazharî Sultan'ın da Ümmî Sinan'ın şeyhi olduğunu söyleyebiliriz. [6] Şeyhinin vefatından sonra Şeyhi'nin yerine geçerek aynı tarikatta insanları irşat etmeye başladığı anlaşılmaktadır.
Ümmi Sinan'ın divanını inceleyen Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN, Elmalıda kayıtlı bir medrese olmamasına rağmen Ümmi Sinan'ın camilerde okutulan ve "dersiye" adı verilen medrese eğitiminden geçtiğini düşünmektedir. Azmi Bilgin, Ümmi Sinan'ın Batını ilimlerde ders almış olması gerektiği kanaatindedir. Yazar Ümmi Sinan'ın eğitiminde ve şeyhliğinde ulaştığı mertebeyi ifade etmek için öğrencisi Niyazi Mısrî 'nin kaleminden şu cümleleri aktarmıştır.
" Niyazi Mısrî , Elmalı'ya manevî bir nüfuz kazandıran Ümmî Sinan'ın derecesinin yüce, dertlilerin dermanı, âşıkın ma'şûku, Mecnûn'un Leylâ'sı, Ya'kûb'un Yûsuf u makamında olduğunu, ehl-i hâlin hallerini gördükten sonra söz ehlinin sözünü terk etmesi gerektiğini ifade eder." [7]
16.ve 17 yy da Antalya ve Civarında sadece Ahilere ait olan toplam 18 adet derslik, medrese, cami tekke ve zaviyenin olduğunu düşünürsek [8]Ümmi Sinan'ın yetişmesine zemin olabilecek tahsil ortamını idrak edebilmemiz mümkün olacaktır.
Halvetîlik Azerbaycan menşeli Anadolu ve Balkanlarda en çok yayılmış Türk tarikatlarından biridir. Bir ucuyla da Mısır'a gitmiştir. Halvetilik'in dört büyük kolu ve bunlardan doğmuş onlarca şubesi vardır. Bu sayı çokluğunun bir sebebi de, hemen her Halvetî büyüğünün yolunun, kendisinden sonra onun adıyla anılır olmasıdır. Bu kolların ana yapısı Halvetillik olup, uygulamayla ilgili ayrıntılarda bazen küçük değişiklik veya ilâveler görülebilir.
Ümmi Sinan bir Halvetiye şeyhi olmasına rağmen Prof.Dr.M. Akif Erdoğru onu Ahilik teşkilatı içerisine girmiş bir Halvetiye şeyhi şeklinde değerlendirmektedir. [9]( bkz Ahi Evran Hayatı ve Ahilik Teşkilatı ) Ümmi Sinan hayatı boyunca dergâhında ve camisinde verdiği vaazlarla halkı aydınlatmaya çalışmıştır. "Döneminde tarikatı ve tekkesi ile bir yandan halka belli seviyede dinî bilgileri öğretmesinin yanında, isteyenlere tasavvuf yolunu da öğretmiştir. Bir taraftan halka vaaz ve nasihatler verirken diğer taraftan da tekkesinde insanları Hakk'a vuslata hazırlayan ahlâkî bir eğitim vererek onların manevî makamlarım tamamlatmayı kendisine aslî vazife edinmiştir" Bu çabaları sonucunda Ümmi Sinan halk nezdinde ulu bir kimliğe de bürünmüş veli mertebesinde anılır olmuştur. Hakkında menakıplar da oluşmuştur. Elmalıya gelen Evliya Çelebi Ümmi Sinan ve camisi hakkında bilgiler vererek. "Ümmi Sinan Sultan, Elmalı şehir merkezinde yatmaktadır ve evliyadan sayılmaktadır." [10] Şeklinde bir açıklama getirmektedir.
Ölüm yılına dair çok farklı tarihler ve rivayetler olmasına rağmen Onun ölüm tarihini Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN (1657) olarak belirlemektedir. [11]Ölüm tarihinin bu şekilde tespit edilmesine sebep olan şey ise Öğrencisi Niyazı Mısrı'nin Ümmi Sinan'ın ölümüne tarih düşüren beytidir. Bu beyite göre de ölüm tarihi 1657 yi göstermektedir.
Geldi Şeyhimün Niyazî tarihi
San kıyamet kopdı âlem üstüne
( ebced hesapla Hicrî 1067/ Miladi 1657) [12]
Ümmi Sinanın mezarı Elmalıdaki kendi adını taşıyan ve kendi yaptırdığı caminin bitişiğindeki türbededir. [13]Elmalıda yetişen diğer meşhur mutasavvıfların mezarı Elmalı'nın Tekke köyünde iken onun mezarı kendi adını taşıyan ve sağlığında kendisinin yaptırtığı bilinen camisinin yanındaki türbededir Abdal Musa, KAYGUSUZ ABDAL, Büdelâ Sultan'ın mezarları Tekke köyündedir.
Ümmi Sinan'ın Nıyazi Mısrı dışında pek çok halifesinin ve talebesinin olduğu bilinmektedir. Muhammed Uşşâkî, Şeyh Ahmed Matlaı , Müftî Derviş , Gülaboğlu Muhammed Askerî gibi divan sahibi şairler bunlardan bazılarıdır. [14]
Ümmî Sinan şiirlerinde hem aruz ölçüsünü hem de hece ölçüsünü kullanmış ilâhî bir coşkuyla söylendiği şiirlerinde sanat endişesini pek taşımamıştır.
Çok yünlü bir insan olan Ümmi Sinan, yazılarında gerçek adını kullanmayıp mahlas olarak Ümmi Sinan’ı kullandı. Âlim, müderris, şair, mutasavvıf ve ahlak adamı olarak tanınıp şöhret buldu. Bu özelliklerinden ötürü zamanında çok sevilip sayıldı. Yunus Emre’nin bir takipçisi olarak; ilahilerinde İslam tasavvufu, aşk, yaratılış, varlık ve bilgi gibi konuları işlerken sade ama önemli manalar içeren ifadeler kullandı.
Ümmi Sinan, şiirlerini daha çok arzu ölçüsüyle yazdı. Ayrıca hece ölçüsü ile de yazdığı şiirleri vardır. Şiirlerinde kendi anlayış ve düşüncelerini, tarikat anlayışını dile getirdi. İnsan, varlık, ilahi aşk gibi temalar üzerinde durdu. Yazılarında sade bir Türkçe kullandı.
O, ilâhîlerinde İslâm tasavvufunun dinamizmini, , yaratılış, varlık, bilgi, vahdet-i vücut ve kozmik anlayışını Yunus'ta olduğu gibi sade ve derin bir ifade gücüyle anlatır. Devrin tutucu ve akılcı zihniyetine karşın, insanlara sevgiyi, ahlakı ve hakikati öğütler.
Ümmi Sinan ilahilerinde kullandığı dil itibariyle tam bir Yunus takipçisi olarak ortaya çıktı. İlahilerinde işlediği tema ve kullandığı dil, tanınıp şöhret olmasında önemli bir etken oldu. Birçok şiiri bestelenip dilden dile dolaşmaya başladı. Kendisinden sonra gelen birçok şair ve mutasavvıfı etkiledi.
ESERLERİ
Ümmi Sinan’ın Kutbü’l-Meani ve Divan-ı İlahiyyat adını taşıyan iki eseri vardır. Kutbü’l-Meani, daha çok tasavvuf ve yükselişe dair ifadeler yer almaktadır. Eser başlangıcı faslı hariç altı fasıldan oluşur.
Divan-ı İlahiyyat ise kaleme almış olduğu ilahilerini ihtiva etmektedir. Türk-İslam dünyasında önemli bir şöhrete ulaşmasında bu eserin etkisi büyük olmuştur. Divan-ı İlahiyyat’ta iki yüze yakın ilahi yer almaktadır. Bunlardan 145 tanesi aruz, diğerleri hece ile yazılmıştır.
ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYIN
· Be yârenler nazar kıldım âleme
· Neylerem cân u cihânı bana Rahmânım gerek
· Tur yola gir kârıbândan kalma kim yagı basar
· Zâhidâ sen ‘ilm-i hakkı tevhîdi ‘irfânda gör
· Tevhîd-i zâtıñ bahrına ‘aşkıla talmayan bilmez
· Erenler her kime kılsa bir nazar
· ‘Âşıklarıñ eglencesi ism-i zâtıñ yâ Rabbenâ
· Ey baña dermân soran derdi haber vir sen baña
· Pirüm ‘azîzüm bâ-safâ seyrâna gelmişem saña
· Dilerse gözimi giryân iden dôst
· Pâdişâhım derde düşdüm baña bir dermân meded
· Ey cismine cân isteyen gel mâh u günden al haber
· Ey vücûduñ ‘aşkına fermân iden Perverdigâr
· Yâ İlâhî vahdetiñ bir haddi yok ‘ummân mıdur
· Pâdişâhım cânımız sen câna duş olmak diler
· Gel temâşâ kıl ne söyler ‘âşık-ı divâneler
· Ey kemâlım var diyen kanı kemâlıñ kandedür
· Gerçek mürîd gerçek eriñ bir katresin bahre sayar
· Âşık nâmından usandum gerek âvâre kılsunlar
· Turmaz dilim söyler oldum sırdan yine şikârım var
· Kimse bilmez ahvâlımı ‘aşk-ıla yâr olan bilür
· Ben cânımı ol câna mihmân itsem gerekdür
· Biz tarîk-ı Halvetî ‘âşıklarıñ handânıyuz
· Sırr ilinde sevdügüm yâ Rab hayâliñdür senüñ
·
KAYNAKÇA
[1] Anonim, ÜMMÎ SİNÂN, https://www.muhammedinur.com/modules.php
[2] Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN,ÜMMÎ SİNAN DİVANI,K.veTurzm.Bak.,ekitap.kulturturizm.gov.tr
[3] Anonim, Elmalılı Ümmi Sinan, h.elmali.bel.tr/index.php?option=com,son erişim, 23-12-2012
[4] Anonim, Ümmi Sinan, dertlidolap.com/index
[5] Anonim, .risaleinurenstitusu.org/index.asp?,son erişim, 23-12-2012
[6] Doç. Dr. Azmi BİLGİN, a.g.e. s.12)
[7] Doç. Dr. Azmi BİLGİN, a.g.e. s.12)
[8] Dr.M. Akif Erdoğru,ONYEDİNCİ YÜZYILDA ELMALI'DA BİR AHİ : "ÜMMİ SİNAN",elmali.batiakdeniz.com/ )
[9] Dr.M. Akif Erdoğru,ONYEDİNCİ YÜZYILDA ELMALI'DA BİR AHİ : "ÜMMİ SİNAN",elmali.batiakdeniz.com/ )
[10] Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 9. kitap, (Haz. Y. Dağlı, S. A. Karaman,
[11] Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN, a.g.e. s.23)
[12] Anonim, https://www.muhammedinur.com/modules.php, son erişim, 23-12-2012
[13] .elmali.bel.tr/index.php?option=com
[14] Anonim, ÜMMÎ SİNÂN, https://www.muhammedinur.com/modules.php
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın