Hüsrev ü Şirin ve Ferhat İle Şirin Mesnevileri İle Ana Konuları

04.10.2014

HÜSREV Ü ŞİRİN  MESNEVİLERİ VE GENEL BİLGİLER

Husrev-i Şirin  ilk kez Nizamî (1140-1203)  tarafından yazılmış olan daha sonra pek çok Türk ve Acem şairinin bu konuda yazmış olduğu bir  mesnevi konusudur. İlk olarak bu mesnevi konusuna   Genceli Nizami değinmiş ve hikâyeyi mesnevi haline getirmiş daha sonra bu konu Anadolu, Acem ve Azerî  edebiyatı sahalarında da pek çok şair  tarafından yeniden kaleme almıştır.

 Genceli Nizami’in yazdığı  Husrev-i Şirin  belli bir zaman sonra   Ferhat ile Şirin Hikâyesi  şeklinle de dönüşerek halk edebiyatı sahasına da yansımıştır.  Eser bir yandan mesnevi konusu olarak işlenmeye devam ederken diğer yandan da  “ Ferhat İle Şirin ” adıyla  ve anonim bir halk hikâyesi olmuştur. Ferhat İle Şirin hikâyesi Leyla ile Mecnun ve Yusuf ile Züleyha, hikâyeleri ile birlikte halk hikâyelerimiz üzerinde de derin bir tesir bırakıp asıl aşk hikâyelerimizin oluşmasını sağlamışlardır. (

Yani ana kahramanı Ferhat ‘a dönüşen Ferhat ile Şirin,    Nizami tarafından mesnevi şeklinde kalem alınan  Hüsrev - ü Şirin (Hüsrev ü Şirin) adlı İran öyküsünden  evirilen bir halk hikâyesidir. Onuncu yy dan önce oluşan bu halk hikâye Arap ve İran kaynaklarından Türk Halk Edebiyatına  da geçmiştir. [1]Halk edebiyatında çok sevilen bu hikâyenin pek çok varyantı oluşmuştur.

Nizami’nin Hüsrev i Şirin Mesnevisinin Ferhat ile Şirin hikâyesine dönüşmesi ile Hüsrev’-i Şirin’deki ana kahraman olan Hüsrev’in hikâyeden tamamen konu dışına atılması, Hüsrev  ile Şirin’de, üçüncü derecede bir kahraman olan  mühendis Ferhat’ın birini derecede hikâye kahramanı olmasına yol açmıştır.  ( bkz Genceli Nizami Husrev-i Şirin ve Etkileri ) Hüsrev’-i Şirin’deki Hüsrev, meşhur Sasani Hükümdarı II.Hüsrev’dir.  ( bkzII. Hüsrev Kimdir Edebiyatta Hüsrev-i Perviz- bkz  Husrev-i Perviz ve Kendi Gelen Hazine)

 Türk Divan Şairleri tarafından ise hem Hüsrev ü Şirin hem de Ferhat ile Şirin adında yazılmış  pek çok mesnevi vardır. Faruk Kadri Timurtaş’ın tespitine göre  Türk edebiyatında yazılmış olan 21 tane Hüsrev-i Şirin ve Ferhat ile Şirin mesnevisi vardır. Kutb’un Hüsrev-i Şirini bunların ilkidir. ( bkz Kutb Husrev ü Şirin Hakkında Bilgiler ve Kaynakçalar- bkz Şeyhi'nin Hüsrev-i Şirin Mesnevisi )

Türk edebiyatında  Hüsrev-i Şirin’in ilk mesnevi çevirisi   Altınorda sahasında  ve Kıpçak Türkçesi ile Kutb adlı bir şair tarafından yazılmıştır. Kutb, Harezm sahası dışında Altınorda sahasında yetişmiş  olan doğumu ölümü ve hayatı hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir şairimizdir. ( bkz  Kutb Husrev ü Şirin Hakkında Bilgiler ve Kaynakçalar )

Hüsrev'-i Şirin'i Nizami'den tercüme eden Kutb, eserine aynı adı vermiş ve  eserini Altınordu Hükümdarı Özbek Han'ın Gök Orda'nın başşehri Sığınakta hüküm süren şehzadesi Tini Beğ'in eşi Cemile Han Melike Hatun adına  armağan ve tercüme ederek yazmıştır.  Kitabın baş kısmında Tini-Bek Han ve eşi Melike Hatun için yazılmış bulunan methiyelerden, bu husus kesin olarak anlaşılmaktadır. Tini-Bek'in, babası Özbek Han'ın ölümünden sonra 1341'de hükümdar olduğu ve 1342'de de kardeşi Canı-Bek tarafından öldürüldüğü bilindiğine göre, Kutub'un, bu eseri 1341-1342 yılları arasında yazdığı anlaşılmaktadır.[2]

Fruk Kadri Timurtaş, “Türk Edebiyatında Husrev ü Şirin ve Ferhad u Şirin hikâyesi”( Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 1959, s. IX) adlı yazısında Kutb’un bu eserinin Türk edebiyatında bugüne kadar bilinen 21 Hüsrev ü Şîrîn veya Ferhâd u Şîrîn mesnevisinin ilki olması bakımından önemli olduğunu vurgulamıştır. [3]

Hüsrev ü Şirin, altıncı yüzyıl Sasani hükümdarlarından Hürmüz’ün oğlu Hüsrev-i Perviz ile bir Ermeni prensesi olan Şirin’in arasında geçen aşk macerasını ve bu arada Şirin’e âşık olup, Şirin için süt havuzları yapan, Şirin’in öldüğünü duyunca da intihar eden Ferhat’ın  üçlü aşkını konu edinen bir  hikâyedir.

EDEBİYATIMIZDA HÜSREV Ü ŞİRİN ESERLERİ VE YAZARLARI

Hüsrev ü Şirin ilk kez on ikinci yüzyılda Nizamî tarafından  mesnevi tarzında yazıya geçmiş Türk edebiyatına İlk Önce Kutb adlı şair tercüme etmiş,  Ali Şir Nevâî’ de Ferhad ü Şirin  adlı bir mesnevi yazmıştır. Kutb ve Nevai’nin eserleri Anadolu sahası dışındadır.  Anadolu sahasında ise Şeyhi, “Ahmet Rıdvan, Hayatî, Sadrî, Mahvî, Muidî, Âhî,Harîmî (Şehzade Korkut), Celîlî, Lami’î, Ârif Çelebi, Şânî, İmamzâde Ahmet,Halîfe, İdris Bey (Mahvî), Fasih Ahmet Dede, Sâlim, Mustafa Ağa Nâsır, Nâkâm,Ömer Bâkî [4] gibi şairler  de Hüsrev ü Şirin’i kaleme almışlardır.  

Aanadolu sahası dışındaki Türk ve İran edebiyatlarında ise dışında ise, Emir Hüsrev Dehlevî, Ârifî, Âsâfî, Hâtifî, Âhî, Kâsımî, Vahşî, Urfî, Şeref-i Isfahânî, Kevserî, Şapur, Mir Muhsin, Âsaf Han, Şerif Kâşi, Vaslî, Bezmî, Rûhü'l- Emîn, Maşrıkî, Hindû, İbrahim Edhem, Hızrî, Fevkî, Nâmî, Şihâb-ı Türşizî, Ayânî, Şu'le ( Muhammed Ca'fer-i Neyrizî), İmadüddin Fakih, Hüseyin Baykara ve Hilâlî, Ferhat ile Şirin veya Hüsrev-i Şirin konulu mesneviler yazmışlardır.

HÜSREV Ü ŞİRİN KONUSU

Eserin konusu pek çok araştırmacıya göre tarihte yaşanmış ve tarihe geçmiş kişilerin hayatlarında meydana gelmiş bir  olaydır. Gönül Alpay-Tekin’in Ali Şir Nevayi: Ferhat ü Şirin adlı yapıtında belirttiği gibi, “Eserin kahramanlarından biri, Sasani hanedanının son hükümdarlarından olan Perviz bin Hürmüz II (596-628)dir. [. . .] Bu hikâyenin kahramanları hakkında bilgi veren en eski kaynak, Taberî Tarihi ile, Arap coğrafyacılarının eserleridir”[5]

Hüsrev ü Şirin hikâyesine konu olan bu tarihi hadise ise Taberi tarihinde yer almıştır.  Alpay-Tekin’in Taberî Tarihi’nden aktardığı şekli ile bu olay şu şekildedir: .

Sasani hükümdarı Hürmüz, Türkistan hakanı Sasan bin Hakan’ın İran’a saldırması üzerine, kumandanlarından aslen Türk olan Herat’lı Behrâm-ı Çûbîn’in emrine bir ordu vererek onu Türk’lerin üzerine göndermişti. Behrâm-ı Çûbîn Türkistan hakanını yenmiş ve elde ettiği ganimetleri de emin adamlarla Hürmüz’e göndermişti.

Önce hediyelere çok memnun olan Hürmüz, vezir Yezdan Bahşiş’in sözlerine uyarak Behrâm-ı Çûbîn’e olan itimadını kaybetti ve haksız yere ona çok kötü bir mektup gönderdi. Behrâm-ı Çûbîn bu mektubu aldıktan sonra Hürmüz’e karşı ayaklandı ve askerleriyle birlikte Rey şehrine geldi. Burada Hürmüz ile oğlu şehzade Hüsrev’in arasını açmak için Hüsrev adına sikkeler basarak, bunları kendi adamları ile başkent Medayin’e sokmaya muvaffak oldu. Hürmüz, oğlunun kendi tahtına göz diktiğine inanarak Hüsrev’i huzuruna çağırdı ve sorguya çekti. Hüsrev, böyle bir şeyden haberi olmadığını söylediyse de, babasını ikna edemediğini anlayınca, o gece gizlice Azerbaycan’a kaçtı. Bu sırada, Behrâm-ı Çûbîn’in Medayin’e yaklaşmakta olduğunu duyan, İran’ın ileri gelen büyükleri, ana tarafından Türk olan Hürmüz’ü tahttan indirerek gözlerine mil çektiler. Azerbaycan’da bulunan Hüsrev’e bir elçiyle bu haberi ulaştırdılar ve gelip tahta çıkmasını söylediler. Bu haber üzerine hiç vakit kaybetmeden Medayin’e gelen Perviz, tahta geçtikten sonra babasını ziyaret edip, bu olaylarda bir rolü olmadığını söyledi ve ondan kendisini bağışlamasını diledi. Onun bu samimi itirafı üzerine Hürmüz, kendisine bu kötülüğü yapanlardan intikamını almasını rica ettiğinde, Hüsrev-i Perviz, Behrâm-ı Çûbîn meselesini hallettikten sonra, bu isteğinin yerine getirileceği hususunda ona söz verdi. (Alpay-Tekin ) [6][7]

Ferhat ile Şirin Hikayesi Varyantları ve Özetleri

Hüsrev ü Şirin ve Ferhat İle Şirin Mesnevileri İle Ana Konuları

Hüsrev ü Şirin ve Ferhat İle Şirin Mesnevileri İle Ana Konuları

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN MÜNACAT

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN PEYĞƏMBƏRİN TƏRİFİ

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN КİTABIN NƏZMİ HAQQINDA HÖКMDARIN İŞARƏSİ

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN BU ŞERİN TARİXİ VƏ SƏBƏBİ HAQQINDA

HÜSREV Ü ŞİRİN’DEN ATABƏY ƏBU CƏFƏR MƏHƏMMƏD ELDƏGİZİN TƏRİFİ

MESNEVİ İLE İLGİLİ VE BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ

 KAYNAKÇA

  • [7] Alpay-Tekin, Gönül. Ali Şir Nevayi: Ferhat ü Şirin. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1994.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar