Tecrid Kökeni Anlamı Söz Sanatı ve Örnekleri

01.02.2024

Tecrid Kökeni Anlamı Tecrid Söz Sanatı ve Örnekleri

Osmanlıca yazılışı : تجريد

Tecrid Sözcüğünün Kökeni ve Anlamları

Tecrid sözcüğü “soymak, kazımak” anlamında sözcükler üretilen “ crd - “ kökünden türemiştir. Bu nedenle tecrid sözcüğü; “soymak, kazımak” anlamındaki cerd, “soyut” anlamındaki “mücerred”; “ soyma” anlamlarına gelen “  carada جرد”  ; “kabuğu soyulmuş hurma dalı, sırık ” anlamına gelen” cirid “ sözcükleri ile aynı kökene dayanmaktadır. Tecrid sözcüğü sözlüklerde: “Ayırma, ayrı bir tarafta tutma, soyutlama” Yalnız bırakma, soyutlamak. Açıkta bırakmak. Yalnız başına bırakmak. Tek başına hapsetmek. “ [1]Tecrid edilmek veya soyutlanmak. Anlamlarındadır.

Tecrid sözcüğü Tasavvufta ve edebiyatta terim anlamlarla da kullanılır. Tasavvufta : “ Dünya alâkalarını kalpten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmek” ; edebiyatta ise “ Bir şairin kendisini soyut ve başka bir şahıs, yâni ayrı bir adam farz ederek ona hitab etmesi “ anlamlarında terim olarak kullanılır.

Tasavvufta Tecrid

Tsavvufta tecrid dervişlerin Dünyevi nimetler ve nefsin dünyevi isteklerini kalpten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmemesidir.” Dervişlerin mensup oldukları tarikat adaplarına göre çile denilen inzivaya girmeleri ve sonra da bunları hayatlarına aksettirmeleri tecrid olarak adlandırılır.

Tasavvufta tecrid “kulun Hakk’ın dışındaki her şeyden sıyrılması, Hakk’ın birliğini her şeyden soyutlaması anlamında” kullanılan bir terim olmaktadır.  ( bkz Çile Çille Nedir Çileye Girmek Çile Çıkarmak ÇilehaneÇile- Çile Çekmek ( Şiirimizde Çile )


Edebiyatta Tecrid Sanatı

Tecrid edebiyatta belagat ilmine dâhil anlam sanatlarından birisi olarak görülmektedir. Belagat ilminde şairin kendisini başka bir kişi yerine koyarak başkasına hitap ediyormuş gibi kendisine seslenmesi, beyti yazan ile kendisini farklı kişiler imiş gibi göstermesi anlamına gelen bir söz sanatı terimidir. Tecrid denilen söz sanatı şairlerin kendilerini bir başka kişi veya soyut bir varlık görerek kendilerine hitap etmeleridir. Tecrid sanatı bir anlamda şairin kendi kendisi ile konuşması anlamına da gelmektedir. Divan şairleri özellikle mahlas beyitlerinde bu söz sanatına hem mahlaslarını belirtmiş olma hem tecahül-ü arifane, hem de yeri geldiğinde istifham ve tevriye sanatlarını da bir arada kullanmak amacıyla sık sık başvurmuşlardır.

Şair tecrid sanatına başvururken kendisi olduğunu kendi bilmiyormuş gibi davranarak ve bilmezlikten gelerek tecahül ü arif sanatına da başvurmuş olur. Mahlası uygun ise mahlasını tevriyeli kullanır. Üstelik kendini kendisi bilmezmiş gibi davranarak kendine soru sorup istifham sanatına da başvurabilir. Örneğin Fuzuli’nin aşağıdaki beytinde hem tecrid hem bariz bir tecahül ü arifane ve istifham söz sanatları da vardır.

  • Fuzûlî rind-i şeydâdur hemîşe halka rüsvâdur
  • Soruñ kim bu ne sevdâdur bu sevdâdan usanmaz mı Fuzûlî

  • Benden Fuzuli isteme eşâr-i medh ü zem
  • Ben âşıkım hemîşe sözüm âşıkânedir

Fuzuli benden – lüzumsuz yere, boşu boşuna - övgü veya yergi isteme, Ben bir âşık olduğum için sözlerim de daima âşıkanedir. Şair Fuzuli sözcüğü ile hem kendi mahlasını kullanmış hem kendisini başkası yerine koyarak tecrid etmiş, hem de fuzuli sözcüğünün lüzumsuz anlamındaki sözlük anlamını da kast edecek şekilde tevriyeli olarak kullanmıştır. Tecrid, başkasına hitap edermiş gibi yapıp kendisini kastetmek veya kendi sıfatlarına benzer bir başka şahsa hitap etmek şeklinde yapılabilir. Bu nedenle Tecrid, “tecrid-i hitabi” ve “tecrid-i gayri hitabi” olarak iki kısma ayrılır.

Tecrid Söz Sanatı Örnekleri

  • Ey Nedîm ey bülbül-i şeydâ niçin hâmûşsun
  • Sende evvel çok nevâlar güft ü gûlar var idi Nedîm

Nedim kendisini dertli bir bülbül yerine koyarak “sen ne güzel şarkılar, nağmeler söylerdin şimdi niçin susmuşsun? “ diyerek hem kendini başka bir varlık yerine koyarak kendisine sesleniyor; hem de istifham sanatı da yaparak kendine soru soruyor.

  • Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî
  • Olur vallâhi billâhi hemân yalvarı görsünler

Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır, vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler. "Yalvar" sözcüğü Türkçede yalvarma eylemi, İran'da ise eski bir para adıdır. Bu nedenle Baki, yalvarı sözcüğünü tevriyeli kullanırken kendisini de başka biri yerine koyarak tecrid sanatına başvurmuştur.

  • Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dilber Nedim
  • Bir peri-suret görünmüş bir hayâl olmuş sana   Nedim

Nedim, kendi adı değilmiş gibi zikr ettiği bu makta beytinde kendisini başka biri yerine koyarak senin vasıflarını betimlediğin güzel bu şehirde yok; sen o güzelin kendisini değil hayalini veya rüyasını görmüşsün diyor.

  • Eserim kalmadı alemde dime ey Ruhi
  • Sözden ala dahı olur mı eser dünyada

Ey Ruhi! Alemde eserim kalmadı deme Dünyada sözden daha kıymetli eser olur mu?

  • Ey şûh Nedîmâ ile bir seyrin işitdik
  • Tenhâca varup Göksu’ya işret var içinde Nedim

Nedim, o güzel ile Göksu’da gezen, Nedima sanki kendisi değilmiş gibi ifade ederek farklı bir tecrid yapmış oluyor.

  • Halk, Yahya Kemâl’e rahmet okur
  • Gûş ederken Selîmnâme’sini     Yahya Kemal
  •  
  • Ger derse ki Fuzûlî güzellerde vefâ var
  • Aldanma ki şâir sözü elbette yalândır   Fuzûli
  •  
  • Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pâkîze-edâ
  • İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ     Nedim
  •  
  • Künc-i gamda ko ağlasun Bâkî
  • Yâr sevmek onun nesine gerek  Baki
  •  
  • Bâkî yine mey içmeğe and içti demişler
  • Dîvâne midir bâde dururken içe andı Bâkî

SÖZ SANATLARI

KAYNAKÇA

[1] https://www.luggat.com/tecrid/1/1

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar